9

2.2K 194 350
                                    

Gözlerimi açtığımda karşımda gülümseyerek saçlarımı okşayan bir adet Hyunjin gördüm. Benim uyandığımı görünce hemen elini geri çekti.

"Uyandırdım mı? Üzgünüm."

Gülümsedim ve kafamı göğsüne sakladım.

"Hayır, uyandırmadın."

Elini belime attı ve beni kendisine daha çok çekti.

"Günaydın o zaman, uykucu."

"Hey! Ne uykucusu?"

"Saat 12'ye geliyor Lixie?"

"Ne! Nasıl?"

Yandaki telefonu aldım ve ekranı açtım. Gerçektende 12'ye beş dakika vardı.

"Ovv, fazla uyumuşum. Sen yeni mi kalktın?"

"Hayır, dokuzda kalktım ve kahvaltı hazırladım. Seni uyandıracakken çok güzel uyuduğunu fark edip, biraz yanına yatıp saçlarını okşadım."

"Hyunjin bu arada sana kızmıyorum ve ya soğuk davranmıyorum diye seni affettim sanma. O olaydan sonra senden ciddi anlamda nefret etmeye başladım. Hemde baya. Seni çok seviyorum, dedin. Ardından bana haber vermeden, hatta yanıma gelmeden İngiltere'ye gittin. Orda kız arkadaş yaptın ve şuan burda hâlâ bana seni seviyorum numaraları yapıyorsun. Ben sadece sen daha fazla üzülme diye böyle davranıyorum. Yoksa sikimde değilsin. Senden nefret ediyorum Hyunjin, tamam mı? Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim."

Dedim ve koltuktan kalkmaya çalıştım. Ama dizlerime giren acı ile sızladım ve Hyunjin'e baktım. Kafası hafif eğikti ve gözleri doluydu. Ardından bana ve yaptıklarıma baktığında hemen koltuktan kalktı ve montunu giydi.

"Sen yemeğini yersin. Benim gitmem gerek. Sana iyi eğlenceler."

Titrek sesiyle dedi ve kapıyı kapatıp gitti. Ne olmuştu ki? Ben de zar zor kalktım ve mutfağa gittim. Herşeyi çift kişilik hazırlanmıştı. Sanırım kendisi içinde hazırlamıştı ama yemeden gitmişti. Neyse, ben yiyeyim bari.

.

1 Ay Sonra:

Felix'ten:

Hyunjin neredeyse o günden beri ne beni aramıştı, ne de yanıma gelmişti. Acaba O'nu çok mu kırmıştım? Instagram'a bile fotoğraf atmıyordu. Normalde günde 10-15 tane fotoğraf atardı. Buna ne olmuştu bir anda? Diğerleri de Hyunjin'e ulaşamadıklarını, ulaşsalar bile meşgule attıklarını söylemişlerdi.

Endişeleniyordum.

Ben ise iyileşmiştim. Hatta baya iyiydim. Ryujin ise neredeyse eve sadece uyumak için geliyor, ona bile zaten hiç gelmiyordu. Ben Jisung ile kalıyordum ama Jisung Minho'nun yanında kalmaya başladı. O yüzden evde tektim.

Bir anda zilin çalması ile oturduğum koltuktan kalktım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda saçları kısa ve mavi, kulağında piercing ve kaşında çizik olan Hyunjin'i gördüm. Tek kelimeyle ağız sulandırıcıydı.

"Hey Lix, selam! Geçende geldiğimde sweatimi burda unutmuşum da, gece sıcak diye üstümden çıkarmıştım. Altımda tişört vardı zaten gördün. Her neyse, neden açıklama yapıyorum? Onu verebilir misin? Almaya hiç boş zamanım olmadı. Komple doluyum."

Ben ise dediklerine aldırış etmeden sadece O'nu süzüyordum. Gerçekten mükemmel olmuştu.

"Lix?"

"Efendim?"

"Sweat?"

Dediğinde gerçek dünyaya dönmüştüm.

Tᴀᴋɪɴᴛɪʟɪ Üᴠᴇʏ| HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin