Bölüm 21

204 18 56
                                    

Arkadaşlar uzun bir süredir kitabıma yeni bölüm yayınlayamadım, bazı problemler oluştu, sıkıntılarım, sınavlarım ve hastane olayları derken baya bir boşladım kitabımı/kitaplarımı bundan sonra biraz daha erken atmaya çalışacağım ama kesin konuşamıyorum iniş çıkışlar çok oluyor hayatımda ve bazen kaldıramıyorum ve zorlanıyorum ama yinede herşeye rağmen yılmadım ayaktayım. Umarım devamını düzgün getirebilirim bölümün keyifli okımalar diliyorum 🤗

Hyunjin kollarını açınca Jeongin bir an gülümseyip Hyunjin'e sarıldı.

Jeongin: Hep bunu yapmak istemişimdir.

Hyunjinde bu dediğine güldü Jeongin'in.

Bu sırada Jisung yavaş yavaş kendine geliyordu.

Jisung: Felix!..

Gözlerini yeni yeni aralıyordu Jisung. Başının ağrısı o kadar şiddetliydi etrafa bile bakmakta zorlanıyordu. Jisung'un kığırdadığını gören Hyunjin hemen onun yanına yaklaştı.

Hyunjin: Jisung'um nasılsın, çok ağlıyor mu başının, ulan şerefsiz neredeydin bunca zamandır çok özledim be seni.

Hyunjin göz yaşlarını silip Jisung'un elini tuttu.

Jisung: Çok üzgünüm her şeyi tam hatırlamıyorum ama seni biliyorum, sen Lama Hyunjin'din değil mi?

Hyunjin kahkaha atıp

Hyunjin: Şerefsiz hatırlaya hatırlaya onu mu hatırladın mal herif, gel buraya ısıracağım o yanaklarını.

Hyunjin gülerek gerçektende Jisung'un yanaklarını ısırmıştı.

Jisung: Iğğğ salyalı ısırmıştı birde or*spu, nefret ederim sallayan pislik seni, ben boşuna demiyorum Lama diye.

Hyunjin: Gerçekten şuan çok mutlıyum iyisin değil mi?

Jisung: Ben iyiyim ama Felix nasıl beni ona götür, beni Felix'ime götür lütfen.

Hyunjin: Felix şuan hala uyuyor sen gittiğimden bu yana hiç bir şekilde toparlanamadı, ulan en azından ona haber verseydin o bunu haketmiyorsun bu yüzden sen iyileştikten sonra öyle bir dayak yiyeceksin hem ondan hem benden bu konuda çok sinirliyim sana.

Jisung: Ben neden gitmiştim ki?

Hyunjin: Onu biz değil sen biliyorsun sadece ansızın çekip giden sendin çünkü.

Jeongin: Jisung daha iyisin değil mi?

Jisung: Senin ne işim var burada ve sen tam olarak kimsin ve beni nadıl tanıyorsun?

Jeongin: Sen iyileş sonrasında ne olup bittiğini konuşuruz ayrıca üzgünüm öyle davrandığım için sana, seninle yeni bir başlangıç yapıp arkadaş olmak istiyorum, nedersin?

Hyunjin bunu duyduğu için gururlu bir anne gibi göğsü kabarmıştı, ama ona nazaran Jisung epey bir şaşırmıştı.

Jisung: Arkadaş olmak mı?

Hyunjin: p*zev*nk uzatma sana bence onun yaptığı çok doğru bir şey ayrıca başka niyetide yok mal olmada bir kerede kabul et, lan lan ne oluyor bana ben şuan aynı eski sana dönüştüm ne oluyor lan içime girip büyü mü yaptın?

Hyunjin yalandan Jisung'un boynuns yapıştı gülüyordu.

Jisung: He büyü yaptım bu gidik aklımla haha. Başım ağrıyor güldürme beni.

Hyunjin: Tamam tamam ama yanında biri daha var görmek ister misin?

Jisung: Kim?

Hyunjin ikisinin arasından çekildi ve Minho'yu görmesini sağladı.

Jisung: Minho'mu?

Jeongin: Evet Minho.

Jisung gözünün önünde yine bir şey geldi, o pembe yatak odasında yanında yatan bir çocuk görüyordu ama yine yüzünü net göremiyordu.

Jisung: Hyunjin kimin odadı sırf pembeler içerisinde biliyor musun?

Hyunjin: Hayır bilmiyorum, pembe oda ne alaka ki?

Jisung: Bilmiyorum ama devamlı pembe bir oda gözümün önünde e geliyor ve içerisinde hep yüzünü göremediğim bir çocuk var, kim bilmiyorum.

Hyunjin ve Jeongin ikiside birbirine anlamsız bir şekilde baktı.

Jeongin: Acaba Minho'nun odası mı ama ne alaka hemde pembe rengiyle döşeli bir oda?

Hyunjin: Bencede saçma bu, jisung sanırım sen yanlış hatırlıyorsun?

Jisung: Bilmiyorum ama pembe bir oda olduğuna eminim. Ayrıca onun abisi nerede, kardeşi bu haldeyken kendisi nerede?

Hyunjin: Sakın olsana, adam biraz nefes almak için sadece dışarı çıktı.

Jeongin: Ben gidip onu çağırayım isterseniz.

Hyunjin: Olur bende Felix'in yanına gideyim.

Hepsi odadan çıktıktan sonra Jisung sadece Minho'ya bakıyordu. Minho'nun gözünden hala yaş geliyordu, başının dönmesini umursamadan ayağa kalktı ve sende leyerek bir kaç adım attı ve Minho'nun sedye sinin yanına oturdu.

Jisung: Hey beni duyuyor musun bilmiyorum ama lütfen ağlama daha fazla. Bu kadar acı bir insana fazla ağlama lütfen iyileşmen gerek.

Jisung Minho'nun gözünden akan yaşlarını silip yastığını düzeltmek için eğildiğinde onun yüzüne daha da yakından görme şansını bir kez daha elde etmişti, gözü bir an dudaklarına kaymıştı ama en önemlisi de kalbini bu kadar hızlandıran şeyin ne olduğunu düşünüyordu. Bu sefer gözünden önüne yine bir anı daha geldi ve ağlayan bir çocuk vardı karşısında. Jisung'un başının dönmeye yine başladı ayağa kalkıcak gücü bacaklatında bulamadı ve minho'nun yanına uzandı. Jisung gözünü kapattı ve başının ağrısı geçmesi için biraz uyumayı denedi.

Bu sırada içeri Seungmin ve Chan girdi. Chan kapıyı kapatıp ikisinin yan yana yatmasını izledi. Karşılarındaki kıltuğa oturup ikisini izliyorlardı sadece.

Seungmin: Umarım hatırlar bir an önce herşeyi.

Chan kollarının arasına Seungmin'i alıp başından öptü.

Chan: Umarım gerçekten onun hatırlamasını o kadar çok istiyorum ki, kardeşimi de artık bu halde görmek istemiyorum.

Chan ve Seungmin de koltukta birbirlerine sarılarak uyuya kalmıştı.

Her birinin acısı aynıydı, hepsi Jisung'un iyileşmesini istiyordu, ama Jisung'un herşeyi ne zaman hatırlayacaktır en ç nemli soru buydı herkesin aklındaki...

~Devam Edecek~

Yeni bölümde görüşmek üzere hoşça kalın<33

Merhaba KeDicik ✓[MINSUNG]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin