2. Bölüm: Söz

2.6K 149 455
                                    


Sabah olmuştu. Kalkar kalkmaz sargıyı çıkarıp elime baktım. Yine kötü durumdaydı. Geri sarıp alt kata indim. Mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Azer yine döktürmüş.

T: Günaydın

Az: Sana da.

Kk: Günaydın babaa!

T: Ooo Azer, döktürmüşsün yine

Az: Kazaklar geleceği için yaptım. Ha bide Kıbrıs için.

T: Hadi ama, saçma bir konu yüzünden bana tripli olamazsın!

Az: Saçma? Ciddi misin? O senin kız-!

T: Tamam tamam, anladım. Bak zaten sıkıntılar içerisindeyim, senin triplerini de kaldıramam.

Az: Ne sıkıntısıymış bu? Bizden daha önemli olan

T: ...

Az: Noldu be. Yüzün düştü bi an.

T: Yok birşey canım.

Az: Hiç sanmam. Kahvaltıdan sonra odama gel, konuşmamız lazım.

T: Bak gerçekten-

Az: İtiraz kabul etmiyorum. Seni tanıyorum abi. Birşeyler var.

Daha fazla itiraz etmedim, edemezdim de. Çünkü Azer gerçekten her huyumu biliyor. Susup masaya oturdum ve yemeğe başladım.

(...)

Az: Eee, anlat bakalım. Nedir senin moralini bozan?

Yanına oturdum ve ona döndüm, o da bana döndü.

T: Amerika Birleşik Devletleri.

Az: Haydaaa, abi sen naptın ya. Söyle naptı ibne.

T: Beni kölesi yapmak istiyor.

Az Ne? PUHAHAĞDOCBSV. Rüyasında bile göremez. Eee sen ne dedin?

T: Bişi demedim, cevabım için bana 1 gün verdi. O günde bu gün.

Az: Peki ne demeyi düşünüyorsun?

T: Sanırım kabul edicem.

Az: NE? Abi sen iyi misin? Kafayı mı yedin yoksa hasta falan mısın?

T: Ben iyiyim Azer. Ve dediğimi duydun, kabul edicem.

Az: Peki karşılığında?

T: Karşılığında NATOya girecekmişim ve dolar düşücekmiş. Savaşlarda falan yanımda olacakmış. Zaten kabul etme sebeplerim de bunlar.

Az: Vayy, adam varını yoğunu önüne sermiş desene.

T: Evet, önemli olmalıyım. Büyük ihtimalle coğrafi konumum ve İstanbul içindir. Nede olsa 2 kıtayı birbirine bağlıyorum.

Az: Sence başka sebepler de olabilir mi?

T: Ne demek istiyorsun?

Az: demek istediğim, adam manyağın ve sapığın teki. Neden sana bunca şeyler vermek isteyebilir? Tabii ki de kölesi olursan. Peki kölesi olduğunda, sana neler yapıcak veya yapmayacak?

T: İşte bende bundan korkuyorum. Ne yapacağından emin değilim ama eğer reddedersem de sonuçlarının kötü olacağını söyledi.

Az: Off, iki ucu boklu deynek.

T: Aynen öyle. O yüzden elimden geldiğince kârda olmam lazım

Az: Ve bu yüzden de kabul ediceksin?

T: Maalesef... Ah olamaz! Saat geç olmadan benim hemen kuleye gitmem gerekiyor! Görüşürüz Azer!

Az: Görüşürüz, dikkate et!

(...)

Ve evet, şu an Amerikanın odasının önündeyim. Hadi Bismillahirrahmanirrahim.
Kapıyı çaldım ve içeriye girdim. Amerika beni bekliyordu. Geldiğimi görünce hemen yanıma geldi ve kolumdan tutup beni içeriye alarak kapıyı kapattı. Koltuğa oturdum o da karşıma oturdu

A: Eee, cevabın nedir?

T: Az yavaş be, Kolumu kopardın!

A: Ha şey pardon.

Herşey tamam Ama ne dicem ben şimdi. Adam bugünü bekliyormuş amk. Şuan bana öyle bi bakıyor, cevabımı öyle merak ediyor ki. Artık pat diye söyleyeceğim herhalde.

T: Cevabım şu ki; Kabul ediyorum. Kölen olucam...

Amerikanın yüzünde zafer gülüşü vardı. Bana bir kağıt verdi, imzalamam için. Kağıtta maddeler yazıyordu:

1. Bu sözleşme 1 yıl boyunca geçerli olacak, sonrasında da yenilenebilecek

3. Köle olan ülke ne istenirse onu yapacak, aksi takdirde ceza çekebilecek.

7. Köle olan ülkeye istediği ve yaşayabilmesi için ortam sağlanacak.

Ve bunun gibi daha 10 madde daha vardı. Adımın olduğu yeri hiç istemesem de, imzaladım.

A: O zaman, artık efendin olduğuma göre ilk emrimi veriyorum. Yanıma gel.

Bu mu? Ciddi misin? Bende birşey sanmıştım be! Boşuna korkmuşum. Dediğini yaptım ve yanına geldim. Elimden tuttuğu gibi beni kucağına aldı. Şu şom ağzıma sıçiyim emi. Kulağıma yaklaştı ve birşeyler fısıldadı.

A: Artık benim kölem olduğuna göre, sana istediğim herşeyi yaparım, öyle değil mi?~

Yutkundum. Bahtımı sikim. Adam beni sikecek ulan!
Cevap vermediğim için elini belime yerleştirdi ve diğer eliyle de çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

A: Merak etme~ o kadar sert olmam. Eh tabi biraz da sana kalmış. Beni ne kadar mutlu eder, sözümü dinlersen dolar o kadar düşer. Ama en ufak bir hatanda, iki katına çıkartırım! Beni anladın mı?

Kafamı evet anlamında salladım. Yarım ağız gülümsüyordu. Elleri kalçama gittiğinde artık dayanamadım. Ayağa kalktım ve birkaç adım geri çekildim.

T: İstemiyorum. Daha yeni imzaladım. Sence de çok hızlı ilerlemiyor musun?

Yüzü düştü ve ayağa kalktı. Yüzünde sinirli bir ifade vardı. Dibime kadar geldi ve sertçe çenemi kavradı.

A: Bana karşı mı geliyorsun? Bana, efendine? Herhalde baban seni çok şımartmış Türkiye, ama artık uyan. Sen, benim, KÖLEMSİN! Ben ne zaman ne istersem o olur. Ama daha ilk günün olduğundan dolarla bir oynama yapmayacağım. Ha eğer devam edersen bu davranışlarına, işte o zaman sonun acılı olur!

Çenemi bıraktı ve akan gözyaşımı sildi. Dur bi dakika, ağlıyor muydum? Gerçi çok normal değil mi? Tüm özgürlüğüm şu an onun elinde. Ben bir hiçim. Keşke o sözleşmeyi kabul etmeseydim...
Eliyle çenemi tuttu ama bu sefer çok narindi. Ona bakmamı sağladı. Gözlerim yarı dolu bir şekilde ona bakıyordum. Yaptığından pişman olmuş gibiydi.

A: Üzgünüm. Bazen ne yaptığımı şaşırıyorum.

T: Lütfen, sadece bir daha bunu yapma.

A: Pekala. Ama senden birşey istiyorum. Bu gece evime gel. Sadece sen ve ben, başbaşa.

T: ...

A: İstemezsen sorun değil. Az önce olanlardan sonra çok normal. Ama emin ol, tekrarlanmayacak.

T: ...
Söz ver?

A: Söz, söz veriyorum.

.
.
.
.
.
.
.
Amk sonda gereksiz yere çok duygulandım ya ;)

Köle ~ Ametürk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin