BÖLÜM -26

62.2K 3.5K 588
                                    


Koridordan çıkıp evimin paslı kapısına yürürken içimden bir his dudurdu adımlarımı. Dön diyordu sanki, kulak asmadan ve kapıya elimi attım. Karanlıktan korkardım ben ama içimdeki cesarete şaşmıştım, tam açacağım an cennet kokulu anamın sesini duydum. Yıllar olmuştu onun sesini duymayalı, öyle güzeldi ki.

"Ariya."

İsmimi duyduğum sesine kulak kesilerek elimi kapıdan çekip içeriye yürüdüm. Karanlıkta seçemiyordum nerede olduğunu. Yaklaşınca gördüm.

Gaz lambasının aydınlattığı odada, gözleri yumulu huzurlu yüz ifadesi paha biçilmezdi. Rüya görüyordu sanırsam. Yanına yanaştım, bu defa gene "Ariya." diyen sesini duydum ama ağzı kıpırdamıyordu. Üstelik gözleri de kapalıydı. Korkarak bir adım geriledim. Gözlerinin altı çok koyuydu.

"Ana uyanık mısın?"

Korktum cevap vermesinden, oysa sesine hasretim onun. "Uyandım Ariya, siz uyuyorsunuz kızım." Bedenimi korku ile titreme alırken ses kulağımın her yerine çalındı. Anamda kıpırtı bile yoktu, sanki kabus içindeydim. Anam konuşmuyorsa ben nasıl duyuyordum?

"Ana... Uyuyorsun."

Pencereden sızan rüzgar tüylerimi ürpertti. Burada nasıl sesini işitirken; gözlerini görmez, ağzının kıpırtısına şahitlik etmezdim? Aklım almıyordu ne olduğunu. "Ana?"

Cevap versin diye seslenip az daha yanaştım ancak o zaman ayın ışıldattığı yüzündeki derin çizgiler dışında gözlerinin altında gördüğüm karanlık şeylerin kan olduğunu seçtim.

"Ana!"

Çığlık çığlığa yanaşıp bir de yakından bakmak isteyerek dokundum yüzüne. "Ana!" Gördüğüme inanmadım, anam bu hale nasıl gelmişti?

"Ağabey, ağabey yetiş anam!" Avazım çıktığı kadar bağırırken yardım dileniyordum. Ağabeyim en kısık sesimi bile duyardı, şimdi neden çıkıp gelmiyordu ben böyle perişanken?

Ahh, anam ah...

Elimdeki kan kaldıkça daha da bulaşıyor, ben eski fistanıma sürdükçe çoğalıyordu gözümde. "Ana!" Sesime karşılık evde tek kıpırtı yoktu. Yaşadığım korku ile evin her odasını dolaştım, her odanın ıssız boşluğu yalnızlıktı. Yengemi de bulamadı gözlerim yardım dilenmek için.

Ellerimi kanı görmekten korkarak hala fistanımı sarmış öyle dolanıyordum. Açık renk fistan kan ile kaplanmıştı. Kapıdan dışarı koştum, konu komşuya yakarmaya başladım. Herkeste ölüm sessizliği vardı kimse çıkmıyordu.

"Anam ölüyor, Allah'ınız için yardım edin!" Evin önünde çaresizce bağırırken gözlerimden yaşlar peşpeşe boşalıyordu. "Bir kul yok mu, çıkın!" Zifir karanlığın içinde kalbimde acı ile feryat ederken tam önümde gözümü alan bir arabanın farı yansıdı.

"Ariya."

Gene anamın sesi doldu kulaklarıma ama geri içeri geçecek cesaretim yoktu. Tir tir titrerken saçlarımı yolmaya başladım çöktüğüm yerde. "Allah'ım aklıma mukayet ol." Hıçkıra hıçkıra tek elimi çekip kalbime götürdüm. "Ben uyandım kızım, görmedin beni?" Deliriyordum.

Başka açıklaması yoktu.

"Ana!"

Bir feryat daha benden koparken arabanın kapısı açılınca son çareme doğru koştum. Görünmüyordu içinden çıkan kim ise arabanın farları söndüğü için. "Yardım et, anam ölüyor yardım et!" Sarıldım sanki başka umut yok gibi, bağırıyordum. Kolundan çekiştirmeye çalıştım.

"Uyu kızım." Sesini artık çok yakınımda duyuyordum oysa o içerideydi. Allah'ım aklıma mukayyet ol, deliricem. "Uyu güzel gözlüm, seni gene ben uyandıracam." Kulaklarımı kapattım kanlı ellerimle. "Ben değil sen uykudasın." Delirmiştim.

Bir Bebek ÖzlemindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin