Ben geldim!
Oy verip yıldızımızı parlatmayı unutmayın çiçeklerim...
Beğeni ve yorumlar ile hem teşvik ediyor hem ilham veriyorsunuz.
Teşekkürler ve keyifli okumalar 🌼
✨✨
Günün ışıması ile kapatmayı unuttuğu perdeden sızan ilk gün ışıkları gözlerini açmasına yardım etmişti. Ne var ki ilk fark ettiği kocasının eksikliği oldu. Döşeğin boş ve soğuk tarafı odaya hiç gelmediğinin kanıtıydı. Bu kadar sinirlendiğini bilmek canını sıktı. Her şeye bu kadar gergin yaklaşırsa nasıl iletişim kuracaktı onunla?
Kocası gerçekten cevval ve hiddetli bir adamdı. Onun karısı olmak yerine belki kendi denginde bir adama varsaydı hayatı daha güzel olabilirdi.
Ezilmez, canı bu kadar yanmazdı. Belki... Hiçbir şey için kesin gözü ile bakamıyordu, kaderini kabullenmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.
Köyünde çok isteyeni çıkmıştı, hiç düşünmeden geri göndermişti ağabeyi hepsini. Küçüksün daha sana sormama gerek bile yok demişti. Şirvan için de küçük değil miydi? Elbette kararı kendisine bırakmıştı ama ne diyebilirdi ki Ariya? Anası için he demişti. Belki de ağabeyi para için olduğunu düşünmüştü.
Önemsemezdi parayı, sefalete hiç isyan etmemişti amma anasına umut olma düşüncesi içine doğunca dili reddetmeye varmamıştı. Madem ihtiyaçları vardı buna imkan varken reddedememişti. Ağabeyine istediğini söylediğinden beri o küçük dünyasından çıkmış her şeyiyle cehennem olan bu hayata düşmüştü.
Kocasından bir çift güzel söz duymamıştı, oysa ağabeyi yengesine 'gülüm' demeden gününü geçirmezdi. Babası anasının alnını öpmeden işe çıkmazdı.
Kayınbabası kaynanasına öyle güzel bakıyordu ki kendi kocasına bakınca bu adam onun mu oğlu diyordu...
İş kalpte bitiyordu, ağa da olsan paşa da olsan malının kıymeti, sunduklarının değeri yoktu kalbe dokunamadıktan sonra. O kocasının zengin olmasını değil sevgi dolu olmasını isterdi, aptallık etmişti.
Hemde ne aptallık!
Döşeğin üstünü düzeltip odadan hamama açılan kapıya yürüdü. Daha vakti vardı nasılsa. Soyunup dökündü ısıttığı suya kattığı soğuk su ılığa dönünce, evinde olsa bulamazdı böyle sıcak suyu istediği vakitte.
Havluya sarılıp çıktı ve odaya döndü hazırladığı çamaşırları giymek için. Tabi odada fazlalık olarak kocasını bulmayı beklemiyordu. Hangi ara gelmişti? Şirvan da pek tabi yarı çıplak karısını görmeyi düşlemiyordu.
Havlunun zor kapattığı kalçası, bembeyaz pürüzsüz bacakları, havluyu göğsünde düğüm ettiği için meydanda kalan gerdanı ile nefes kesiciydi. "Lâ havle ve lâ kuvvete..." İçinden çeke çeke sırtını döndü bu manzaraya.
Çocuk o, dedi içinden.
Çocuk olmasa bile küçük.
Kim ne derse desin yaşını almış bir adamdı o, karısı da ele avuca gelecek kadar büyüyene kadar el sürmeyecekti.
"Hızlı giyin."
"Tamam ağam."
Kocasının sırtına minnetle bakıp bekletmemek için hızlıca giyindi. Güzel bir entari giymişti. Saçındaki havluyu da çekip çıkardı ve "Giyindim ağam." dedi. Kendini toparlamaya çalışarak döndü karısına Şirvan.
Sarı güzel bir elbise ince belini çevrelemişti, dizinin altında bitiyordu. Kısa göründü bir an elbise ama bir şey demeden kıyafetlerini çıkarıp o da giyinmeye başladı. Ariya saçının suyunu havlu ile alırken Şirvan giydiği gömleğin kolunu yukarı büktü, karısına tekrar dönmeden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bebek Özleminde
RomanceEski bir köy kurgusudur. İnsanların bilinçsiz ve cahil olduğu "dönem" kurgusu olduğunu unutmadan okumanızı rica ediyorum. Bu bir kitap, gerçek hayata dair, geçmişe dair içinde yüzlerce düşünce barındırıyor. Yazılanlar 'yazarın' düşüncesi değildir, i...