Into You- Ariana Grande
Bir insan nasıl kendini hem dinlenmiş, hemde bir o kadar yorgun hissedebilirdi? Evet, uyuduğum için uçuşun yorgunluğunu üzerimden atmıştım. Ama o rüya bana beş senenin atlattığımı düşündüğüm yorgunluğunu geri getirmişti. Kabus görmekten nefret ediyordum. Hele de içinde Çağan veya onun gibi insanlar olduğunda. Keşke uykularımızı kontrol edebilseydik. Lakin hayatta her şey istediğimiz gibi olmuyor.
Uyanalı on veya on beş dakika oldu. Ama ben hala tavanı izliyorum. Saat ondu, bir ara elimi kaldırma zahmetine girmiş ve telefondan saatte bakmıştım. Gözümü açtığımda Özgür yanımda yoktu. Onun göğsü yerine kendi yastığımın üzerinde yatıyordum. Üzerim düzgünce örtülmüş, saçlarım ise ensem terlemesin diye olduğunu düşündüğüm bir nedenden ötürü yastığın üzerine yayılmıştı. Onun tarafına dönük yatıyordum. Her ne kadar derin uyuyordu isem bu transfer sürecinde uyanmamıştım.
Özgür'ün kullandığı banyodan sesler gelince orada olduğunu anladım. Bir iç geçirip gerindim. Biraz daha kalkmazsam bugünkü işler aksayacaktı. Büro işlerinin aksamasını istemiyordum. Yerimde doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım. Sabahlığımı üzerime giyip Özgür'e günaydın demek için banyonun kapısını tıklattım. İçeriden, "Gel." diye seslenince elimi uzatıp kapının kolunu kavradım.
Başımı içeri uzattığımda lavabonun önünde durduğunu gördüm. Yüzüne traş köpüğü sürmüştü, bir elinde ise jilet vardı. Beni görünce telefonuna uzandı. Saatte baktı. "Ben mi uyandırdım?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. "Gelebilir miyim?" diye sordum. "Tabii ki." dedi bana başını sallayarak.
İçeri adım atıp lavaboya yaklaştım. Musluğu açıp yüzümü yıkadım. Normalde bir sabah rutinim vardı. Bakım jelleri ile yıkardım yüzümü. Ama şuan hiç uğraşmayacaktım. Yüzümü kuruladıktan sonra aynadan bana bakan Özgür'e döndüm.
"Günaydın." derken ıslanıp yüzüme yapışan saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Günaydın." dedim bende ona tebessüm ederek. Ardından elindeki jilette uzandım. Jileti bana vermeden önce içindeki tereddüttü görünce ona baktım. "Merak etme yüzünü kesmem. Bu zamana kadar hiç kesmedim." dedim. Kafa karışıklığıyla kaşlarını çattı. Ama jileti avucuma bıraktı. "Abimin sakallarını ben alırdım." dedim ona aklındaki sorunun cevabını vererek.
Çatık kaşları düzelirken jileti hiç dokunmadığı yanağına değdirdim. Yavaş ve sakince jileti yanağında aşağı doğru indirirken abimin sözleri yankıladı beynimde. Ona ilk sakal tıraşında yardım ettiğim gündü. Bana yüzünü kesmeden nasıl yapılacağını sabırla anlatıyordu. "Yavaş ve sakince jileti aşağı indir. Yavaş olursan, hiçbir şey olmaz." demişti beni sakinleştirmeye çalışırken. "Ya yüzünü kesersem?" diyen on dört yaşındaki sesim yankılandı kafamda. "Kesmezsin, kesersen de sana kızmam. İlk kez yapıyorsun." demişti gayet sakince.
Özgür'ün yüzündeki köpüğü temizlerken hep bu anı döndü aklımda. O ise sessizce beni izliyordu. "Abine hep sen mi baktın?" diye sorduğu sırada jiletteki köpüğü lavaboya atıyordum. "Çoğunlukla," diye cevap verdim başımı sallayarak. Lavabodan ona dönüp tekrar jileti yüzüne değdirdim. "Hastanede zaten hep yanındaydım. Başka gidecek yerim yokmuş gibi hissediyordum." dedim ona doğruları söyleyerek. Abim beni defalarca eve göndermeye çalışmıştı. Ama ben onunla beraber çıkmıştım hastaneden ancak. O taburcu olduğunda da iki veya üç hafta geçmişti.
"Taburcu olup eve geçtiğinde, ebeveynlerim kazayı araştırıyordu. Ona bakması için birini de istemedi. Bu yüzden ben baktım. Zaten yapacak başka işim yoktu. Okuldan ayrılmıştım. Kendimi öyle oyalamak iyi geliyordu." dedim düz bir sesle. Özgür benim cevabımı sözümü hiç kesmeden dinlemişti. Yanağını bitirdiğimde burnumu öptü. Bıyığındaki ve çenesindeki köpükler burnuma bulaşınca güldüm. Ama silmeden çenesi ve bıyığını da aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)
Teen FictionGece, iç dünyasına kapanık biridir. Sınıfına beklenmedik bir anda gelen nakil öğrencisi Özgür ona herkesten daha farklı yaklaşacaktır. Bu tanışmanın altından başka olaylar çıkacaktır. Ama bu şekilde Gece'nin iç dünyasına uzanmasına yardımcı olacak o...