"Yibo oğlum, iyi misin? Tanrı'ya şükür seni böyle görebildik. Tanrım çok zayıflamışsın."
Yibo' nun anne ve babası, korumalar eşliğinde hastaneye gelmişti. Aylar sonra oğullarına sarılan anne, baba için her şey zordu. Son gördüklerinde oğlu komadaydı. Zhan, zaman zaman onlara bilgi veriyordu. 'durumunda bir değişiklik yok' diye. Oğullarının tehlikede olduğunu bildikleri için onu görmemeye dayanmışlardı. Nihayet kabus bitmiş aile birbirine kavuşmuştu. Ama yeniden bir arada olabilmeleri için biraz daha sabretmeleri gerekiyordu. Zhan onlara durumu anlatmıştı önceden, onlarda herşey hazırlıklıydı. Birazdan yine ayrılacaklardı, nereye gideceklerini sadece ekip biliyordu ve gittikleri yerde de yanlarında korumalar olacaktı. Zaman hızla akmıştı bile ayrılık vardı yine. Oğullarına sıkıca sarılıp öptüler.
"Zhan, oğlum sana ve sizlere emanet, bugüne kadar onu korudun. Yine koruyacağına eminiz. Hepiniz onu koruyacaksınız biliyoruz. O yüzden içimiz rahat ayrılacağız buradan. Umarız ki kısa sürede yakalanır cani hepimiz rahat bir nefes alırız. Evet, biz nereye gidiyoruz şimdi? Bunu Yibo'nun yanında söyleyecektin bize."
"Teyze, amca, sizi en güvenli yere gönderiyorum, orada olursanız içimiz çok rahat olur. Ailemin Avustralya'da bulunan çiftliğine gideceksiniz. Orayı ekibim bile yeni öğrendi. Ev kendi üstümüze kayıtlı değil. Önceden tedbir alıp, tanıdığım bir avukatın üstünde göstermiştim. O nedenle şu an en güvenli yer orası. Olaylar sona erdiğinde tekrar sizi buraya getireceğiz. Belki biz gelip alırız sizi, bize de tatil olur hem."
"Zhan oğlum, teyze, amca değil, anne baba demelisin bize, sen de bizim oğlumuzsun. Bu olaylar bitince herşey çok güzel olacak değil mi? Artık konuşun da, biz de bazı hazırlıkları yapalım."
"Anneee."
"Ne anne oğlum? Şimdi birşey bilmiyor gibi mi yapalım? Eh iyi, siz konuşun aranızda, bizde konuşuruz. Bize haber verirsiniz artık."
Yibo kıpkırmızı kesilirken, Zhan onun bu utanan hallerine daha bir aşık oluyordu. Neredeyse gözlerinden kalp fışkırıyor yakıştırması, tam onu anlatıyordu.
"Tey.. Anne, henüz konuşamadık Yibo yeni uyandı, biz sizi kesinlikle haberdar edeceğiz. Artık aramızda, anlaşılmayan birşey kalmadı eminim. Yibo her ne kadar, beni uyuyorken duymuş olsa da, daha detaylı konuşacağız. Biz oyuna getirildik, bunu da biliyoruz artık. Üzüldüğüm tek konu,Yibo benim yüzümden tehlikeye düştü. Neredeyse hayatını kaybedecekti bu yüzden. Buna ben sebep oldum, lütfen beni bağışlayın. Bana kızıp, bağırabilir, vurabilirsiniz. Tek istediğim beni Yibo'dan ayırmayın. Onu çok seviyorum, sizden yüzsüzce onayınızı istiyorum. Bundan sonra onu daima koruyacak ve yanında olacağım. Onun için canımdan bile kolayca vazgeçerim. Benim hayatımın tek gayesi, tek mutluluğum Yibo. "
"Zhan, oğlum sana nasıl kızabiliriz? Sen neden bir caninin günahını yükleniyorsun? Oğlumuz bu mesleği seçtiğinde, biz herşey hazırdık. Bu olay farklı olabilirdi. Şu anda senin Yibo'nun yanında olman bize güç veriyor. Endişelerimiz azalıyor. Siz nihayet kavuştunuz , iyisiniz önemli olan bu. Peki ailen biliyor mu sizi? Onlar onaylayacaklar mı?"
"Evet, ailem en başından beri herşeyi biliyor. Ona ilk aşık olduğumda anlatmıştım. Ailem için, benim mutluluğum herkesten önemli. Mutlu olacağımı bildikleri için, çoktan Yibo kalplerine girmişti. Bu konuda rahat olun lütfen."
"Çok güzel, o halde çiftlikte zaman daha da güzel geçecek. Siz de şu caniyi yakalayıp gelin, kutlama yapalım hep beraber."
"Babacığım, güzel sözlerin için teşekkür ederim. Güvendiğiniz için minnettarım, kısa sürede herşey yoluna girecek. Hiç merak etmeyin bizi. İçiniz rahat olsun. Şimdi vedalaşıp yola çıkmalısınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost partner ~ Hayalet Partnerim YİZHAN
FanficKimsin sen? Veya kimsiniz? Neden benim çevremde ölüm var? Ve neden sadece erkekler? Yibo'ma ne yaptın? Çevremde gelişen garip olaylar ne?