☆26(FİNAL)

128 4 3
                                    

"Lisa hazır mısın?"
"Hazırım bir dakika!"
Huzur verici sesini duyduğumda gülümseyip biraz daha bekledim onu kapının önünde.
Üstünde gayet şık bir elbise vardı..
Aynı şekilde benim üstümde de.

"Hazırsan gidelim sevgilim?"
"Gidelim"
Elini tuttum ve birlikte evden ayrıldık, girişte birbirimize baktık ve gülümsememizi paylaşıp önümüze doğru adımladık..
Oldukça heyecanlıydı bu dakikalar, ikimiz içinde.
"İnanıyor musun? Şarkımız çıkacak."
"İnanamıyorum."
"Küçükken hep şarkıcı olmak isterdim."
"Bunu yapacak kabiliyetin var. Senin güzel sesin, benimse güzel dansım. Hiç bu kadar uyum sağlayacağımızı düşünmemiştim Jennie."
"Bu ilk ve son olacak ikimiz içinde."
"Senin için ikinci."
"Senin ölümüne sebep olmak isteyen adamla.."
"Önemli değil."
Yol boyu hem üzgün hem mutlu gözlerle ilerleyip gitmiştik. Açıkçası ruhumda bir yanım eksikti.

Gözlerim sürekli yanımızda duran çekingen Chua'yı arıyordu..
Ne kadar arkamızda olsa bile onunla son kez görüşmek istiyordum. Aradan bunca yıl geçtiği için de Park Soo Han'ı ziyaret etmek geçiyordu içimden. Beni, arkadaşlarımı, hayatımdaki en önemli insanı hatta arkadaşımın ailesini bile öldüren adamın nasıl süründüğünü merak ediyordum.

Hayat dediğin boş bir torbaydı, sana seçenekler verilmişti. O seçenekleri alarak içini dolduruyordun, bazen gereksiz şeylerle bile.

Göz dediğin ruhun bir çeşit aynasıydı, ne söylemek isteyip de dışına vuramiyorsan onlar söylüyordu herşeyi. Mutlu olunca kırışık, üzgünken bir sele dönüyordu. Belki de acıdan kızarıyordu..

Ağız dediğin herşeyin başlayıp bittiği yerdi, söylediğin kelimelerin. Dediğin şeylerle insanlarda iyi ya da kötü etki bırakacağın organdı o.

Kalp dediğin; sevinince ısınınan, üzülünce soğuyan et parçasıydı. Kanın tek güven kaynağıydı, bazen bazı şeyleri yanlış yaptırsa da huzurlu hissetmeyi bilirdi.

Benim için yanımdaki kız, bunlardan herşeyimdi..

~
"Anne! Pranpriya yok!"
"Nasıl?.."
"Anne Pranpriya gitmiş, not bırakmış."
"Değerli ailem, bana o yangından bu yana koruyup baktığınız için çok minnettarım. Şimdi gitmem lazım, uzaklara. Beni sonsuza kadar unutun, Jennie'nin manevi kardeşi Pranpriya..."

Ağlamaktan gözlerim mahvolmuştu, tıpkı bir sel gibi.
Ağzım sürekli Pranpriya'yı sayıklıyordu.
Kalbim üzüldüğü için hem buz gibi hemde acır bir şekilde atıyordu.
Onu asla affetmeyecektim, o beni bir anda sabahın bir saatinde bırakmıştı..

Lisa

Her ne olduğunu bilmiyordum, her zaman uyandığım yerden çok daha farklı biryerdeydim. Ne yapmalıydım? Peki Jennie ne düşünürdü?

Yanımda bir adam, birşey hakkında konuşuyordu.
"Tamam, şimdi onu güven altında tut ve uyanmasını engelle. Jennie ve onu ancak bu şekilde ayırabilirim"
Dediği şeyi duyduğum gibi korkudan tekrar gözlerimi kapatmıştım, gözlerimi kapatmama rağmen herşeyi işitir haldeydim. Gözlerim o korku duygusunu karşı tarafa hissettirmiyordu..
"Not yazdım onun adına. Sanırım Jennie ve ailesi yanlış anlayacak. İstediğim gibi."
Kim benim adıma neden not yazmıştı?..

Ama bildiğim tek birşey vardı, ailemi onların öldürdüğü.
Onu asla affetmeyecektim, o benim ailemi birden akşamın bir saatinde öldürmüştü..

~

Ama ikiside birbirini affetmişti, Lisa Jennie'yi bıraktığı gibi geri gelmiş, Jennie de onu kendi ailesine katmıştı..
İkisi birlikte bir aile olmuşlar, bunun için bir şarkı bile yazmışlardı.
Şarkının sözleri şunlardan oluşuyordu;
"Seni seviyorum, seni kaybettiğim zaman bende ruhumu kaybetmiştim."
"Bir nefes kadar yakınında olmamı bekle."
"İstemeden ayrılmış olsak bile, ikimizin hayatında da kusurlar vardı."
"Eğer bir lolipop verirsen, herşeyin düzeleceğini sandın."

SON

✎ ☆゚⁠.⁠*⁠・⁠。゚☆゚⁠.⁠*⁠・⁠。゚☆゚⁠.⁠*⁠・⁠。゚

Ay üzülüyorum bu hikayenin bitmesinee.

Güzel bir senaryo oldu benim için, başka hikayelerde görüşürüz inşallah!

Sizleri seviyorum, hikayemi beğendiyseniz oy vermeyi ve paylaşmayı unutmayın<3

Sağlıklı kalın!<3333

•SÜRÜCÜ• {Jenlisa}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin