bölüm 16

38 4 2
                                    

Bölüme başlamadan önce söylemem gereken şeyler var;
Aslında bu fici bitirmiştim. Sonradan çok fevri davrandığımı anladım. Ondan dolayısıyla fice devam ediyorum. O güzel insanın hatırına...

İlk kaçtığında bu kadar öfkelenmemiştim ama ikinci kaçtığında artık sabrım tükenmiş ve aşırı öfkeli biri olmuştum.
Ona doyasıya vurmak istiyordum. Önümde yalvarışlarını duymak, nefesini sonuna kadar tüketmek istiyordum...

Onu tekrar bulduğumda tae ve jk'a kollarını tutturdum.
Geriye doğru açılarak hızlıca karnına ayağımla bir tekme vurdum.

O kadar güzel bağırdı ki daha fazlasını istedim ve yerden aldığım kırık bir odun parçasını yüzüne sertçe indirdim.

Bilincini yitirmeden yanına yaklaşıp, bir tokat daha attım.

Bütün bunlar beni aşırı heyecanlandırmıştı ama onun güzel suratını göremediğim için canım sıkıldı.
Arkasından saçlarını çekiştirerek, yüzünün yüzüme bakmasını sağladım.

Her yeri kan içindeydi gözlerine yakın yerlerde çatlaklar vardı, ağzından ve burnundan az sayılmayacak şekilde kan geliyordu.

O haliyle benim için muazzam görünüyordu. Gözlerim biran için tekrar dudaklarına kaydı ve içimde ki dürtüye yenik düşerek onun dudaklarını öptüm.

Karşılık vermesini çok istemiştim.
Eğer karşılık verseydi. Onun dudaklarını bir müddet daha bırakmazdım ancak kolunu kaldırmaya gücü yoktu.

Geri çekildiğimde her zaman söylemek istediğim o cümleyi söyledim;
"Seni seviyorum"

Duyduğuna pek emin olamadım. Büyük olasılıkla duymamıştı çünkü bilincini çoktan yitirmişti.

Tae ve jk onu kollarından tutmaya çalıştı. Bunu yaparken de dırdır etmeyi ihmal etmiyorlardı.

Tae: "bu adam da ne ağırmış."

Jk: "Jimin az yardım et yoksa bırakırım adamı yere ya da Tae tek başına taşır."

Tae: " Yardım et piç senin adamını taşıyoruz burda. Hem az önce ki " Seni seviyorum " da neydi?"

JK: " Oraya bende takıldım. Harbiden adamı demin öldüresiye dövdü şimdi de dudaklarını öpüp, seni seviyorum diyor.
Senin kafa iyice yanmış. "

"SUSUN! çok konuşmayın. Ne yaptığımı ben de bilmiyorum bu konu hakkında konuşanı keserim. O yüzden şuan ki işinize dönün."

JK: " Yardım et!"

"Tamam tamam ediyorum."

10 dakika bekledikten sonra Yoongi'yi taşıyacağımız araba geldi.

JK ile Tae kollarından bende bacaklarından tutup arabanın içine koyduk ve depoya doğru gitmeye başladık.

Depoya girdiğimizde bu sefer onu kucağıma alarak tek başıma taşıdım.
Onun yatacağı odaya geldik ve yoongi'yi yatağa götürüp bir kolunu yatağın demirlerine kelepçeledim.

Bu görüntü bana rüyamı hatırlattı fakat tek fark o burda gerçekten de yatıyordu.
Onu diğerlerine göre çok fazla sevmeye başlamıştım.

Diğerkinlere göre tavrım nettir öldüreceksem öldürürüm. Süründürceksem süründürürüm ama yoongi farklıydı. Ona ne yapacağımı şaşırmıştım. Bazen onu öldürmek, bazen süründürmek, bazen de onu sevmek istiyordum. Sadece karşımda dursun istiyordum.

Niye yoongi'ye karşı böyle farklı hissettiğimi hiç anlmadım. Onu görünce kalbim hızlanıyor. Bu öyle bir hızlanma oluyor ki bazen bitmesi için dua ediyorum...

Kendime o kadar çok kızıyorum ki keşke onla karşılaşmasaydım. Keşke ona da diğer erkeklere davrandığım gibi davransaydım. Ne olur du onu basitçe öldürseydim ama şuan onu öldürmek istemiyorum. Şuan tek istediğim bana o güzel gözleriyle bakmasıydı.
Onda bana iyi gelen bişey vardı. İlk karşılaştığımız zamandan beri bunu çözemiyorum. Sanki bana huzur veriyordu...

Bu düşüncelerde yanında yarım saat oturdum. En sonda onu yalnız bırakarak odadan dışarı çıktım.
Dışarı çıktığımda düşündüğüm her şeyi kafamdan atmaya çalıştım. Diğerkinlerin yanına gittim. Odadan içeri girdim ama yanlarına oturmak çok zor geldi.
Dışarı çıkmaya karar verdim. En iyisi hava almak olacaktı. Belki de kafamdakileri bu şekilde atabilirdim.

TUTSAK[yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin