New York
Genç adam kravatını düzeltirken keyifsizce somurttu. Geceyi birlikte geçirdiği kadın hala yatağından kalkmamıştı. Yılışık tiplerden hep nefret etmişti. Ceketini alıp üzerine geçirdi ve hala yatağında yatan kadına yan gözlerle baktı. Çıkarken görevliye kadının gittiğinden emin olmasını söylemeyi kafasına yazdı.
Kadınlarla asla ciddi ilişkileri olmamıştı. Üniversitede bir kaç kez uzun dönem sayılabilecek şeyler yaşamıştı onlarda 6 ayı geçmemişti. Zaten ondan sonra dedesi ipi bonuna geçirip onu zorla evlendirince uzun süreli ilişki olayı tamamen rafa kalmıştı.
Evliydi değil mi? Bu çoğu zaman unutuyordu zaten neredeyse kimse onun gerçekte evli olduğunu bilmezdi. O yaşlı ihtiyar aklı sıra ona bir oyun oynamaya kalkmıştı ama asıl oyuna o gelmişti. Şimdi huysuz bunak kendi gibi taşralı geliniyle istediği gibi oynasındı. Zaten o taşralı zavallının çok zeki bir şey olduğunu düşünmüyordu. Yine de bazen o zavallıya acımıyor da değildi. Hele bi dedesi ölsün, onun bir çaresine bakacaktı elbet. Ama ilk yapacağı sahte bile olsa bu evliliğin boyunduruğundan kurtulmak olacaktı.
New York'a bir iş gezisi için gelmişti. Bu gece eski dostlarıyla buluşacaktı. Gerçi arkadaşı birkaç kişinin daha olacağından bahsetmişti. Onun için sorun değildi. Zaten hiçbir zaman iletişim konusunda sıkıntı çeken biri olmamıştı. Sıcakkanlı sayılmazdı ama her ortamda otorite kurabilecek bir yapıya sahipti. O doğal bir liderdi.
Yemek yiyeceği yere geldiğinde oldukça rahat bir hareketle anahtarı valeye verdi. İçeriye girdiği zaman cam kenarındaki masalardan birinde oturan arkadaşı dikkati çekti. Andrew ile aynı üniversitede okumuştu ve hala her New York'a geldiğinde buluşurdu. Berk ve sevgilisi de katılacaktı onlara . Ayrıca Aylin yanında bir arkadaşıyla geleceğinden bahsetmişti onun haricinde herkes tanıyordu. İşin aslı bir nevi herkes Karan'ı görme bahanesiyle görüşmüş olacaktı. New York böyle bir şehirdi. Aynı şehirde yaşasan bile çoğu zaman onca işin arasında eski dostlara vaktin kalmazdı.
Arkadaş grubunun kalabalıklaşmasıyla beraber , muhabbet giderek koyulaşıyordu. Arada yükselen kahkahalar eşliğinde eski günleri yad ediyorlardı. Karşısında oturan Berk'in ayağa kalkmasıyla yeni birilerinin geldiğini anladı. Arkasını döndüğünde ilk gözüne çarpan Aylindi. Arkasında bir kız vardı ama yüzünü görememişti.
Ayağa kalkıp Aylin'e sarılmak için arkasını döndü. Dönmesiyle birlikte hayatında kimsede görmediği kadar parlak gözler gördü. Karşısındaki bu kadın gerçek miydi? Çok fazla güzel kadın görmüştü ama bu kadının gözleri sanki , sanki kalbine bir şey saplamıştı.
Aylin'in sarılmasıyla şaşkınlığından sıyrılmaya çalıştı. Ne yapıyordu böyle yeni yetme ergenler gibi. Kendimi toplamak için derin bir nefes aldı ve karşısındaki meleğe elini uzattı.
Tanrım kimi kandırıyordu ki bu kadın gerçek bir ateş parçasıydı. Beyaz küçük elleri ellerinin içinde resmen kaybolmuştu. Ellerini bir an ateşe değmiş gibi çekmesiyle bir an şok oldu. Bakışlarında bir terslik vardı. Ondan rahatsız olmuş gibiydi. Bir an için içindeki erkeği öfkelendirdi bu. O da kendini geri çekti. Ondan hoşlanması için çabalayacak hali yoktu. Eğer hoşlansaydı belki New York'ta ki bir gecesini ona ayırabilirdi ama o kaybetmişti. Bir sürü işinin arasında bir kadının nazını çekemezdi değil mi ?
Masaya oturduklarında kız sanki bilerek ondan en uzak köşeyi seçmişti. İstemsizce kaşlarını çattı burada garip bir şeyler vardı ya da o çok şüpheciydi. Aylin'in konuşmaya başlamasıyla bakışları ona döndü.
" Ayak üstü tokalaştınız ama ben yine de sizi tekrardan tanıştırayım. Bu ev arkadaşım Leyal . Leyalcim karşındaki yakışıklı beyefendide Türkiye'nin bir numaralı playboyu Karan Turanoğlu."
Bakışları bir an için üzerinde dolaştı sonra umursamaz bir sesle memnun oldum dedi. Neyi vardı bu kadının. İstemsizce kaşları çatıldı.
Muhabbet tüm neşesiyle devam ederken gözleri istemsizce adının Leyal olduğunu öğrendiği kadına kayıyordu. Fazla huzursuzdu. Bu merakını daha da tetikliyordu. Bu ürkek ceylanı korkutan neydi, o muydu yoksa? Bir an için bu düşünceden nedensiz bir zevk aldı. İçinde dizginleyemediğim bir taraf bu kadınla uğraşmak istiyordu.
Bakışlarını ona çevirip, aldığı nedensiz hazla ona soru sordu.
" Siz neden sohbete katılmıyorsunuz Leyal Hanım? Umarım bir sorun yoktur, biraz gergin görünüyorsunuz."
Gözlerinin içine baktı direk. Bir şeyi anlamak ister gibi bir hali vardı. Nedeni bilmediğin bir sebepten sanki onu daha da sinirlendiriyordu.
" Bir sorun yok Karan Bey. Sadece bu gün pekte hoşlanmadığım biriyle talihsiz bir karşılaşma yaşadım ve tahmin edersiniz ki bazen böyle küçük şeyler insanın bütün neşesini götürüyor."
Sesinde bir ima yoktu ama bakışlarında ona karşı bir gariplik vardı. Dayanamadı ve sordu.
" Umarım benimle bir ilgisi yoktur. " Leyal'in konuşmasına fırsat vermeden Aylin neşeyle konuştu.
" Allah aşkına Karan seninle ne ilgisi olsun. Hayatınızda ilk kez birbirinizi görüyorsunuz. Hem senin aksine Leyal hassas bir insandır. Herkes senin gibi tepkisiz düz duvar değil maalesef."
" Tamam Aylin bir şey demedim. Sakin ol." Ukala bir tavırla arkasına yaslandı ve yemeğin geri kalanında avını süzen bir aslan gibi karşısındaki ürkek ceylanı izledi. Gerçi kim bilir belki içinde bir panter vardı. Her iki ihtimalde de bu zümrüt gözlü kadın ilgisini çekmişti. Ve bunu öğrenmek için içinde büyük bir istek vardı. Bir an için kendine şaşırdı. Genelde ilgisiz kalan taraf hep o olurdum. Peki bu kadının farkı neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyal -Unutulan Eş-
Teen Fiction-Gözlerime baktı ve beni tanımadı.- Yıllar sonra kendi karısıyla, bambaşka bir ülkede yeniden tanışan bir adam. Nikahtan sonra bir daha görmediği kocasını karşısında gören bir kadın. Karşısındaki gözlerin büyüsüne daha ilk andan kapılan bir adam. Ad...
