~~~
Gözümü Clara'nın mavi saçlarından çektim ve buz mavisi gözlerine baktım. Gözlerine biraz bakan o kadar anlam çıkartabilirdiki... Çıkarttıkları o anlamı anlamak önemliydi. Duygularını belli ederdi genellikle ama anlayana. Ben şuan anlıyordum onu. Şaşırmıştı ve kızmıştı bana. Onca şeyi anlatmamıştım." Bunlar olurken ben farklı bir ülkede falanmıydım da bilmiyorum?! " dedi Clara. Sonuna kadar haklıydı. Ona anlatmam gerekirdi. Susmayı tercih ettim. Yeşil gözlerim onun mavilerine anlatıyordu herşeyi. Bir süre sövdükten sonra ciddileşti.
" Bak tamam, anlıyorum. Herşey üst üste gelmiş, biraz kendine zaman ayırmak istemiş olabilirsin. Bu bir günde yaşadıkların aniden ve beklenmedik olan şeyler. Annende üstüne gelmiş ama ben senin her zaman yanındayım. Bana anlatmayacaksın da ne yapacaksın?! Sen içine atmazsın ki hep bana gelip anlatırsın, birdahakine bahane kabul etmem girişirim sana yerdeki taşlarla. Hatta ne duruyorum ki alayım şu büyük taşı kafanı gözünü yarayım. " dedi ve yere doğru eğilip taşı aldı, havaya kaldırıp bana atacağı sırada ben reflekslerimle elini tutup beline doğru kıvırdım. Dizlerimi biraz büktüm ve böylece Clara'nın dizleride büküldü, fırsattan istifade ederek tekmeledim ve Clara yere yapıştı. Üstten pis pis ona bakıp sırıttığım sırada Clara bacağımdan tuttuğu gibi beni de yere yapıştırdı. Biz anlık göz göze gelişimizle kahkaha atmaya başladık. Okulun ortasında, yerlerde sürünüyorduk.
" Şurada da toz kalmış, onu da süpürün. " dedi biri. Sesin kimden geldiğine bakmak için başımızı kaldırdık ve sesin sahibine baktık. Jack Brown uzun boyuyla tepeden bize bakıyordu. Belimi doğrulttum ve yerden kalkmaya yeltendim. Jack yerden kalkmam için elini uzattı, gözlerimi ellerinden çektim ve göz devirip ellerimi yere yaslayarak kalktım. Jack eli havada kalınca hâlâ yerde olan Clara'ya uzattı. Clara da değişik bir bakış attı ve ona elimi ben uzattım. Benim elimden destek alıp kalktı.
" Girl power demek? " dedi Jack şakayla karışık bir ciddiyetle. Biz Clarayla birbirimize baktık ve hafiften sırıttık. Jack'e son bir kez baktım ve ilerleyeceğimiz sırada durdum ve geri arkama döndüm. Onunla bu konu hakkında konuşmam gerekiyordu. Clara'ya bir bakış attım ve o anlayıp önden ilerlemeye devam etti. Biraz uzaklaşmış olan Jack'e seslendim. Jack başta dönüp bakmadı. Adımlarımı biraz hızlandırdım ve ona yetiştim. Gözünü yine çevirip bana bakmadığında ben de gözlerimi karşıma diktim.
" Bu konuda konuşmamız gerek. "
" Hangi konu? " dedi bilmezden gelerek Jack.
" Biliyorsun. " dedim ben de inatla.
" Neyi? " diye sorunca diretme konusunda kararlı olduğunu anlamıştım.
" Jack Brown, beni sınama. " dedim sinirle.
" Buranın bu konuyu konuşmaya uygun olduğunu düşünmüyorum. "
" Nerede konuşalım peki Jack Bey? "
" Nerede isterseniz hanımefendi? "
" Tamam, uzatma, Staylondon'da buluşuruz okul çıkışı. " dedim ve cevap beklemeden ilerledim.
~~~
" Sadece gidip okuldan alacaksın. "
" İşim var. " dedi Elena. Anthony'yi okuldan alıması gerekiyordu.
" Benimde işim var ve hemen okul çıkışıdan sonra! " Jack'le buluşacaktık. Gerçi bekletsemde sıkıntı olmazdı ama Elenaya sinir olmuştum, Anthony'yi o alacaktı.
" Of, tamam. Evde tek kalır ama yanımda gezdiremem Anthony'yi. "
" Elena! "
" Ne var eşşek kadar çocuk oldu. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ ATEŞ
AventuraSu, Ateş'in kuruttuğu yerleri canlandırabiliyordu. Peki ya ateş suya ne yapacaktı? Savaşın sonunda suyu yakıp Ateş mi kazanacaktı yoksa Su kazanacak ve Ateşi tekrar mı yaratacaktı?