S.- Anıl Emre Daldal
Biliyorsun-Sezen Aksu
Bugün telefonum onuncu kez çalıyor, hepsi de sadece sınıf grubundan numaramı bulabildikleri için arayabiliyor. Çünkü hiçbiri numaramı vereceğim kadar samimi olduğum insanlar değil.
Sınıftan tanıdığım, sınav haftası dışında yüzüme bakmayan Pervin. Aynı onun gibi, Davut'tun yancısı olup belli etmeyen ve sınav haftalarında beni kullanmak isteyen Atalay. Sınav haftalarında herkese yalvararak iki üç sayfa not toplayabilen Çağatay. Milletin notlarını izinsiz alıp kopya yazdıktan sonra geri veren Yusuf. Ve en azından onlar kadar kötü davranmasa da yine de bir muhabbetimin olmadığı Ömer. Birde sabahtan beri birkaç kez arayan Emre.
Hiçbirinin telefonunu açmıyorum. Çünkü beni arayacakları sürede çalışsalar benim notumdan daha yüksek notlar alırlar. Sessize aldığım telefonumun ekranı yeniden aydınlandığında başımı Felsefe kitabından telefonuma çevirdim. Pervin arıyordu. Meşgule atıp telefonu elime aldım. Sınıf grubuna girdim.
Siz: Arkadaşlar lütfen beni aramayı bırakın. Ne istediğinizi biliyorum, beni aramak yerine ders çalışın lütfen. Teşekkürler.
Diye bir mesaj yazdım gruba. Ardından telefonumu masama bırakıp odadan çıktım. Okuldan yeni gelmiştim. Saat henüz beşti ve hava daha kararmamıştı. Abim mutfak balkonundaydı. Yanına gittiğimde sigara içtiğini gördüm. O fark etmeden yanına gittim ve kollarım demir korkuluklara yasladım.
"Ders çalıştığını sanıyordum?" dedi şaşkın bir sesle. "Bende sigarayı bıraktığını sanıyordum." dedim ona imalı bir şekilde. "Çok," "Çok az içiyorsun, evet biliyorum. Babamın kalıp lafları. Bana yeni bahaneler bul abi." dedim onun lafını kesip elimi çeneme yaslayarak. "Bir ara sende istemiştin, hatırlatırım." dedi sigaradan bir nefes çekerek. "Ergen merakı, üstelik şurada reşit olmama ne kaldı." dedim.
Kaşlarını çattı, "İçmeni istemiyorum." dedi. Dudaklarımın uçları yavaşça yukarı kıvrıldı, "Bugün çok fazla babam gibi konuşuyorsun." diye mırıldandım karşı kaldırımda yürüyen insanlara bakarak. "Babam gibi değil, kardeşinin iyi olmasını isteyen bir abi gibi konuşuyorum." dedi bakışlarını bana çevirerek.
Bu aralar çok durgundu. Fazla dramatikti. "Bu aralar çok durgunsun, sorun ne?" diye sordum. İç çekti, "Bugün Selim'in doğum günü." dedi gözleri karşıya dalarken. Derin bir nefes aldım. Abim, Selim abinin doğum günü hala hatırlıyordu. Her sene bu zamanlar bunalıma girerdi.
"Hala kendini suçluyorsun, değil mi?" dedim başımı ona çevirerek. "Benim suçumdu, hakimiyetti kaybetmemeliydim." dedi gözleri dolarken. "Abi," diyerek elimi omzuna koydum. Sigarayı tutmayan eliyle burnunu sıktı. Elimi diğer omuzuna koyup kendi tarafımdaki omzuna başımı dayadım. "Yapma, böyle." dedim ona sarılırken.
Sigarayı söndürüp o da bana sarıldığında sırtını sıvazladım. Abim bana sarılırken balkon kapısından annemin başını uzattığını gördüm. Bize bakarken gözlerinin için parlıyordu. Annem her zaman iyi bir kardeşlik ilişkimiz olsun istemişti. Dayımla onun olduğu gibi. Dayım ve annem çok iyi anlaşırlardı. Dayım İstanbul da yaşıyordu ama annemle her gün telefon ile konuşuyorlardı.
Aslında annemin kardeşlik ilişkimiz için uğraşmasına gerek yoktu. Zaten abim bunun için doğduğumdan beri uğraşıyordu.
Annemin arkasından babamda geldi, ikisi de ses çıkarmadan bir süre bize baktılar. Sonra içeri geri gittiler. "Abi?" diye seslendim. "Hm?" diye mırıldanarak cevapladı beni. "Kek yapayım mı sana?" diye sordum gülümseyerek. Tarçınlı cevizli kek yapmayı ilk öğrendiğim tatlıydı. Annem genellikle yapmazdı, bende internetten bulduğum tarif ile denemiştim ve abim çok sevmişti. Arada yapardım, fakat uzun zamandır yapmıyordum. Belki morali düzelir diye sunmuştum bu teklifi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)
Teen FictionGece, iç dünyasına kapanık biridir. Sınıfına beklenmedik bir anda gelen nakil öğrencisi Özgür ona herkesten daha farklı yaklaşacaktır. Bu tanışmanın altından başka olaylar çıkacaktır. Ama bu şekilde Gece'nin iç dünyasına uzanmasına yardımcı olacak o...