Kafede kimse kalmamışken hafiftan başlayan yağmur gittikçe şiddetlenmişti ve hava kararmıştı. Camlara su damlacıkları çarpıyor, ortamın sessizliğini bozuyordu.
Bende bir tane kahve doldurup masada hala oturan Jennie'nin karşısına geçtim. Dışarıyı izliyordu, bende onu. Düşünceli bir hali vardı. Benim aşık olduğum kızdı bu Jennie..
"Çok düşünceli gözüküyorsun."
"Son günlerde Pranpriya rüyalarımda beni hapsetmeye başladı. Tam onu hatırlayıp bulacaktım ki bayıldıktan sonra hatırlama yetimi kaybettim. Artık geçmişten izleri göremiyorum."
Sesi ağlamaklı çıkıyordu, son kelimelerini söylerken ise boğazında bir yumru kalmış ve tane tane yaşlar akıtmıştı bile.
Biraz bekledikten ve kahvemi içtikten sonra sakince konuşmaya başladım.
"Pranpriya kim?, Jennie?"
Ona bu şekilde daha önceden seslenmiştim, ama şimdi onun benim neyim olduğunu anladıktan sonra söyleyiş tarzım daha farklı geliyordu.
"Eskiden sarıldığım bir kız vardı. Bu kadar, o kızla aramda neler geçti ya da nasıl bir ilişkimiz vardı zerre bilmiyorum ama biryerlerden tanıdık geliyor. Sanki onu tanıyorum.."
"O kızla biraz büyüyünce yine beraberdiniz. Değil mi?"
"Evet, ormana konuşmak için gitmiştik. Kavga edip ayrıldık. Yine de ona verdiğim lolipopu yediğini biliyorum"
"O kız sana aşıktı Jennie."
Dediğim şeyden sonra kızarmış gözleriyle bana uzunca ve hayretle baktı, dakikalar sonra ağzından tek bir kelime çıkabildi.
"Ne?
Bana öyle bakıyordu ki, benim de gözlerimin dolduğunu farketmemiştim.
"Sen..nereden biliyorsun onunla aramızda ne geçtiğini?"
"Ben.."
Tam cevap verecekken birden kafeye Jennie'nin geçen buluştuğu adam girdi.
Jennie şaşkın bir şekilde yüzünü ona doğru çevirdi, adam ise çok endişeli gözüküyordu. Hemen yanına gelip oturdu, bende bu durumun üstüne istemeden de olsa gözlerimi yere kaçırdım.
"Jennie, neden cevap vermiyorsun? Çok merak ettim"
"B-burada ne işin var senin?"
"Merak ettim dedim ya, buraya gelmissindir diye düşündüm."
"Arkadaşınla mı konuşuyordun?"
Bunu derken bana bakmıştı, bakışlarında tehdit ve hırs vardı. O bakışlarla göz göze geldiğim zaman, istemeden de olsa hafif gözlerim büyümüştü.
Çekinerek ona siparişini sordum. Her gelen bir müşteri sayıldığı için..
"Kahve ister miydiniz efendim?"
"Hayır sağolun"
Aldığım cevapla usulca depo tarafına gittim ve orada bulunan küçük odama geçip kendimi yorganın altına attım.Jennie başını Soo Han'ın omzuna yasladı ve öylece bir süre durdu.
"İyi misin Jennie?"
"Değilim Soo Han. Artık o kızı bulmam lazım, gereğinden fazla acı çektiriyor bana."
Onların sesi odama geliyordu. Jennie'nin söylediği şeyi duymuştum, doğru ya benim yüzümden acı çekiyordu. Ona herşeyi açıklamak istiyordum ama o hiçbirşey hatırlamıyordu, hemde bir kül parçası kadar..
Onun bunları hatırlamasını engelleyen birşey vardı. Bu şey ona engel olsa da benim hafızam gelmişti. Jennie'nin hafızası yerine gelmesin diye onu bayıltan kişiler (?), O zaman bana ne yaparlardı?..O zaman, hayatım için sessiz kalmak zorundaydım. Ya Jennie'yi kazanacaktım, ya da hayatımı..Bu teorinin doğruluğundan emin değildim, bana yardımcı olabilecek tek kişi Jen-na'ydı..
✎ ☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚
Düşüncelerinizi çok merk ediyorummm.
Evet Lisa bir tehdit aldı ve iki seçeneği var. Hangisini seçeceğini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Böylece de Jen-na konusuna da bir adım atmış olduk.Chua da çok gözükmüyor, ileriki bölümlerde de onu tanıyacağız.
Bakalım Chua ve Park Soo Han ikilisi ne yapacak?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
•SÜRÜCÜ• {Jenlisa}
FanfictionJennie sürüş dersleri alan bir genç kızdı. Lisa ise sessiz sakin ama çok duygulu bir insan. Jennie'nin Lisa'yla olan geçmişi, birden karşılarına çıkıp gelecekleri olmuştu... "Bir nefes kadar yakınında olmamı ister misin Jennie?.." ~ "İsmi Lisa'ymış...