" Aslında yarın için bana bir yemek sözü var."
Duyduğum sözlerle adeta buz kestim. Kafamın içindeki uğultular çoğalırken ne diyeceğimi şaşırmıştım. Tanrım bu adam delirmiş miydi? Yanımda oturan Aylin kolumu hafifçe dürterek imalı bakışlar atıyordu. Bakışlarım sinirle koyulaştı. Ben emrivakilerden nefret ederdim hele de söz konusu bu adamsa.
Toplum içinde onu reddedemeyeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu. Durumun ne kadar garipleşeceği umrumda bile değildi.
" Ben size yemek sözü verdiğimi hatırlamıyorum Karan Bey." dedim sesimi oldukça düz tutmaya çalışarak. Ama bilinçsiz bir şekilde oldukça uyarıcı ve sert bir tonda çıkmıştı. Bir an için yanımda oturan Aylin'in gerildiğini hissettim. Bu sert çıkışımı anlamlandıramamış olmalıydı. Masada ki diğer bakışlarda Karan ve benim aram mekik dokuyordu.
Sesimi daha deminki halime kıyasla yumuşatmaya çalışıp Andrew'a döndüm.
"Kahve için yarın beş nasıl?"
Andrew'da daha olaylar karşısında kendine gelememiş gibiydi. Gergin havanın içinde sanki daha deminki tuhaf durum yaşanmamış gibi gülümsedi ve şakacı çıkarmaya çalıştığı sesiyle konuştu.
" Ölümcül projenin ilk değeni olmaktan gurur duyacağım helede ölmeye gönüllü bu kadar çok centilmen varken etrafta."
Sesindeki neşe insanları biraz gevşetsede ortamdaki tuhaf enerji hala dağılmamıştı. Herkes Karan'ın neden böyle bir çıkış yaptığını merak ediyordu büyük ihtimalle.
Ona baktığımda çenesinin hala gergin olduğunu gördüm. Hayır ne zannediyordu yapmadığı ve kabul etmediğim bir teklifin üzerine atlayacağımı mı? Tanrım bu adamı çok şımartmışlardı. İçten içe yüzüne bakıp alaycı bir şeklide gülmek istesemde bu içinde bulunduğumuz ortamda hiç hoş olmazdı. Üstüne üstlük bu küstah herifin daha fazla dikkatini çekmek istemiyordum. Umarım bu ona gerekli dur sinyali olurdu.
Bakışlarım tekrardan kendi halinde farklı konular üzerinde konuşan kalabalığın üzerinde dolaşırken gözüm yeniden Andrew'a takıldı. Sanki önceki neşesi biraz azalmış, durgunlaşmıştı daha deminki saçma sapan olay yüzünden. Ona burukça gülümsedim, o ise dudaklarının iki kenarından tutarak yüzünde büyük bir gülümseme oluşturdu. Sonrada ufakça fısıldadı " gülümse". Onun bu hareketine karşı güldüm. Gerçekten düşünceli ve tatlı bir adamdı.
Bütün bunlar olup biterken masada sadece bir göz ısrarla bakışlarını üstümden çekmiyordu. Bende inadına asla onunla bakışlarımı birleştirmiyordum. Tanrı aşkına bu adamın derdi neydi böyle? Nerden çıkmıştı bu ilgi birden bire. Zor kadın mı seviyordu ya da şımarık beyimiz illa ki herkesi elde etmek mi zorundaydı?
Yüzümden anlık sinirli bir ifade geçti. Sonrasında yavaşça kendime telkinler verdim. Sakin ol Leyal, sakin ol. Kendi kendine senaryo kurup kendi kendine sinirlenme. Sadece onun biraz gururunu kırdın ve o da büyük ihtimalle şimdilik buna öfkeli.
Dakikalar bana geçmezmiş gibi gelirken yanımda oturan Aylin'e fısıldadım yavaşça.
" Aylin kalksak mı artık?"
Aylin'de bende ki huzursuzluğun farkındaydı. Yavaşça destek olurcasına aşağıdan elimi tuttu ve sıkıntılı bir sesle konuştu.
" Ne oldu kuzum sana, bana anlatmadığın bir sıkıntın mı var? Bütün yemek gergindin sonra o olanlar." dedi o devam edemeden sözünü kestim.
" Anlatmadığım bir sıkıntım falan yok Aylin sadece biraz gergin bir gün geçiriyorum ve artık ayrılmak istiyorum. Ama istiyorsan sen biraz daha arkadaşlarınla takıl. Hatta sen kal lütfen ama ben artık gitmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyal -Unutulan Eş-
Ficção Adolescente-Gözlerime baktı ve beni tanımadı.- Yıllar sonra kendi karısıyla, bambaşka bir ülkede yeniden tanışan bir adam. Nikahtan sonra bir daha görmediği kocasını karşısında gören bir kadın. Karşısındaki gözlerin büyüsüne daha ilk andan kapılan bir adam. Ad...