11. Silah Ustası

130 6 1
                                    


Nasılım Biliyor Musun?- Gripin

Hymn for the Weekend- Coldplay


Gece su içmek için mutfağa indim. Saat gece yarısını geçmişti, bu yüzden herkes uyumuştu. Ankastrenin ışığını açmıştım, bir su bardağı alıp dolaptaki sürahiden biraz su doldurdum. Suyu içerken merdivenden ayak sesleri duydum. Başımı mutfak kapısından dışarı çıkardığımda Özgür'ün merdivenlerden indiğini gördüm. Basamaklardan inerken bir yandan üzerine bir ceket geçiriyordu. Nereye gidiyordu bu saatte? O kadar dalgındı ki ben fark etmemişti. Telefon gelmiş olamazdı, çünkü genellikle Miraç Bey'i arıyorlardı. Bu yüzden İstanbul'daki büroya gitmediğine emindim.

"Özgür?" diye seslendim alçak sesle. Ben seslendiğim sırada en alt basamağa gelmişti. Ve beni anca sesimi duyunca fark etmişti. Başını kaldırıp bana baktı, yüzü gerilmişti ve bembeyazdı. Kaşlarımı çattım, "Nereye gidiyorsun bu saatte?" dedim kapı eşiğinden basamaklara doğru ilerlerken. Özgür karanlıkta bana baktı, ardından "Mezarlığa." dedi. 

İç çektim, bu saatte onu mezarlığa yollayamazdım. Mezarlık eve uzaktı ve gidip gelmesi sabahı bulurdu. "Özgür," diye fısıldadım yanına yaklaşırken. "Mezarlığa gitmeyi ne kadar istediğini biliyorum. Ama saat çok geç, yarın beraber gitsek? Bende seninle gelsem? Yalnız gitmeni istemiyorum." dedim.

Özgür iç çekti, eliyle yüzünü ovaladı. "Gece gece başına bir şey gelmesini istemiyorum Özgür." dedim o bana cevap vermediğinde. Pes ederek başını salladı. Başımı uzatıp merdivenleri kontrol ettim. "Gel," diyerek elini tutum ve onu mutfağa soktum. 

"Nereden çıktı bu saatte mezarlığa gitmek?" diye sordum ona dönerek. Yutkundu, "Rüya gördüm." dedi. İçinde su olan bardağımı ona uzattım. Özgür, bardağa baktı, sonrada bardağı elimden alıp suyu yudumladı. "İçebilirsin hepsini." dedim ellerimi arkamdaki tezgaha yaslarken. Suyu kafasına dikip bardağı kenara bıraktı.

Elini yakaladığımda yanıma yaklaştı. "Sence bana darılmış mıdır?" diye sordu fısıldayarak. "Saçmalama, Özgür." dedim diğer elimi yanağına koyarken. "Uzun zamandır gitmedim." dedi bu sefer. Gözleri doldu her zamanki gibi, "Şşş, aşkım yapma." dediğimde bir damla yaş indi gözünden. Elimi ensesine kaydırıp omzuma koydum başını. Parmaklarım saçlarının içinde gezindi. "Sabah erkenden gideriz beraber. Şimdi uyuman lazım." dedim kulağına. 

Omzumda derin nefesler alıyordu, ağlamıyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. "Anlamadım sanma, dün gecede uyumadın." dedim saçlarını okşarken. "Nereden anladın?" diye sordu başını kaldırarak. Gülümsedim, "Anlarım ben." dedim saçlarını düzeltirken. "Hadi git yat, sabahta kahvaltıdan önce çıkarız. Ekrem Abi götürür bizi." dedim kollarımı pelüş sabahlığımın üzerinden kendime sararak. "Peki." diyerek yüzünü sıvazladı. Gülümsedim, "Teşekkür ederim." diyerek elimi boştaki yanağına koyarken, diğer yanağına bir öpücük bıraktım. "İyi geceler." dedim onun eli benim kolumda gezinirken. "İyi geceler." diye mırıldandı ve ben gitmeden alnıma bir öpücük bıraktı.


Sabah Özgür'e söz verdiğim için onda kalktım. Yüzümü yıkayıp üzerime kot pantolon ve siyah kazağımı geçirdim. Telefonumu kotumun arka cebine koyup yanıma bir şal aldım. Ceketimi de alıp odamdan çıktım. Salona inmeden önce sessizce abimin odasına girdim. Kapıyı kapatıp yanına yaklaştım. 

"Abi? Abi!" ikinci seslenişimde irkilerek uyandı. "Ne oluyor? Saat kaç?" diye sordu etrafa mal mal bakarken. "Bir şey yok." dedim alçak sesle. "Sana söyleyeceklerimi anlayacak kadar ayık mısın?" dediğimde başını salladı. "Biz Özgür ile mezarlığa gidiyoruz. Kahvaltıdan önce dönmüş oluruz, haberin olsun. Tamam mı?" 

Gece'nin Sakladıkları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin