0.5

3K 133 60
                                    

"Resmen sana, ya benimle vakit geçir ya da benimle vakit geçir demiş." Partinin ardından bir gün geçmişti ama ben Mauro ile konuştuklarımızı onlara yeni anlatıyordum. Oldukçe küçük olan kanepemde ikiside yayılmış önlerindeki aburcuburları yerken, aynı anda benimle Mauro arasında olanları konuşuyorlardı.

Gözlemlediğim kadarıyla, Mauro Icardi tehlikeli bir adamdı. Gözüne kestirdiği kadında üstünlüğünü korumaya çalışan ve cinsel istekleri için yanaşmaktan korkmayan biriydi. Tamam biraz da internetten araştırmıştım, önemi yok. Sözde çok sevdiği kadından yeni boşandığı yazıyordu bir haberde. Kadının İnstagram hesabına baktığımda onu gördüğüm ilk gece bana söylediği şey gelmişti aklıma, ona benziyorsun. Genel olarak benzeyen yüz hatlarımızdı fakat onun yanında göz ve saç rengimizde uyuşuyordu. Vücut olarak ise... Sanırım bir erkeğin gözünde onunki daha iyi sayılırdı.

Kendini o kadınla mı karşılaştırdın cidden?

"Emilie!" Kylian'ın sesiyle uçuşam düşüncelerim ilgimi onlara vermemi sağladı. "İyi misin sen ya?"

"Mauro aklını başından almış baksana." Elimdeki yastığı sertçe Neymar'a fırlatsamda ayağıyla durdurmuş yere düşmesine neden olmuştu.

"Yeter ya!" Diye homurdandım ve kollarımı göğsümde birleştirdim. "Konuşacak başka bir şeyiniz yok mu?"

"Takım arkadaşlarımdan biri gözünü benim mükemmel Emilie'me dikmişse..." Dilini damağına vurdu. "Yok."

"Yalaka." Diye homurdandı Kylian.

"Tek istediği beni yatağa atmak." İkisinin bakışları bana döndüğünde omuz silktim. "Karısından yeni ayrılan birinin, başkasına karşı duygular besleyebileceğine inanıyor musunuz?" İkiside cevap vermedi. "Tek istediği beni yatağa atmak ve buna izin vermeyeceğim."

"İşte benim kızım ya!" 

"Sus Junior!"

*

İş yerindeki son dakikalarımdı ve o kadar bitkin düşmüştüm ki tüm pozitifliğim üzerimden silinmiş gibiydi. Sinirli hissediyordum ve bunda tabii, artık neredeyse bacağıma batmaya başlayan ince topuklu ayakkabılarımında etkisi vardı.

Müşteri olmamasının verdiği rahatlıkla kendimi attığım koltukta bana doğru gelen Bella ile kendime çekidüzen vermiştim.

"Bay Dean seni çağırıyor Emilie."

"Ne istiyormuş?" Diye sorduğumda ayağa kalkmış üzerimdeki mini eteği düzeltiyordum.

"Bilmiyorum ama ben çıkıyorum. Seninle Mattheo'ya fazladan mesai verecek sanırım." Askılıktan ceketini alıp üzerine geçirirken tek düşündüğüm bunu kaldıramayacağımdı. Şu an bile zar zor dururken tekrar ayağa kalkıp bir koşuşturmacaya giremezdim.

"Görüşürüz Emilie!" Kapıdan çıkmadan bana seslenen Bella'ya el salladım ve Bay Dean'ın odasına doğru zorluklar içerisinde yürüdüm. Kapıyı çaldığımda içeriden gelen onay sesiyle içeri girdim.

"Beni çağırmışsınız, efendim." Gözlerim benim gibi ayakta dikilen Mattheo'ya gitti ve bana sevimlice gülümsemesine zorlukla karşılık verdim.

"Özel misafirlerim gelecek, Emilie. Sen ile Mattheo'ya güveniyorum, lütfen onlarla gerektiği gibi ilgilenin." Hafifçe gülümsemiştim fakat bakışlarımın yüz ifademin tam tersi olduğunu biliyordum. "Üzgünüm ama benim mesaimin bitmesine," duvardaki saate baktım ve gözlerimi tekrar ona çevirdim. "15 dakika var."

Ineffable | mauro icardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin