Yep yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Başlama tarihlerinizi buraya alayım lütfen. Hepinizi Öpüyorum......
Yıllar Önce - Turanoğlu Konağı
Ellerim titriyordu, nefeslerim boğazıma takılıyordu. Diyeceğim her şeyi defalarca kez düşünmüştüm. Artık daha fazla bu şehirde çıkan onlarca dedikodunun arasında yaşayamıyordum. İnsanların acıyan bakışları her gün daha ağrıma gidiyordu. 2 yıl olmuştu evleneli ama kocamı evlendiğimiz günden sonra bir daha hiç görmemiştim. Yüzüme bakma zahmetine bile girmemişti. Onun için bir hiçtim ben. Adi herif beni cehennemde bırakıp kendi hayatına hiç bir şey olmamış gibi devam etmişti.
Bu süreçte tek desteğim ise Arif Turanoğlu olmuştu, kocamın dedesi. Arif Ağa beni içine soktuğu bu durumdan ötürü mü, çektiği vicdan azabından mıdır bilinmez bana her zaman iyi davranmıştı. Sanki gerçek torunu benmişim gibi davranmış ,benim bu konağın hanımı olduğu söylemişti herkese. O olmasaydı arkamdan konuşan onca insanın bunu yüzüme karşıda yapmaktan asla çekinmeyeceğine emindim.
Kapıyı ürkekçe tıklattım. Arif Dedenin sesini duymamla odaya girdim.
" Hah sen miydin hanım kızım. Gel otur şöyle. Ufak bir işim kaldı, o bitince ilgileneceğim seninle. Olur mu?"
Herkese gösterdiği sert yüzünün aksine bana karşı hep ılımlıydı. Kimsesiz olmam onun bana farklı bir gözle bakmasını sağlamıştı galiba. Ailemi yıllar önce kaybetmiştim. Halamlar büyütmüştü beni. Eniştem Arif beyin muhasebecisiydi. Bana her zaman göz kulak olmuşlardı. Yıllar önce Arif Bey bu evlilik teklifiyle gelince ise herkes için bunun en iyisi olacağına karar verilmişti. Nereden bilebilirdim ki yaşayacağım aşağılanmayı.
Bazen de belki de en iyisi oldu diyordum. İstediğimi yapıyordum değil mi sonuçta. Hayatımı yaşıyordum. Ama bakışlar, dedikodular ne kadar duymazlıktan gelsem de bir yerden sonra kayıtsız kalamaz olmuştum.
Arif Dede ahşap oymacılığıyla uğraşırdı. Sanki kimseye anlatamadıklarını tahtalara anlatıyordu. Onun gibi sert bir adamın bu kadar ince işler çıkarabileceğine inanamazdınız. Son darbesini de vurup eserini bitirmesiyle gözlüklerini çıkarıp bana baktı.
" Seni dinliyorum gelin kızım."
Boğazımı temizledim. Huzursuzluğum her halimden belliydi.
" Ben nereden başlayacağımı bilemiyorum Arif Dede. Diyeceklerimi çok düşündüm ama beni anlayacağını düşünüyorum. "
Devam etmemi ister gibi bir el hareketi yaptı.
" Durumumu biliyorsun Arif Dede. İnsanların arkamdan söyledikleri, dedikodular, bakışlar ben artık her arkamı döndüğümde bana söylediklerini bilerek yaşayamıyorum. Hele Karan'nın son çıkan haberinden sonra onu bekler gibi burada oturmak daha da zoruma gidiyor. Biliyorsun okulda çok başarılı bir öğrenciydim, evlenirken de eğitimime devam etmem için elinden geleni yapacağı söylemiştin."
Sözümü kesip konuşmaya başladı.
" Konu üniversiteye gitmen ise her zaman arkanda olduğumu biliyorsun Feyza. O hergele seni bir başına bıraktı diye seni bu çiftliğe hapsedecek değilim."
" Konu sadece üniversite değil dede. Biliyorsun iki yıldır dil dersleri alıyorum. Ben şey nasıl desem üniversite için yurt dışına çıkmak istiyorum. Lütfen hemen kestirip atma ama ."
O kadar alel acele konuşuyordum ki Arif dedenin konuşmasına izin bile vermiyordum. İfadesinden korktuğum için yüzüne bile bakamıyordum. Öyle ki yanıma geldiğinin bile farkına varmamıştım. Bastonun görüş açıma girmesiyle kafamı kaldırdım.
Elini uzatmasıyla ne yapacağımı şaşırdım. Ne demekti bu şimdi. Benim anlamamam üzerine konuşmaya başladı.
" Bizde adettendir Feyza uzak yola gitmeden önce büyüklerin eli öpülür."
Duyduklarımla beraber o kadar sevindim ki elim ayağıma dolaştı. Halbuki ben neler neler duymaya hazırlamıştım kendimi.
Hızla elini öpüp başıma koydum. İçim içime sığmıyordu. Arif Dede az önce oturduğum koltuğa oturdu ve benimde oturmam için eliyle işaret yaptı.
" Şunu asla unutma Feyza yaptığın her doğru şeyde arkandayım kızım. Senden bir kez hayatını çaldım zaten bir kez daha sana bu kötülüğü yapamam. İnan bana seni bu duruma sokacağımı bilsem bu evliliği asla yaptırmazdım. Ama yaptım bir kere bir hata."
Ellerimden birini tuttu ve gözlerime baktı.
" Bak kızım sen de ben de ben öldükten sonra bu dünya da kimsenin kalmayacağının farkındayız. Allah varya o torunum denilen sorumsuzun sana sahip çıkacağını da hiç sanmıyorum. Öldüğüm an ilk işi seni boşamak olacaktır. Maalesef her şeyimi ona bıraktığım için sana bu dünyadan ayrılırken bir şey bırakamam."
Ellerimi usulca sıktı ve duyduğum en içten sesle konuşmaya başladı.
" Ama seni hayattayken istediğin her yerde okuturum. O yüzden git kızım. Çalış kendine bir gelecek kur. Beni de büyük bir vicdan azabından kurtar."
Gözlerim dolmuştu. Sizin bir hatanız yok demek istiyordum ama biliyordum ki vardı. Bunun olacağını bilmesi gerekirdi ama işte olan olmuştu.
" Bilirim bu topraklar mezardır artık sana. Senden doğduğun toprakları çaldım kızım affet beni."
Bir an dayanamadım. Gözümden bir damla yaş aktı.
" Siz benden bir şey çalmadınız. Tam aksine bana her zaman sahip çıktınız. Olanlar sizin hatanız değildi. Beni bunların başıma geleceğini bile bile bırakıp giden Karandı. Yine insanların bana ne gözle bakacağını bir an bile düşünmeden gününü gün etmeye devam eden de oydu. O yüzden kendinizi bunlarla üzmeyin . Ben iyiyim ve sayenizde daha da iyi olacağım."
*********************
Her bölüme ilk yorumu yapan okuyucuma bir sonraki bölümü ithaf edeceğim. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyal -Unutulan Eş-
Teen Fiction-Gözlerime baktı ve beni tanımadı.- Yıllar sonra kendi karısıyla, bambaşka bir ülkede yeniden tanışan bir adam. Nikahtan sonra bir daha görmediği kocasını karşısında gören bir kadın. Karşısındaki gözlerin büyüsüne daha ilk andan kapılan bir adam. Ad...