0.3

3.6K 168 55
                                    

Neymar Junior'ı seviyordum. Ünü veya başka bir şey için değil, o da bunu iyi biliyordu. Ben gerçek Neymar'ı seviyordum.

İspanya'dan yeni transfer olduğu zaman Fransızca kurslarına giderken tanışmıştık onunla. Bende İngiltere'den yeni gelmiş, onun gibi Fransızca öğrenmeye çalışıyordum. İkimizde yakın zamanda ülke değiştirmiştik ve yeni bir dil öğrenmeye çalışıyorduk. Bunun yanında, ikimizinde arkadaşı yoktu ve bu üç ortak özelliğimiz bizi iyi arkadaşlar olmaya itti.

Benim geçim sıkıntıları geçirip, ailemden tamamen uzakta olduğum ve hayatımda ilk defa yalnız kaldığım bir dönemdi. Neymar bu dönemde benim yanımda olmuş, hızlı toparlanmama yardımcı olmuştu. Para konusunda hep bana yardım etmek istediğini söylesede ondan hiçbir zaman yardım almadım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak ve güçlü olmak istiyordum.

Aradan beş sene geçmişti, 2017'deki transferinden sonra hala çok konuşulan bir isimdi ve bu beş senede tabii ki takımdan birileriyle iyi anlaşmayı başarmıştı. Başlarda bana hep anlatsada sonradan bizi tanıştırmaya karar vermiş ve benim bir dostum daha olmasını sağlamıştı.

O kişide şu an moralinin bozuk olduğuma emin olduğum Kylian'dı.

Neymar'ın tanıştığımızdan beri beni çağırdığı milyonuncu partiydi, üzerime havadan dolayı en kapalı elbisemi giymiş olmama rağmen üşümeme engel olamıyordum.

Düşüncelere dalmamı sağlayan dansımızı kahkahalarla sonlandırdıktan sonra Neymar'ın yanından ayrıldım ve Kylian'a doğru adımladım. Kollarını göğsünde birleştirmiş ve etrafı izliyordu, benim ona yaklaştığımı görünce bana gülümsedi. Benim gözlerim ise yanındaki adama takılmıştı, şu an aynı ortamda bulunmak isteyeceğim son kişiydi fakat arkadaşım için onu görmemezlikten gelmeye karar verdim.

"Selam Kylian." Yanına oturduğumda, diğer yanında oturan Mauro beni fark etmişti. Ona başımla ufak bir selam verip tüm ilgimi Kylian'a verdim.

"Naber Emilie?" Dediğinde yüzüne korkunç bir gülümseme yerleştirmişti, yalancı gülümseme.

"Ben iyiyim de, sen? Senin moralin niye bozuk?" Sinirle bir nefes vererek kollarını iki yanına sarkıttı.

"Yemin ederim bir saattir burdayım, kimseye bir şey fark ettirmedim. Sen nasıl anlayabiliyorsun ya? Hem de uzaktan görüp, hiç konuşmadan..." Ufak bir kahkaha attım.

"Seni tanıyorum Kylian, moralinin bozuk olduğu mekanın diğer ucundan fark ediliyor." Kollarını önündeki masaya yaslamış dikkatle bizi dinleyen Mauro'ya bakmamaya çalıştım ve masada duran bardaklardan birini alıp yudumlamaya başladım.

"Ee madem, neymiş moralini bozan şey?"

"İnsanlar." Güldüm.

"İnsan demek istedin herhalde, kız arkadaşınla mı ilgili?"

Derin bir nefes verdi. "Evet, kendimi yetersiz hissetmeme neden oluyor."

"Saçmalık..."

"Saçmalık deme Emilie, en basitinden anlatayım. Sen çok güzelsin, zekisin, olağanüstü gelişmiş empati duygun ve bildiğin 3 dil var, ilgilendiğin bir YouTube kanalın ve düzenli postlar attığın İnstagram hesabın var. İnsanlar sana hayran ve seninle muhabbet etmeyi seviyorlar. Ben ise... Sadece futbol oynuyorum." Kahkaha attığımda niye güldüğümü anlamamış gibiydi.

"Bende futbol oynuyorum +1." Omzuma yavaşça vurduğunda İcardi'nin kaşları havalanmıştı.

"Futbol mu oynuyorsun?" Diye sorduğunda bakışlarım ona döndü.

"Bildiğim birkaç hareket var, Neymar'a karşı oynarken kendimi ister istemez geliştirdim."

"Ha bide Neymar ile maç yapıyordun?" Diye sordu gülerek.

Ineffable | mauro icardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin