15

2K 157 462
                                    

Kahvaltı yerine geldiğimizde burada sadece özel kişilerin girebileceği yerdi ve Hyunjin'inin babasının yeriydi. Adamın her ülkede bir şeyi vardı. Ohh, zengin koca bulmuştum.

Hyunjin ile ayrı ayrı girmiştik. Ayrı ayrı girdiğimiz için mecburen farklı arabalar ile girmiştik. İlk Hyunjin girmişti, beş dakika sonra da ben. Hâlâ tehlike geçmiş değildi. Dışarıdaki korumaların kafalarına silah dayasalar bile kapıyı açmazlardı.

Hyunjin beni camın oradaki masada beklerken, etrafta kimse olmadığını gördüm. Sadece biz vardık. Garsonlar farklı bir yerdeydi. Hyunjin beni görünce telefonu bıraktı ve ayağa kalktı. Yanına gidince kollarımı tuttu ve dudağımı öptü. Ben de karşılık vererek ayrıldım ve sandalyeye oturdum.

"Kimse gelemez buraya. Sadece ikimize özel bir yer bebeğim."

"Kapıdaki adam bana buraya sadece özel kişilerin girebileceğini söyledi. Ben de senin sevgilin olduğumu söyledim ve bana inanmadı. Sonra da seni aradı."

"Evet sadece özel kişiler girebilir. Yani sadece sen."

Gülümsedim.

"Hyunjin ben saçımın rengini değiştireceğim."

"Ne yapacaksın?"

"Siyah."

"Hmm, güzel. Buradan çıktıktan sonra beraber gidelim boyatalım."

Kafamı salladım ve Hyunjin'in elini tuttum. Cidden böyle olmayı çok özlemiştim. Hyunjin'in telefonu çalınca hemen telefonu açtı.

"Efendim Kim?
...
Kimmiş?
...
Almayın. Özel işlerimin olduğunu söyleyin.
...
Tamamdır."

Hyunjin telefonu kapattıktan sonra bana döndü.

"Ji-han gelmiş. Sürekli buraya geliyor."

"O nereden biliyor burayı?"

"Burada babamın lokantası olduğunu biliyordu. O'nu da buraya getirmemi istemişti. Ben de bir kere getirdim."

"Hmm, anladım."

Cebimden telefonu çıkardım ve biraz dolaşmaya başladım. Hiçbir şey yoktu. Hyunjin bir şeyler anlatırken dinlemiyordum bile sadece kafamı salladım. En sonunda sıkılarak telefonu bıraktım.

"Felix, kırıldın mı bebeğim?"

"Hayır. Normal bir şey yani."

"Güzelim, cidden kırıldın değil mi? Yoksa bana bu kadar ilgisiz davranmazsın."

"Hyunjin, düşünsene. Şimdi ben senin sevgilinim ve ben eski sevgilimi buraya getirip sana anlatıyorum. Nasıl hissedersin?"

Hyunjin iç çekti ve ayağa kalkarak elini bana uzattı. Elimi elinin üstüne koydum ve ayağa kalktım. Hyunjin beni tuttuğu gibi cama yaslamasıyla şaşkınca O'na bakıyordum.

"Hyunjin, biri gelebilir."

"Benim emirim olmadan kimse buraya giremez. Garsonlar bile."

Hyunjin kafasını boynuma gömüp boynumu öpmeye başladı. Gözlerimi kapattım ve elimi ensesine çıkararak ensesini okşamaya başladım.

Hyunjin öpücüklerini sertleştirdi. Artık hem emiyor, hem de ısırıyordu. Ben de sessizce inleyip, kafamı sağ-sola çevirerek O'na yer sağlıyordum.

"Hyunjin, sakin ol."

Fısıltı ile söyledikten sonra Hyunjin emdiği yerlere öpücükler bırakarak kafasını kaldırdı.

"Seni seviyorum güzelim."

"Ben de seni seviyorum."

İkimiz de sadece fısıltı ile konuşuyorduk. Böyle şeyler yaparken genelde hep sessizce konuşurduk. Hyunjin alnını alnıma yasladı ve dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

Tᴀᴋɪɴᴛɪʟɪ Üᴠᴇʏ| HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin