18. Güzel Ve Çirkin

113 4 0
                                    

Aşk dediğin- Majeste 

Önemsenmek, güzel bir duygu. Hiç kimsenin sizi önemsemediğini düşünmeyin. En zor zamanınızda belli oluyor. İyi gün kötü gün dostu kavramı gibi bir şey. İyi gün dostu, her zaman yanınızda olacağı izlenimi verir size. Ama en lazım olduğunda yok olurlar. Kötü gün dostu ise o izlemini vermez. Siz yaşayarak görürsünüz. 

Şeyma ve Altuğ benim kötü gün dostlarım. Evet, diğer arkadaşlarım Ali, Koray, Ayça, Eslem ve bir iki kişi daha bana yardımcı oldu. Ama Şeyma ve Altuğ her telefonu aldığımda çevirdiğim numaralarda en başlardaydı. Koşa koşa geliyorlardı yanıma. Mahkemede şahitlik etmek için ben teklif etmeden kendileri atlamıştı. Davayı belkide onların şahitliği ile kazanmıştım. 

Sanırım, İnanç ailesi de artık düşmanımızdan kötü gün dostumuz olmuştu. Mahkeme günü bizi akşama kadar yanımızdaydılar. Sabaha kadar annem ve babama destek olmuşlardı. 

Şeyma'nın evinin olduğu sokağa girerken telefonum çaldı. Sezen Aksu'nun sesini bölen telefon melodisi ile bakışlarımı ekrana çevirdim. Şeyma arıyor...  Ekrandan telefonu açtım. "Geliyorum, prematüre barbie." dedim gülerek. "Off, on dakika öncede geliyordun." dedi sabırsız bir sesle. "Park ediyorum, kapıyı aç." dedim. Bu sefer heyecanla, "Tamam!" dedi ve telefonu kapattı. 

Arabamı, Özgür'ün arabasının arkasına park ettim. Çantamı arka koltuktan aldım. Ardından arabadan indim. Üç katlı Parlak ailesinin evinin kapısına gittim. Parlak'lar şehir dışındaydı. Bizde dört arkadaş bir gece toplanmak istemiştik.  Erkekler bize kestane yapacaklarına söz vermişlerdi. Anında kapı açıldı. "Hoş geldin!" diyerek boynuma atladı Şeyma. Sırtını sıvazladım, "Hoş bulduk, yukarıdalar mı?" diye sordum. "Evet, gel hadi." dedi kapıyı kapatırken. 

Beraber merdivenlere yöneldik. İkinci kattaki oturma odasının girişine geldiğimizde Altuğ'un Şeyma'ya seslendiğini duydum. "Şeyma! Göksu kaçtı!" dedi tedirgin bir sesle. Onun sesiyle birlikte oturma odasından Şeyma'nın kardeşi Göksu çıktı."Burada Altuğ!" diye seslendi Şeyma. Üç yaşındaki Göksu, beni çok seviyordu. "Cece!" dedi bana doğru koşarak. Dizlerimin üzerine çökerek bana koşan kızı kucakladım. "Göksu."  dedim bende ona. Ablası gibi altın sarısı olan saçlarını okşadım. 

"Ne dedi o?" diyen Özgür'ün sesini duydum. Onun sesini duyunca iç geçirdim. "Gece dedi." dedi Altuğ. Özgür, Göksu'yu ilk kez görüyordu. Diline alışık değildi. Ama Göksu, Altuğ ve benim elime doğmuştu. Göksu'yu kucağıma alıp ayağa kalktım. Salona girdiğimde terasın kapısının açık olduğunu gördüm. Çantamı koltuğa attım. Şeyma terasa çıkıyordu ama Altuğ ile Özgür duvarın arkasında kalıyordu. 

Kucağımda Göksu ile terasa adım attım. Terasa adımı atıp bedenimi dışarı çektiğimde anında Özgür ile göz göze geldik. Ben ona gülümserken o hızlıca elindeki sigarayı söndürdü. Etrafındaki dumanı eliyle kovaladı. "İki çekindiğim insan aynı andan geldi." diye mırıldandığını duydum. Benim önümde sigara içmiyordu. Yani ben eğer o an yanına gelirsem, söndürürdü. Ama ben, 'İç' dersem çekinerek de olsa bitiriyordu o dalı. 

"Naber başkan?" dedi Altuğ. "İyi, sen yardımcı?" dedim dalga geçerek. Biz gülerken, Özgür aramızdan sıyrıldı. "Şeyma lavabo nerede?" diye sordu. "Hemen solda." dedi Şeyma eliyle koridoru göstererek. Özgür başını salladı, "Geliyorum." dedi ve lavaboya gitti. "Neden gitti ki şimdi? Seni de öpmedi?" dedi Altuğ kaşlarını çatarak. "Dişini fırçalamaya gitti." diye açıklayıp Göksu'yu yere indirdim. Şeyma ve Altuğ'un oturduğu masadan bir sandalye çekip oturdum. 

"Niye?" diye sordu Şeyma elini çenesine yaslayarak. "Sigara içtikten sonra bana yaklaşmıyor. Rahatsız olmamı istemiyor." dedim omuz silkerek. "Sen mi istedin?" diye sordu Altuğ. "Saçmalama Altuğ, ben onu seviyorsam sigara kokusu gibi küçük şeyler beni etkilemez. Umurumda da olmaz." dedim geriye yaslanarak. "Aşık be." dedi Şeyma kederli bir şekilde el sallarken. Gülerek başımı arkaya attım. 

Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin