6. Kabuk Tutan Yaralar

139 11 0
                                    


Lights Are On- Tom Rosenthal

Organizasyondan sonra abimle odaya çıktık. O üzerini değiştirirken ben kendimi banyoya attım. Kısa bir duş aldım. Siyah pijama takımımı giyip makyajımı silmeye başladım. Gözlerim aynadaki yansımamı izlerken akşam olan şeyleri düşünüyordum. Aniden İnançların ortaya çıkışı, Özgür'ün yalvarışı, kafamda dönen milyonlarca soru.

Bütün makyajımı silip nemlendirici sürdüm. Banyodan çıktığımda odanın ışıkları kapalıydı, sadece gece lambalarının ışığı aydınlatıyordu odayı. Telefonumdaki sekmeleri temizlerken abimin yatağına yatmış uyuduğunu gördüm. Bugün öğrendiklerimiz belki de en çok onu sarsmıştı. Zaten üzerinden atmadıklarının üzerine daha çok şey binmişti. Yanına gidip üzerindeki örtüyü düzelttim. Sonrada yanağını onun hissetmeyeceği kadar hafif bir şekilde öpüp kendi yatağıma geçtim. Bir süre camdan dışarıyı izledim. Dalgın dalgın dışarıyı izlerken uyuyakalmışım, saatte en son baktığımda gece 4'tü.


Sabah kalktığımızda ikimizde ruh gibiydik. Kot pantolonumu giyip üzerime siyah sweatshirtümü giydim. Ayağıma da siyah topuklu botlarımı geçirdim. Beraber restorana girip annem ve babamın yanında gittik. Kahvaltımızı ederken hiçbirimiz konuşmuyorduk. Dün gece olanlar abim ve babamın arasındaki ilişkiyi biraz sarsmıştı. Ayrıca anneme de böyle bir şeyi ona neden söylemediği konusunda kırgın hissettiğini düşünüyordum. 

Babamın telefonuna mesaj geldiğinde telefonunu aldı. "Miraç," diyerek yanıtladı annemin soran bakışlarını. Abim gözlerini restoranın camından dışarı çevirdi. "Akşam yedi buçukta, üst kattaki alakartta buluşacağız." dedi babam mesajı okuduktan sonra. 

"Siz hangi ara bu kadar içli dışlı oldunuz? En son cenazede üzerimize yürüyorlardı." dedim arkama yaslanıp çay bardağımı tabağının üzerine bırakarak. "Gece, sende başlama kızım." dedi babam tabağındaki siyah zeytini ağzına atarken. "Neye başlamayayım? Anlamaya çalışıyorum." dedim dirseklerimi masaya yaslayarak. "Akşam anlarsın." dedi bu sefer. 

"Sağ ol baba soruma cevap verdiğin için." dedim imalı bir şekilde. "Kızım zaten sorduğun soruların cevabını size akşam Miraç ile vereceğiz." dedi babam iç çektikten sonra. Daha fazla uzatmamaya karar vererek iç geçirdim. "İyi," dedim peçeteyle dudaklarımı silerken. "Zaten burada abim için duruyordum, abi kusura bakma." diyerek kalktım. Abim başını bana çevirdi, gözlerini kırptı. Bense tek elimle omzunu sıvazladım.

"Kızım, kahvaltını et." dedi annem çatalını bıçağını bırakmadan gözlerini bana çevirdi. Ceketimi üzerime geçirdim, "İştahım kaçtı, zaten aç değilim." dedim. Telefonumu kotumun cebine attım, "Afiyet olsun size." dedim sandalyemi düzeltip masadan uzaklaşırken. Özgür ile lobide buluşacağımız için lobiye gittim. İkili masalardan birine geçtim ve bacak bacak üzerine atarak telefonuma bakmaya başladım. Yirmi dakika sonra telefonumun ekranına bir mesaj düştü. Bildirime tıkladım.

Özgür: Neredesin?

Siz: Lobideyim, cam kenarında oturuyorum.

Özgür: Geliyorum.

Diye yazdığında ekranı kapatıp telefonu masaya bıraktım. Dirseğimi koltuğun kolçağına yasladım. Parmaklarım gergince kurumuş dudaklarımın üzerinde gezindi. Sabahtan beri sürekli kemirdiğim için ruj sürmemiştim. Bu yüzden şuan her zamankinden daha kuruydu. 

Adım sesleri gelince başımı çevirdim. Özgür gelmişti, üzerinde aynı benim gibi bir kot pantolon ve siyah bir kazak vardı. "Günaydın, çok beklettim mi?" diye sorduğunda gülümsedim. "Sorun sende değil, ben erken geldim." dedim o otururken. "Ah, kahvaltı ettin değil mi?" diye sordu. Başımı salladım, "Kahve içelim mi? Sen gelmeden içmek istemedim." dediğimde gülümseyerek başını salladı. 

Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin