11. BÖLÜM

21 7 10
                                    

Gözlerimi huzursuzlukla açmak için çabaladım ama yapamadım. Salondaki ışıklar gözümü alıyordu. Yorgun düşen bedenim beni çağıran karanlığa teslim olmuştu. Oradaki sessizlikten sonra, ağzına gelen her şeyi söyleyen bu insanların arasına dönmek ruhuma işkence etmek gibiydi. Daha önce duyduğum ve çok sevdiğim bir söz vardı.

Konuşmadan önce düşün;

Gereği var mı?

Şefkat barındırıyor mu?

Kimseyi incitebilir mi?

SESSİZLİĞİ BOZACAK KADAR DEĞERLİ Mİ?

Birkaç kişi tarafından bedenim dürtülünce zorlayarak gözlerimi açtım. Resmen salondaki herkes etrafıma toplanmıştı. Rahatsızca kıpırdandığımda birinin kucağında olduğumu fark ettim. Dylan beni kucağına almış dolu gözlerle bana bakıyordu. Bayıldığımdan beri beni böyle mi beklemişlerdi?

 Soluma baktığımda Jack'i gördüm. Daha önce onu hiç bu kadar endişeli görmemiştim. Gerçi daha tanışalı ne kadar olmuştu ki... Saçları dağılmıştı. Diz çökmüş hemen solumda oturuyordu. Dikkatimden kaçan bir detayla şoka girdim. BEN NEDEN ONUN ELİNİ TUTUYORDUM?!  Neden Dylan'ın kucağında olduğumu sorgulama gereği duymamıştım çünkü o Dylan'dı. Yıllardır benim yanımdaydı, nasıl biri olduğunu biliyordum, güven sorunu olan bir kız olmama rağmen ona güveniyordum... Jack daha yeni hayatıma girmesine rağmen sınırları aşıyordu. 

Her yerim tutulmuştu. Elimi Jack'in elinden çektim ve Dylan'ın da kucağından kalktım. Kalkarken biraz sendeleyince duvardan destek aldım. 

" Neler oluyor? " diye sordum etrafımdakilere. Tamam, bayılmıştım ama neden herkes etrafıma toplanmıştı?

" Başının çok ağrıdığını söyledin ve çok kötü haldeydin, biranda bayılınca çok korktuk. Bu... bayılma olayı çok sık tekrar ediyor. Bizi endişelendiriyorsun. " dedi Clara dolu gözlerle bakarken. Gözleri kıpkırmızıydı. Makyajı dağılmamıştı neyse ki de hayalete benzemiyordu. Şakaklarımı ovalayarak başımda toplanan herkese gidebileceklerini söyledim. Parti devam edebilirdi, sırf benim yüzümden bunca hazırlığın boşa gitmesine gerek yoktu. Bizimkiler etrafıma toplandılar ve bir süre iyi olup olmadığımı sordular. Neler olduğunu bende anlamamıştım. Aklımda kalanları onlara anlattım. Hoş sadece başım ağrımıştı ama şuan etrafta beyin parçacıkları görmemem güzeldi çünkü cidden kafamın patlayacağını sanmıştım.

Yarım saat sonra iyi olduğuma emin olduklarında müzik açılmıştı. Sahneye çıkan birkaç kişi dans ediyordu. Kevin bir süre sırıtarak  Clara'ya baktı.

" Ne oldu? " dedi Clara sorgularcasına. Kevin sanki mümkünmüş gibi daha da sırıttı ve eliyle Clara'yı gösterdi.

" Seni seçtim Pikachu. " dedi ve Clara'dan cevap bile beklemeden elinden tutup sahneye çıkarttı. Ben gülmekten yarılırken Ethan da Bertilda'ya " Benimle dan eder misiniz Bayan? " diyerek sahneye çıkartmıştı.

 Kyne ve Camella de  sahneye çıkınca Jack, ben, Dylan, Jenny, Robby, Daisy ve Aleda kalmıştık. Aleda tuvalete gitti. Robby ve Daisy'de dans etmeye sahneye çıktılar. Şimdi Jack, Dylan ve Jenny'yle baş başa kalmıştım. Hepimiz boş boş birbirimize bakıyorduk. Sıkılarak sesli bir nefes verdiğimde herkes bana döndü. Ne kadar sıkıcılar yahu!

Lucas ve Elena bunların arasında ne kadar bunaldığımı anlayınca yanımıza geldiler. Bunlarda iyi kaynaştı ha! İçsesim bile bunalmış önüne gelene laf atıyordu. Lucas'ın geldiğinde Jack'in ayağına bilerek bastığı da dikkatimden kaçmamıştı. İçsesim kahkaha atarken ben bunu yaparken ne demek istediğini çok merak etmiştim. Ah şu sözsüz konuşmalar, nasıl da kudurtuyor insanı. 

İÇİMDEKİ ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin