Hesaplaşma

9.8K 416 65
                                        


Ne mi yapıyordum? Kulağımda bangır bangır dinlediğim rock müzikle dünyanın en özensiz kombini yapıyordum. Biraz fazla mı abarttım acaba diye düşündüm sonra yüzümde bir sırıtış belirdi. Eğer bende utanmayacak olsam sırf onu o Lüx restoranda rezil etmek için eşofman giyerdim.

Yırtık kotum, sweatshirt'üm ve sneakerlarımla tam anlamıyla öylesine kahve içmeye çıkmış bir amerikalı gibi duruyordum. Elime dinlendirici gözlüğümüde aldım ve yavaşça burnumun üzerine bıraktım işte şimdi fevkalede bilimsel çalışmalarımı sunmaya hazırdım. Saçlarımı salık bırakmıştım bilerek, orada toplamam gerekirse bir kalemle hallederdim. Her anlamda seni zerre umursamıyorum mesajının net bir şekilde verilmesini istiyordum.

Evden çıkmadan önce bilgisayar çantamla, dosyalarımı aldım. Gözüm elimdeki dosyalara kayınca ister istemez yüzümde bir sırıtış belirdi. İçlerinde öyle deneyler vardı ki bakalım resimlere bakmaya beyfendinin soylu midesi tahammül edebilecek miydi?

Elimdeki dosyaları arabanın kaportasına bırakıp kapıları açtım. Hayır utanmaz herif bi de beni evimden almayı teklif etmişti. Hah, onunla bunda sonra ancak cenaze arabasına binerdim. O da ölünün o olması şartıyla. İçimde bitmeyen sinirle, hırsla anahtarı kontağa taktım. Sakin ol kızım diye fısıldadım. Siniri bozulan değil sinir bozan olacağız bu gece.

Arabamı restorandan bir kaç sokak aşağıdaki otoparka park ettim ve yavaş adımlarla yürüdüm. Sonuçta acelem yoktu değil mi? Lüx restoranın girişine geldiğimde resepsiyondaki benden şık giyinmiş görevli anlamaz gözlerle süzdü beni. Ona ufak bir gülüş bahsettim, bu bakışları doğru yolda olduğumun habercisiydi sonuçta değil mi? 

Kıza ismimi söyleyip rezervasyonum olduğunu söyleyince önce önündeki defterden bir kontrol etti sonrasında ise beni masama doğru götürmeye başladı. Çoktan ileride masada oturan adamı ensesinden tamıştım. Üzerinde takım elbise yoktu ama pahalı bir markadan olduğa emin olduğum kaşmir siyah boyunlu bir kazak ve siyah bir pantolon giymişti. Kesinlikle şıktı.

Tam masanın yanına geldiğimizde kadın bize selam vererek yanımızdan ayrıldı. Karan'ın bana dönen bakışlarında oyunbaz pırıltılar belirdi bir anda. Sanki bu halime hiç şaşırmamış gibiydi. Gerçi süslenip gelmemi beklemesi aptallık olurdu diye düşündüm. İyi bari aptal değildi.

Yüzündeki aynı eğlenen ifadeyle ayağa kalktı ve elini uzattı. " Hoşgeldiniz Leyal Hanım. Yine her zaman ki gibi çok şıksınız." Bende ona aynı alaylı ifade ile baktım. Sandalyemi çekmesiyle yerime oturdum. Demek kadınları etkilemek için centilmenlikte yapıyordu? Ah, bu adamı kesinlikle boğmak istiyordum. 

Masada ikimizinde yerini almasıyla gözlüğümü düzeltip gayet ciddi bir hava ile sordum. 

" Önce siz mi aklınıza takılanları sormanızı istesiniz yoksa ben mi genel bir özet geçeyim?"

Önce yüzümdeki ciddi ifadeye baktı sonrasında yüzünde hafif bir tebessüm belirdi.

" Aslına bakarsanız sizin anlatacağınız her şey ilgimi çeker ama önce yemeklerimizi sipariş etmeye ne dersiniz."

Ona alayla baktım. Ne yani onunla karşılıklı oturup yemek yiyeceğimi mi düşünmüştü? Yemezler canım. Tabiki de yemeğimi yiyip gelmiştim neden? Çünkü canım öyle istemişti.

" İsterseniz siz yemeğinizi sipariş verebilirsiniz Karan Bey. Ben bir arkadaşımla yedim akşam yemeğimi." 

Arkadaşım kim miydi? Bir deney tüpünün içindeki larvalar. Sonuçta ben sandviçimi yerken uslu uslu oturup beni beklemişler miydi? Evet. O halde bir arkadaştan beklenen en büyük görevi yerine getirmişlerdi, susup oturmak.  Eee fazlası şamda kayısıydı canım.

Leyal -Unutulan Eş-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin