bölüm 11

36 4 0
                                    

Kendime yavaş yavaş gelmeye başladığımda çok belirgin bir şekilde rutubet kokusu ve pas kokusu ile karşı karşıya kaldım.

Her yer çok kötü kokuyordu gözümde bir bez olduğundan etrafı göremiyordum.
Bezi almak için ellerimi çekiştirdiğimde de hakaret ettiremedim. Bir yere bağlanmışlardı. Üstelik bacaklarımı hareket ettirmek istediğimde de aynı şey oldu. Hem ellerim hemde bacaklarım sağlam bir şekilde bağlanmışlardı. Kafam çok uyuşuktu. Önceden nerde olduğumu nasıl buraya geldiğimi hatırlamaya çalıştım ama hatırlamak çok ta zor olmadı.

En son park jiminin evine gitmiştim. Ordayken Hope aramıştı, öğrendiklerini anlatmak için,  sonrasında ise arkamdan  park jimin geldi. Anlamadığım şey niye beni kaçırdı. Hope ile konuştuklarımı duymuş olabilir miydi?

Büyük ihtimal telefon ile konuşurken duydu.
KAHRETSİN!!...

Uzaktan cılız ayak sesleri duyduğumda nefes almam hızlandı. Sanırım o geliyordu. Onu beni kaçırdığına pişman edeceğim...

Kapıyı açtığının sesi geldi, bana doğru yaklaştıkça ayak sesleri daha çok duyuluyordu.
Tam önümdeydi artık ayak sesleri kesildi ve durdu. Birtten nefeslerini yüzümde  hissettim. Sanırım bana doğru yaklaşmıştı. Ne olduğunu anlamadan onun kalçasını kucağımda hissettim ve yüzünü bana daha çok yaklaştırdığınıda.

Geldiğinden beri sesimi çıkartmadığımı farkederek ona karşı hiddetli bir sesle bağırmaya başladım.

"SEN!!
Napıyorsun şerefsiz niye kaçırdın beni.
Hiç akıllı değilsin biliyor musun?
Seni er geç bulurlar ben polisim farkında mısın? Se-

İşaret parmağını dudağıma koyarak devam etti.
" Şşştt benim aklımı sorgulayacak durumda değilsin şuan. Hem hiç düşündün mü neden burdasın?"

"Telefonla konuşurken duydun işte piç. Sen bir katilsin inan bana seni bulmaları çok zaman almaz."

Bunları söylediğimde güçlü bir şekilde kahkaha attı. Kahkahasını bitirince  kasıklarıma daha çok yaklaştı ve dudaklarımı öpmeye başladı.

Kalbim çok hızlıydı,nabzımın yükseklere çıktığını hissediyordum ama bu sevmekten değildi  ondan aşırı iğrenmemden dolayı idi.

Onu itmeye çalıştım ama hareket bile edemiyordum.
Dudaklarını iyice bastırıyordu. Üst dudağımı bırakıp, alt dudağımı ısırmaya başladı.

Ondan ayrılmak istiyordum şuan tek istediğim şey ölmekti.

Sonunda dudaklarımı öpmeyi bıraktığında bağırmaya başladım.

"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN PİS HERİF SİKTİR GİT"

"dudakların çok güzel görünüyordu. Dayanamadım diyelim. Ayrıca dudaklarının tadı çok güzel."

"Sen deli misin?
asıl ne güzel olacak biliyomusun seni kodese tıkmak adi herif o zamanda öpersin bi tarafları"

"Çok komiksin yoongi beni güldürüyosun senle oynaması çok güzel olacak. "
Diyerek kucağımdan kalktı.
Gözümde duran bezi eliyle çekiştirerek aldı.

Ona baktığımda pis pis sırıtıyordu.
Sanki istediği işler olumlu yönde ilerliyor gibiydi.

Elini omzuma attı ve bana doğru eğildi. Şimdi gidiyorum geldiğimde hazır ol. Çünkü bir dahaki gelişimde bu kadar nazik olmayacağım. Yalvararak benden yavaşlamamı istesen bile sana acımayacağım.

Biran için daha çok yaklaştı yine öpeceğinden korktum ama sadece eğilip bana karşı güldü.
Sonrada arkasını döndü ve gitti...

Kafamın içi hiç olmadığı kadar gürültülüydü o gideli 2 saat olmuştu kafam hala zonkluyor sanki yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Zihnimi kontrol edemiyordum.Ellerim ve ayaklarım kalın zincirlerle bağlıydı kaç saattir böyleydim hatırlamıyorum. Ayaklarım ve ellerim uyuştuğundan kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.
Biran önce bu pis ve pas kokan yerden uzaklaşmalıydım ama ilk işim buradan bir çıkış yolu bulmak olmalıydı.

Son dedikleri kafamda dönüp duruyordu. Ne demek istemişti. Erkeklerden hoşlandığı için mi beni öpmüştü. Kafamda bissürü soru bırakarak gitmişti. Şuan tek pişman olduğum şey ise şuydu, sezgilerime güvenip bu adamdan uzak durmam gerektiğiydi.

TUTSAK[yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin