• ⚘◦Ateşle Oynamak • ⚘◦

9.5K 359 31
                                        


Nefesimi tutmuş bir an önce eve ulaşmak için can atarken zaman benim inadıma geçmiyordu sanki. Daha birkaç cadde aşağıya ancak gelebilmiştik. Akşamın bu saatlerinde Manhattan hala yoğundu. Bazen kaçak bakışlarla yana doğru baksamda sessizlik yemini etmiş gibi ikimizde konuşmuyorduk. Bir süre daha öylesine yolları izlemiştim ki bana yönelttiği soruyla ona döndüm.

" Kaç yıldır Amerika'dasın Leyal ?"

Bir süre cevap vermedim sanki kendim hakkınsa en ufak bir bilgi versem beni yakalayacakmış gibi hissediyordum. Daha sonra bu aptalca korkum yüzünden daha fazla dikkat çekeceğime karar vermiş olmalıyım ki konuşmaya başladım.

" Bu sonbahar 6 yıl olacak."

Olabildiğince kısa kesmek istiyordum konuşmayı ama çabalarım nafileydi.

" Türkiye'ye dönmek gibi bir planın yok galiba doktora için üniversiteleri değerlendirdiğine göre."

Neyin peşindeydi bu adam. Ona neydi ki Türkiye'ye dönüp dönmemem. 

" Düşünmüyorum." dedim. Bıkkın bir sesle. Bu açık bir sesinle konuşmak istemiyorum uyarısıydı aslında ama karşımdaki adam anlamak istiyor muydu? Tabiki de hayır. Kim bilir belkide beni rahatsız ederek aklı sıra benden intikam alıyordu. Takmadım taki o soruyu sorana kadar.

" Nerelisin bu arada?" Onun için öylesine bir soruydu bu halbuki benim için ipin ucunda olduğumun ilk emaresiydi. Ufakça yutkundum. Hadi kızım atlata bilirsin sadece renk verme yeter.

" Maraşlıyım." dedim ve pimini çektiğim bombayı aramıza bıraktım.

Başını hafifçe bana çevirdi. Şimdi yüzünde keyifli bir ifade vardı.

" Bak sen şu işe ne tesadüf ki bende aslen Maraş'lıyım. İstanbul'da büyüdüm ama."

Bir süre ilgisiz kaldım ama onun konuşmayı bitirmek ister gibi bir tavrı yok gibiydi.

" Amerika'da okuduğuna göre Maraş'ın köklü ailelerinde birinden geliyor olmalısın. Soyadın neydi, belki tanıyorumdur aileni." 

İşte şimdi gerçekten terlemeye başlamıştım, öyle bir şey yapmalıydım ki bu konuya sonsuza kadar bir daha girmemeliydi bu adam.

" Varlık bir aileden gelmiyorum." dedim önce sonra yavaşça konuyu istediğim yöne doğru çekmeye başladım.

" Bir hayır severin bursu sayesinde geldim Amerika'ya ama siz varlıklı bir aileden geliyorsunuz galiba dedim." Aslında bunu söylerken bile sesim imalıydı. Çünkü onun varlıklı bir aileden geldiği gerçeği baya ayan beyan ortadaydı.

" Soy isminiz neydi? Hah dur hatırlayacağım." Ben kendi kendime hatırlamak ister gibi davranırken o bütün çabalarıma sonra verdi ve kendi söyledi.

" Turanoğlu" Sanki yeni farkına varıyormuş gibi dillendirdim bidiğim gerçeği.

" O zaman Arif Bey'in torunu olmalısınız." dedim hafif şüpheci bir sesle. Keyfi kaçmış gibiydi.

Çatılan kaşlarıyla sordu.

" Tanıyor musun Arif Turanoğlu'nu?" diye sordu. Umursamaz bir şekilde cevap verdim.

" Şahsi olarak ciddi bir muhabbetimiz yok ama vakıf yemeklerinden kendisine aşinayım. Ama sesinizin tonuna bakılırsa siz pek yakın değilsiniz galiba kuzeninizin aksine?"

Yüzündeki bütün kaslar gerginliklenlikle kasılmıştı ama son söylediğim kelimeyle bariz bir şaşkınlık belirdi yüzünde.

" Kuzenim?"

Leyal -Unutulan Eş-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin