1.5

1.4K 104 22
                                    

"Gitmedin mi?" Kylian'ın bana yönelttiği soruyla gözlerim ilk ona sonra da yanındakine döndü.

"Vazgeçtim, karnım aç bir şeyler yiyeceğim." Mauro'nun yanına geçtiğimde o garsona seslenmişti. Masaya varan garsonla ben tavuklu makarna sipariş ederken Mauro mantarlı istemişti. Kylian ise kendine sadece bir içecek söylemişti.

Aradan geçen on dakika Junior'un sessizliği bizim de kısa sohbetlerimizle sonlandı. Garson masaya doğru gelirken mekanın kapısı da aynı anda açıldı ve Bruna ile birlikte üç kişi içeri girdi. Masayı arayan bakışları ilk Junior ile sonra da benimle buluştuğunda değişen ifadesi ile yanımıza yürüdü.

Siparişi getiren garsona teşekkür ettikten sonra Mauro'ya döndüm. "Sen neden tavuk istemedin?"

"Sürekli et, tavuk yemekten sıkıldım." Dudak büzdüğümde Junior'un yanındaki sandalye çekilmiş, Bruna otururken aynı anda konuşmuştu.

"Selam beyler," Kylian onun selamına kısık sesle karşılık verirken Mauro sessiz kalmıştı. Yanında gelen kadınlardan biri Mauro'nun yanına geçmiş diğeri de Bruna'nın diğer tarafına geçmişti. Kısılan gözlerimle onlara kısa bir bakış attığımda Bruna devam etti.

"Ve falan. Hiçbir falan bu kadar sinirimi bozamazdı."  Çatalımı batırdığım makarnayı ağzıma atarken ona baktım.

"Sana da selam," bu kadardı. Önümdekini yemeğe devam ederken Junior ona kısık sesle bir şeyler söyledi fakat duymadım. Mauro'yla kısık sesle sohbet ederek onların varlığını neredeyse unutmuşken, Mauro'nun diğer yanında oturan kadının ona yönelttiği sorularla kaşlarımı çattım. Amacının ne olduğu belliydi, Mauro ona yüz vermeyerek sorduğu sorulara kısa cevaplar sundu.

"Emilie, işin nasıl gidiyor?" Adını bilmediğim kadına döndü bakışlarım, sarı saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmış uzunca çektiği eyeliner ile çekik duran gözleriyle bana bakıyordu.

"Şu anlık gezip dolaşmakla meşgulüm," diye yanıt verdiğimde Mauro'nun masanın altından elimi tuttuğunu yeni fark etmiştim. Sinirlenmedim ya da gerilmedim, amacı beni kışkırtmak olan kadına sakinlikle yanıt verdim.

"Fransa dışına da çıkmayı düşünüyorum." Aniden verdiğim kararı ilk defa duyan Mauro, Kylian ve Junior havalanan kaşlarıyla bana baktılar.

"Bize neden söylemedin?" Junior'a döndü bakışlarım.

"Yeni karar vermiştim," dedim omuz silkerek. Bu kararın Mauro'nun Türkiye transferi yüzünden şu an aklıma girdiğini söyleyemedim. Kendim bile şaşırmıştım, ona her zaman dediğim gibi peşimi bırakıp başka bir ülkeye gidecekti, neden bu kadar zoruma gitmişti?

Bakışlarım elimin üzerindeki elin sahibine döndüğünde bana bakan mavilerinde kırgınlık olduğunu gördüm. Ona söylemediğim için miydi? Bunu aklıma sokan bile oydu.

"Söyleyecektim," dedim kısık sesle ona.

"Uzağa mı gideceksin?" Çocuk gibi bir masumlukla sorduğu soruyu düşündüm bir süre, mavi gözlerine baktım uzunca utanmadan. Parıldayan gözleriyle her göz göze geldiğimde hızlanan kalbime söz geçiremiyordum artık. İçimde tutamıyordum ona karşı büyüyen hislerimi.

Başımı iki yana salladım. "Gitmeyeceğim," usulca gülümsedi bana. Sevdiğim gamzeleri tekrar yüzünde belirince belki diye düşünmeden edemedim, belki onunla olabilirdim, belki deneyebilirdik.

"Bende gezmek istiyorum ya," Bruna'nın sesi aramıza girdiğinde bakışlarımı ondan çektim. Tenimden ayrılmayan elinden rahatsız olmadım, geri kalan sohbet boyunca orada kaldı. Gergin hava gitti biraz zaman geçince, normal şekilde sohbet etmeye devam ettik.

Ineffable | mauro icardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin