~~~
Rock şarkıları bitirmiştik ve nefesim kesilmişti. Dylan arka sahneden gidip astım ilacımı getirdi. İnce parmaklarıyla yüzümü okşadı ve astım ilacımı sıktı. Astım ilacımı başkası sıkarken hep çok gerilirdim. Dylan ne zaman sıksa gevşemem için yanağımı okşardı. Şimdi sıra Dylan'la olan şarkımızı söyleyecektik. Charlie Puth feat Selena Gomez~ We don't talk anymore. Yorulmuştum ve ayaklarımın dermanı kalmamıştı. Dylan'la sahnenin ortasına geçip bağdaş kurup oturduk. Jack gitarı çalmaya başlayınca Dylan söylemeye başladı. Şarkı boyunca bana bakacağından emindim. Bense sadece kendimi karanlığa teslim edecektim. Gözlerimi kapattım ve başımı Dylan'ın omzuna yasladım.Artık konuşmuyoruz / We don't talk anymore
Artık konuşmuyoruz / We don't talk anymore
Artık konuşmuyoruz / We don't talk anymore
Eskiden yaptığımız gibi / Like we used to do
Artık sevmiyoruz / We don't love anymore
Bütün bunlar ne içindi? / What was all of it for?
Ah, artık konuşmuyoruz /Oh, we don't talk anymore
Eskiden yaptığımız gibi / Like we used to do
Az önce aradığını bulduğunu duydum / I just heard you found the one you've been looking
Arıyordun / You've been looking for
Keşke ben olmadığımı bilseydim / I wish I would have known that wasn't me
Çünkü bunca zamandan sonra bile, hala merak ediyorum / Cause even after all this time, I still wonder
Neden devam edemiyorum / Why I can't move on (...)
~~~
Sınanıyordum. Bu kızı her gördüğümde daha da bir gıcık oluyordum. Jenny sahnenin ortasına geçti, kemanını omzuna koydu ve saçlarını savurarak kemanı çalmaya başladı. Fairytale~Alexander Rybak. Jenny çalmaya başlayınca bende şarkıyı söylemeye başladım.Years ago, when I was younger
I kinda liked a girl I knew
She was mine and we were sweethearts
That was then, but then it's true
I'm in love with a fairytale -şarkının nakarat kısmına geldiğim için sesimi yükselttim-
Even though it hurts
'Cause I don't care if I lose my mind
I'm already cursed (...)
~~~
Son bir şarkı kalmıştı. Cidden yorulmuştum. Bazı şarkıların nakarat kısımlarında yükseldiğim için nefesim kesilmişti. Ayrı yeten de elektro gitarı da çaldığım için dermanım kalmamıştı. Anlaşılan eve gidince kendimi yatağa atıp sıcak içeceklerle sesimi yumuşatmam gerekecekti. Bu sefer karanlığa sığınmak için değil yorgunlukla kapattım gözlerimi. Arkamda bir nefes hissedince kendimi ona yasladım. Kim olduğu umrumda değildi. Ayaklarım, bedenimi taşımak istemiyordu." Rahat mısın? " diye fısıldadı tanıdık bir ses dalga geçercesine.
" Battaniye de olsa keyfimi biraz daha yerine getirebilirsin Jack Brown. "dedim bende. Jack'in sesiydi. Buna emindim. Artık sesini onu göremesem bile tanıyordum. Bunu bir anlığına garipsedim ama umursamadım. Arkamı döndüm ve bitik bir şekilde konuştum.
" Şimdi son şarkıda. "
" Bizim şarkımızda. " dedi Jack yumuşak bir ses tonuyla. Bu ton bedenimi daha da mayıştırmıştı. En azından slow bir şarkıydı. Yani biraz...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ ATEŞ
AvventuraSu, Ateş'in kuruttuğu yerleri canlandırabiliyordu. Peki ya ateş suya ne yapacaktı? Savaşın sonunda suyu yakıp Ateş mi kazanacaktı yoksa Su kazanacak ve Ateşi tekrar mı yaratacaktı?