bölüm14

35 3 0
                                    

Yedi gündür olsa olsa 9 saat uyumuşumdur. Kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki yatağa yatsam uzun bir süre kalkamayacak gibiyim.

Kos koca yedi gün,bir çok polis yoongi'yi bulmak için çabalıyor ama hala bir izine rastlamış değiller.

Belki yoongi'yi bulamadık fakat nasıl birisinin elinde olduğunu az çok öğrendik.

Adamın ismi Park Jimin. Birçok kişiyi öldürmüş ve birçok kişininde organlarını satmış. Ne tuhaf ki öldürdüğü her insan erkek...
Kendi ikizini öldürüp yerine geçmiş. Kayıtlara ise öldüğünü bildirmemiş. Nasıl olduysa ikizinin bütün banka hesaplarını kendisi kullanıyor, doktora çıkması gerektiğinde onun üzerinden çıkıyor. Yani benzerliklerinden faydalanıp, onun üzerinden yaşamını devam ettiriyor.

Bu kadar suçu olmasına rağmen bulunamamasının nedeni de bu olsa gerek...

Gözlerimin içi o kadar kızarmıştı ki
Artık uyumam gerektiğini biliyordum ama Yoongi'nin nerde nasıl olduğunu bilmezken benim içim rahat durmuyordu.

Onu bulmam lazım. Bu zamana kadar bir çok baskın yaptık, hiç birinde de yoongi ve seri katil park jimin yoktu. İyi saklanmış gibi gözüküyor.

Her gün umutlarımı biraz daha yitiriyordum. Artık yaşıyormu ona bile emin olamıyordum. Ailesine haber vermeyi düşündüm ama annesinin kalp rahatsızlığı vardı. Böyle bir haber duysa kalbi dayanmıyabilirdi.

Ondan dolayı ailesine hiç bişey söylemedik. Zaten Southampton'da yaşamıyorlardı. Burda yaşayan sadece kuzeni vardı. Kuzeni kim seokjin, bir avukattı.

Kuzeni de olduğu için bazen Yoongi'nin işlerini kolayca hallediyordu...
Ona Yoongi'nin kayıp olduğunu söylediğimizde gerçekten üzülmüş, yardım lazımsa sonuna kadar yanımızda olacağını söylemişti.

Yoongi ile fazla yakın değillerdi son zamanlarda, yine de Yoongi'nin kayıp olduğunu duyunca çoğu şey de bize yardımda bulunmaya çalıştı...

Şuan masamda oturmuş, önümde ki dağılmış kağıtlara bakıyodum.
Kendimi toparlayıp, daha hızlı olmam lazımdı.
Masamdan kalkıp bir kez daha o civardaki kamera kayıtlarını incelemek için odamdan çıktım kayıtlarla ilgilenen Tzu'nun odasına girdiğimde beni görmektenbıktığı için olsa gerek gelir gelmez sıkkın bir şekilde sözlerine başladı;

"Yeni bir şey yok Hope.
Sürekli gelip duruyorsun. Cidden beni sinir etmeye başladın."

"Emin misin? Belki gözden kaçırdığımız bişey vardır."

"O kamera kayıtlarına bin defa baktım.
Daha doğrusu baktık gelip gelip başından sonuna kadar sen de binlerce defa baktın. Ne istiyorsun anlamadım."

"Tzu en yakın arkadaşımız kayıp ve yaşıyor mu emin değiliz. Rahat oturmak ben de istiyorum ama olmuyor. Biraz sen de diken üstünde olsan hiç fena olmaz."

"Hope kafayı yemişsin sen ya da körsün. Görmüyormusun! gündüzden gece geç saatlere kadar burdayım evde ki sevgilimle bile aram bozulmak üzere
Bu kadar zor durumda olmama rağmen bana kalkmış çok rahatsın diyorsun. Kusura bakma! arkadaşım. Daha ne kadar çalışmam lazım?"

Tzu'nun dedikleri kulaklarımda çınlamaya başladı. Haklıydı.
Kısa süre boyunca hareket edemedim.
Zaten gereğinden fazla çaba gösteriyordu. Ona böyle gereksiz bir imada bulunmak onu fazla inciltmiş olabilir diye düşündüm.

Üzgün olduğumu belli edercesine sesimi kısarak ondan özür diledim.

"Üzgünüm, öyle demek istemedim. Biliyorsun şu günlerde pek iyi uyuyamıyorum. Ondan kafam pek çalışmıyor."

Dediklerim onda biraz gülümse yarattı ve elini kaldırarak omzuma koydu.

" Tamam tamam biliyorum. Bilerek demedin. Sadece yükselerek konuştuğunda ben de sinirlerime hakim olamadım...
Neyse konumuz bu değil şu an.
Bir dahakine odama gelmene gerek yok. Söz ufak bir yenilik gördüğümde sana gelicem. Kendini yorma tamam mı? "

"Tamam" Diyerek ona karşı gülümsedim. Omzumdan elini indirince ben de bir adım geri çekildim ve arkamı döndüm. Gitmek için kapının karşısına geldiğimde ona doğru dönüp, verdiği sözü hatırlattım.

"Sözünü unutma! "

"Merak etme! Kendimi unuturum şu verdiğim sözü unutmam."

Bu sözleri duyduğumda tekrar hafifçe gülümseyerek kapıdan çıktım.

Kapıyı arkamdan kapatınca kolumdaki saate baktım.
Öğle vaktine 25 dakika kalmıştı. Çıkış saatine çok zaman olmadığı için şimdiden dışarı çıkmak istedim ve odama dönüp ceketimi giyer giymez
Merdivenlerden aşağıya doğru indim.

Arabama bindiğimde tekrar Yoongi'yi düşünmeye başladım. Bu zamana kadar hâla yaşadığını varsayarak arabamı çalıştırdım...

Nedense içimde yaşadığına dair bir sezgi vardı. Belkide hâla canlıdır. Onu tekrar görmek çok istiyorum. En yakın zamanda bulacığımızı ümit ediyorum....

TUTSAK[yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin