•SÜRÜCÜ• {Jenlisa}

☆3

Saçımı özenle yapıp rujumu sürdüm. Aynada kendime baktım, güzel gözüküyordum. Üstüme bir kazak, altıma kareli etek ve siyah termal tayt giymiştim. Üzerime de uzun kahve bir ceket geçirdikten sonra hazırdım. Kapıdan çıkarken botlarımı giydim, ve anahtarımı yoklayıp artık evden çıktım.

"Çıktım bahsettiğin kafeye geliyorum"
Hızlıca yürüyordum, oraya bir an önce varmak istiyordum. Sonunda bulmuştum orayı..

"Landcafe"

İçeri girdiğim gibi üzerinde kahve önlüğü bulunan çalışanla karşılaşmam bir oldu.
"Bir tane sütlü kahve alabilir miyim?"
"Tabii."
Bu kız biryerden tanıdık geliyordu. Saçları uzun siyahtı ve kahkülü vardı. İstemsizce dışımdan söylenmiş olmalıyım ki bana baktığını farkettim.
"Pranpriya..."
"Afedersiniz?"
"Pardon kusura bakmayın siz Pranpriya değil misiniz?"
"Hayır, benim ismim Pranpriya değil."
"Özür dilerim bağışlayın karıştırdım heralde"
Sadece kafasını salladı ve bana kahveyi uzattı. Yerime geçtim ve Park Soo Han'ı beklemeye başladım. O sırada çalışanlardan birisi deminki kıza bağırarak birşeyler söylüyordu.
"Lisa! Gelir misin? müşterilerle Chayon ilgilensin."
"Pekala"

Ben gözümü ve dikkatimi "Lisa" denilen kıza kesmişken kapıdan bir çınlama sesi duydum. Elimdeki kahveyi masaya bırakıp Han'ı karşıladım.
"Çok geç kalmadım değil mi?"
"Hayır bende şimdi gelmiştim zaten."
Utana sıkıla;"çok..güzel olmuşsun."dedi
"Teşekkür ederim."
İlk buluşmam buydu, o yüzden heyecanlıydım. Açıkçası bir erkeğin yanında nasıl doğal davranılır, hiçbir bilgim yoktu. Yinede deniyecektim.

Birsüre sonra birisinin beni izlediği hissine kapılıp kasaya baktım. Kahve aldığım kız bize dik dik bakıyordu, sanki dalmış gibiydi. Bende ona garipsermiş gibi baktım gözlerini üzerimizden çekmesi için ama hala bakıyordu.
"Ne oldu? Neye bakıyorsunuz Bayan Kim?"
"Ha, yok birşey. Artık birbirimize isimlerimizle seslenebiliriz bence.."
"Peki o zaman..Jennie?"
"Evet..Soo Han."
"Şey, istersen seninle birşeyler içebiliri-"
Cümlemi bitiremeden telefonum ağlarcasına çalmaya başladı.
"Üzgünüm, buna bakmam lazım!"
Samimi bir özürle telefonumu açtım. Arayan Rosé idi, ama Jisoo konuşuyordu.
"Jennie acil hastaneye gelmen lazım!..."
"Ne?"
Eşyalarımı apar topar topladım ve Park Soo Han'dan milyon kez özür diledikten sonra hastaneye doğru koşmaya başladım. Bu kadar aceleci olmamı erteleyen şey ise, hesaptı. Arkadan gelen sesi umursamak istemedim.

"Pardon hanımefendi! Kahveyi ödemediniz!!"
Ne yapacağımı düşünürken Park Soo Han'ın aldığım kahveyi sakince ödediğini gördüm. Dışımdan duymasa da, içimden çok teşekkür etmiştim.

***
Hastaneye geldiğimde o kadar uğraştığım saçım aceleden bozulmuştu. Kıyafetim ise kırışmıştı. Eşyalarımı atıp direkt olarak yatakta yatan Rosé'nin yanına geldim. Jisoo da onun ziyaretçisiydi, ve yine herşeyden Chua'nın haberi yoktu. Rosé uyanıktı, gayet sağlıklı gözüküyordu. Sadece ona bir tüp bağlamışlardı.

"Bu halin ne Jennie? Hiç bu kadar süslendiğini hatırlamıyorum. Genelde araba sürmeye giderdin -Jisoo"
"Buluşmaya gitmiştim."
"Ve sen sırf benim için buluşmanı yarım bırakıp buraya mı geldin salak?"
Rosé sinirliydi, halbuki ne kadar çok endişelenmiştim. O arkadaşlarının işlerini daha önemli görüyordu kendinden, o yüzden ne zaman onun için birşey yapıp kendimize zaman ayırmasak bize kızardı.
"Elin erkeği senden daha önemli değil. Kaç yıllık arkadaşız sonuçta. Tabikide gelicem."
Cevabımı yapıştırmıştım ve mutluydum. Jisoo ise bir anne gibiydi, bize her durumda bakardı. Şimdi bile..

"Bu arada birşey diyeceğim. Bugün kafede Pranpriya'ya çok benzeyen bir kız gördüm."
"Eee?"
"Ama ismi Lisa'ymış..."

✎ ☆ﾟ⁠.⁠*⁠･⁠｡ﾟ☆ﾟ⁠.⁠*⁠･⁠｡ﾟ☆ﾟ⁠.⁠*⁠･⁠｡ﾟ

Of of çok heyecanlı değil mi pajrlzbeksje. Kendi yazdığım şeyden ben bile etkilenebiliyorum bazen. İleriki bölümlerde olaylara giricez. Şimdilik yüzeysel gidiyoruz.

Chua hakkında düşünceleriniz neler?
Park Soo Han sizce ne yapacak?
Jennie kimi seçecek ve Lisa'yı bulabilecek mi?

Neyse ben sizi sorularla başbaşa bırakıyorumm. Bölüm hakkında yorumları da buraya alabilirim, kurgu hakkında tavsiye de verebilirsiniz✌🏻.