20. Emareler

90 3 0
                                    

Başa Sar- Ege Can Sal 

Until I found you- piano version

Bazı insanlar hayatınıza dokunurdu. Hayatınızdan çıkmış olsa bile emarelerini bırakırdı. Bu emareler bazen yaşamınızın bütünün, bazen büyük bir kısmınını, bazen çok küçük bir kısmını etkiler. Ama sonuç olarak hayatınızı etkiler. Emareler bazen sizi yaralar veya hayata bağlar. 

Selim abi bu hayatta, yanımızdayken bir sürü emare bıraktı. Bunlar iyi emarelerdi. Ama ansız ölümü, hepimize yaralı, kanlı emareler bıraktı. Hala kaza haberini alıp hastaneye gittiğimizde ve onun ölüm haberini aldığımda nasıl ağladığımı hatırlıyorum. Kalbime çöken taşı. Abimin başında beklerken, abim için endişe ederken bir yandan Selim abi için ağlıyordum. 

Gitti ve beş sene sonra hayatıma kardeşini, Özgür'ü soktu. Hatta hayatımın merkezine koydu. Özgür, Selim abinin bana bıraktığı en güzel emarelerden biri. Tarih tekerrür ediyor, diye boşuna demiyorum. Özgür, abisine o kadar benziyor ki. Ayrıca ona benzeyen hareketler yaparken bazen deja vu yaşatıyor bana bilmeden. 

Bunları bir anda neden düşündüğümü soruyorsunuzdur içinizden. Bunları, ödül töreninden sonra, Özgür'ün eve yolladığı düzinelerce çiçeğe bakarken düşünüyordum. 

Parmaklarım çiçek yapraklarını okşarken arkamdan telefonumun müzik sesi geldiğinde komodine döndüm. Tanımadığım numarayı görünce kaşlarım çatıldı. Ama telefonu elime aldım. Aramayı cevaplayıp kulağıma yasladım. "Efendim?" dedim çekingen bir sesle. 

"Gece? Benim, Aydilge. Abinin arkadaşı." diyen sesle kaşlarım havalandı. Aydilge, Selim abinin yarım bıraktığı şeylerden sadece biri. "Tanıdım, tanıdım Aydilge abla. Nasılsın?" dedim dudaklarımı ıslattıktan sonra. "İyiyim, sen nasılsın?" dedi. Sesinde hafif bir burukluk vardı. Yine mi ağlamıştı? 

"İyiyim." dediğimde, "Ödül töreninde yaptığın konuşma, haberlerde okudum. Ve..." Burnunu hafifçe çektiğini duydum. Ağlıyordu. "Bilmiyorum, sadece sana ulaşmak istedim. Numaranı Özgür'den aldım. Ona kızma." dedi. Gözlerim yandı, Selim abi ile ilgili konuşmamdan sonra onunla zaman geçirmiş olan başka biriyle konuşmak istemişti. 

"Hayır, hayır kızmadım. İyi ki aradın." dedim kendi kendime gülümserken. "Selim, kendinden küçükleri çok severdi. Onda her zaman abilik duygusu her şeyden baskındı." diye mırıldandı. Onu anıyordu. Aydilge'yi çok tanımıyordum, ama bir kere görmüş olmama rağmen Selim abinin yasını her gün tuttuğundan emindim. "Özgür'e karşıda her zaman abilik yapmak için elinden geleni yapıyordu. Kendini yetersiz hissetti için yanımda ağladığını biliyorum." dediğinde gözlerim kapandı. 

"Bu yüzden, konuşmada söylediklerin gözümde canlanabiliyor." burnundan tuhaf bir gülme sesi çıkardı. "Mesela nasıl deli gibi tezahürat yaptığını." dediğinde ikimizde güldük. "Kesin ertesi gün sesi kısılmıştır." dedi buruk sesi gülüşünün arasından. Onaylamaz bir cümleydi. Aynı benim Özgür'e kızdığım gibi. 

Aydilge ile telefonda yarım saat boyunca konuşmuştuk. O, Selim abiyi anarken ben onu dinledim. Bazen bende ona katıldım. Arada ağladı. Bende sessizce ağladım. 

Ertesi gün, okulda Aydilge ile olan konuşmamızı Özgür'e anlatmıştım. Beni kederli bir gülümsemeyle dinlemişti. Üzüldüğünü fark ettiğimde onun başını omzuma yatırarak saçlarını okşadım. 

Öğle yemeğini de, Şeyma ve Altuğ ile birlikte yemiştik. Özgür ve ben yan yana otururken, Altuğ ve Şeyma da karşımızda yan yanaydı. Yemeğimden bir çatal aldım, lokmamı çiğnerken yüzümü buruşturarak sırtımı arkaya yasladım. Ardından suyuma uzandım. "Seninde her yerin ağrıyor mu?" diye sordum Şeyma'ya, lokmamı yuttuktan sonra. Şeyma da yüzünü masumca buruşturarak başını salladı. "Kollarım, bacaklarım, sırtım... Eve gidince iki seksen yerde yattım belki sırt ağrım geçer diye. Ama yok, bana mısın demiyor." dedi belini tutarken. 

Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin