bölüm 13

40 5 0
                                    

Ormanda üstü yapraklar yardımıyla epeyce kapanan bir kayanın alt tarafında geceyi geçirdim.

Kalktığımda güneş doğmaya başlamıştı.
Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama günün erken saatleri olduğu belliydi.

Yattığım yerden doğrulup ayağa kalktım.
Etrafa bakındıktan sonra yürümeye başladım. Bu ormandan kaçmam gerekiyordu.
Nereye baksam birbirine benziyordu. Çıldırmak üzereyim,burdan biran önce çıkmak istiyorum.

Uyumama rağmen kafam hala ağrıyordu.
Kendimi tükenmiş gibi hissediyordum..

Bir süre yürüdükten sonra bana çok ta uzak olmadığını düşündüğüm sesler duydum.
Sanırım beni aramaya çıktılar.
Kendime saklanacak yer bulmaya çalıştım.
Koşarken artık nefesimin bittiğini durmam gerektiğini anladım. Etrafı dallarla çevrili bir taşlık alan gördüm. hemen oraya gidip, saklandım.

Ordayken biraz soluklandım. Sanırım beni farkettiler ya da ayak seslerimi duydular çünkü bir müddet sonra sesleri duyuldu.

Bir kişi değildi. Demek ki yanında bir kaç kişi daha vardı. İyice büzülüp görünmemeye çalıştım ve seslerini dinlemeye koyuldum...

İçlerinden biri söylenip duruyordu;
"Bu taraflara gitti eminim."

"Nerden çıkardın buraya doğru geldiğini ben ses falan duymadım."

"İkinizde SUSUN!"

"Jimin asıl sen sus bu adam başımıza bela olur yakalanırız dedim dinlemedin. Kalktın, en güvendiğimiz yere getirdin ve şimdi adam kayıp."

"Tae haklı Jimin bu adamın polis olduğunu çoktan öğrenmiştin zaten.
Senin şu egon yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı şimdi de o "Polis"
Kayıp eğer burdan çıkış bulup giderse o zaman yaptın işi."

"Öyle mi? İsterseniz o "polis" Yerine sizi doğrayım ister misiniz?"

"..... "

"Bakıyorumda sustunuz. Tamam artık şaka maka yok bitti. Artık susun ve şu adamı arayalım."

Bi dakika NE doğramakmı belkide yanlış duydum. Bu adam psikopat mı? Ne saçmalıyor. Ben orda bağlıyken saplantılı aşık, burdayken seri katil.
Jimin'in kafasını çok merak ediyorum. En çokta benim hakkımdaki düşüncelerini..

Sesler iyice yaklaşmıştı. Adımlarının sesi baya arttı.
Artık tam dibimdeydiler.
Nefes nefese kalmıştım ama hareket etmemeye ve ses çıkarmamaya aşırı özen gösteriyordum.

Kendimi ölecekmiş gibi hissettim. Taşlıklara çok yakınlardı. Ayak sesleri kesildi. Sanırım durdular.
Jimin yüksek bir sesle onlara söylenmeye başlamıştı.

"Siz ikiniz hiç farketmediniz mi? bi tek adamı hadi diğer kafasızları geçtim. Sizde ordaydınız. Hiç mi duymadınız?
Adam elini kolunu sallaya sallaya çıkmış.
Şimdi nerde bilmiyoruz. Kafanız güzeldi herhalde o zaman."

"Evet güzeldi üstelik sen sahip çıkama suçu bize at. Sahi o adamı bağlamamış mıydın?"

"Bağladım, bağlamasınada. Bi an için onu çözmüş bulundum. Nerden bileyim bana saldıracağını ama bir yakalayım sonu pek iyi olmayacak."

Diğer ikisi gülmeye başladılar ve biri gülmesini durdurup konuşmaya başladı;

"Kusura bakma ama sen daha adamı elinde tutamıyosun. Ne yapıcaksın çok merak ettim."

Bunu dedikten sonra güçlü bir dayak sesi çıktı. Ardından bir kaç ses daha...

Diğer kişi Jimin'e sesleniyordu;
"Tamam! Bırak artık sadece şaka yaptı.
Bu kadar ciddi olmana gerek yok.
Her yerini morarttın."

"Sizde ona göre ayağınızı denk alın.
Ben şaka yapmıyorum çünkü... "

Diğer dövülen adamdan acı sesler gelmeye başladı;
"O zaman kendin ara bir başkası için bu kadar ağır olma. Kendine gel ben gidiyorum."

"Tamam dur! Özür dilerim. Çok öfkelendim ama beni tanımıyormuş gibi konuşuyorsunuz. Bu konuda ne kadar ciddiyim siz biliyosunuz."

Bir müddet ortalık sessiz oldu sonrasını pek duyamadım. Uzaklaşmaya başlamışlardı.

Hemen daha güvenilir bir yer bulmam lazım bu park'ın pek şakası yok gibi...

Aradan baya saatler geçmiş olmalı ki artık güneş batmaya başlamıştı ve hala ormandan çıkmış değildim.
Sanki dönüp dolaşıp aynı yere geliyomuşum gibi hissettim. Artık yürümeye enerjim kalmamıştı.

Acıkmış ve susamıştım. Biraz daha yürüyünce çok eski,terkedilmişe benzeyen bir baraka gördüm.

Oraya saklanabilirim diye düşünmüştüm.

Oraya doğru yürümeye başlamıştım ki
Kapıdan birisi çıktı.
Birkaç adım daha atınca kim olduğunu anladım.

Bu Jimin'di. Benim olduğum yere doğru baktı ve göz göze geldik.
O an kalbim hiç olmadığı kadar atmaya başladı.

Önce gözlerini kıstı. Başta kim olduğumu anlamadı. Sonradan anladığı gibi Yoongi diye bağırmaya başladı.
Arkamı dönüp çok hızlı bir şekilde koşmaya başladım.

Arkamdan koştuğunu bildiğim için arkamı dönmedim. Çok hareretli bir şekilde bana bağırıyordu.
"KAÇMA YOONGİ GEL BURAYA" diye bağrışları kulaklarımı çınlatıyordu.

O an nabzım yükseklere çıktı.
Ayaklarımı hissetmeyene kadar koştum.
Ayaklarım birbirine dolanıyor gibiydi.
Bunun sadece bir rüya olmasını çok diledim.

saklanacak bir yerim olmadığı için saklanacak yer bulana kadar koştum.
Arkamdan bi ara gülmesini duydum;
"İstediğin kadar kaç bebeğim, seni yakalıyacağım. Beni zorlama artık gel buraya."

Gerçekten korkunçtu.
Elimde tek bir silah bile yoktu. Niye herşey beni buluyordu...

Kaçıp kalın bir ağacın arkasına saklandım.
Nefes almam gerekiyordu.
Onun Sesini duyar oldum. Hâla yüksek sesle gülüyordu.
Konuşmaları çok sinir bozucuydu.

Hâla bu ormanda olduğunu düşünmemiştim.
Çıkmışsındır çoktan demiştim. Bu kadar aptal olabileceğini düşünmedim.

Bıktım senden piç rahat bırak. Yeter artık.

Biran sessizleşti,sustu. Ortalıkta çok gerici bir hava vardı.
Ensemde bir el hissetim. O an artık herşey için geç olduğunu anladım...

TUTSAK[yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin