2. İstanbul Hanımefendisi

197 15 1
                                    

I'm a Mess- Bebe Rexha 

Human-Rag'n Bone Man

CORALINE-Maneskin

Ertesi akşam abimden beni kafeye  bırakmasını rica ettim. Üzerime siyah kotumu ve şampanya rengi gömleğimi giydim. Deri ceketimi ve siyah topuklu botlarımı giyerken annem yanımdaydı, kapıya yaslanmış beni izliyordu. 

"Bu kutlama nereden çıktı?" diye sorduğunda başımı kaldırıp ona baktım. "Yeni gelen arkadaş için hoş geldin kutlaması." diye açıkladım belkide onuncu kez. "Gecikme." dedi. Gülümsedim, "Gecikmem, görüşürüz anne." dedim ve ona sarıldım. Sonrada apartmanın merdivenlerinden aşağı inmeye başladım. 

Apartman kapısından çıktım ve elinde kask ve telefonu ile beni bekleyen abimin yanına gittim. Biriyle mesajlaşıyordu ve oldukça odaklıydı. "Kiminle konuşuyorsun sen?" dedim başımı telefona uzatarak. 

"Kiminle konuşacağım kızım, yengen." dedi telefonu cebine atarken. "Peki," dedim gülerek. Abim bana gözlerini kısarak baktı, "Bak saçını yapmış uğraşmışsın şimdi dağıtacağım göreceksin." dedi kaskımı bana uzatarak. 

"Ayaz Bey kızdı," ellerimi teslim oluyormuş gibi kaldırdım. "Tamam bir şey demedim." Abim kaskı başına geçirecekken göz devirdi. Gülerek boynuna sarıldım. "Kızma ya." dediğimde bana gülümsedi ve yanağımı öptü. Bende onun yanağını öptüğümde ikimizde kaskları başımıza geçirdik. O motora bindiğinde bende arkasına geçtim. 

Kafeye geldiğimizde motordan inip kaskı abime uzattım. Ben aynadan saçlarımı düzeltirken o da kaskını çıkardı. "İşin bitince ara, gelip alayım seni." dedi saçımın arkasını parmakları ile tararken. "Tamam ararım, uyumazsın değil mi?" dedim yüzümü aynadan ona çevirirken. "Seni almadan uyumam." dedi. Gülümseyip boynuna sarıldım, saçlarımı öptü. "Görüşürüz." dedi yanağımı okşayarak. "Görüşürüz." dedim ve koşarak kafeye girdim.

İçeri girdiğimde bizimkilerin olduğu masaya doğru yürümeye başladım. Yürürken içerisi sıcak olduğu için ceketimin fermuarını açtım. Beni ilk fark eden rastgele bir şekilde başını kapıya çeviren Altuğ oldu. "Assolistimiz gelmiş!" diye kollarını kaldırarak bana seslendi.

Masadakilerin hepsi başını bana çevirdi Altuğ'un bana baktığını görünce. Altuğ'un arkasından geçerken ensesine vurdum gülerek. "Kaçma kız!" deyip bileğimi yakaladı. 

Kıyafetlerime göz attı, "Nazar değmesin, maşallah." dedi abarta abarta. Diğerleri Altuğ'un ses tonunu değiştirmesine ve tipik nazar değmesin ritüeli yaparak 'Tü tü' yapmasına gülmeye başladı. Başına vurdum, "Salak." diyerek güldüm. 

Masanın diğer tarafına geçince, Şeyma'nın yanındaki tek boş yere oturdum. Ceketimi çıkardım ve bir sütlü kahve siparişi verdim. "Abin mi bıraktı?" diye sordu Şeyma. "Evet." diyerek başımı salladım.

"Abin mi var?" diye sordu Özgür karşımdan. Altuğ'un hemen yanında, benim de hemen karşımda oturuyordu. Başımı ona çevirdim, üzerinde siyah boğazlı bir kazak vardı. Saçları özenle şekillendirilmiş gibiydi. Boynunda sade zincir kolye vardı. 

"Evet." diye cevap verdim onun sorusuna. O sırada Koray bana, "Başkan Hanım," diye seslendiğinde başımı ona çevirdim. Parmaklarını mum yapıp bana doğru salladı,"Çok şıksınız." dediğinde güldüm. "Her zamanki halim." dedim garson kahvemi masaya bırakırken. Kısık sesle garsona teşekkür ettim.

Yağmur'un hemen cümlemin ardından çıkardığı alaycı gülme sesini duymazdan gelmeye çalışmıştım. Ama o ısrarla dikkatimi çekmek için yüksek sesle konuştu. "Okul formasından bir farkı yok, sıradan." dedi bu sefer burun kıvırarak. İç çektim, "Okul formasının bana daha çok yakıştığını biliyorum Yağmur, sağ ol." dedim ukalaca sırıtarak. Erkeklerden "Ooo," nidaları yükselirken Şeyma başını arkaya atmış kahkaha atıyordu. 

Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin