0.7

2.2K 119 12
                                    

Hata etmiştim, benimkilere o kadar onun oyunlarına düşmeyeceğimi söyledikten sonra etki alanının içinde bana bakan mavilerine dayanamamış ve yemek teklifini kabul etmiştim.

Binanın asansörüne bindiğimde sanki daha yeni olayın ciddiyetini anlamış gibi hızlanmaya başladı kalbim. Yemeğe çıkıyordum... Mauro Icardi ile.

Son kez kendime uzun uzun bakıp saçlarımı düzelttim, asansörün kapısı açıldığında derin bir nefes verdim ve tüm özgüvenimi toplayıp çıktım binadan.

Lüks model arabasına sırtını yaslamış bana bakıyordu, uzaktan fark edemediğim mavilerini görmek istediğimi fark ettim ilk kez. Ona doğru birkaç adım attım ve karşısına geçtim.

"Emilie..." Diye mırıldandı mavilerini gözlerimden ayırmadan. "Çok güzelsin."

Yüzüme yayılan gülümseme ile konuştum. "Teşekkürler," mırıldanmayı geçememiştim. Her zaman tavan olan öz güvenimin bedenimi terk ettiğine şahit oldum ilk kez. Ondan utanmıştım.

Hayır.

Arabanın kapısını benim için açtığında gözleri hala gözlerimdeydi, ona gülümsedim ve çok nazik olduğuyla ilgili bir şeyler mırıldanıp oturdum.

Birbirimizi ne kadar fazla tanımıyor olsakta Mauro benim parayla etkileneceğim biri olmadığını anlamıştır diye düşünüyordum.

Sürücü koltuğuna yerleştiğinde ve arabayı çalıştırdığında ikimizde suskunduk, yemek yiyeceğimiz restorantın önüne gelene kadar da konuştuğumuz iki kelimeydi.

Daha önce tabii ki yemeğe çıkmıştım ama o zaman ne istediğimi, ne yapacağımı biliyordum. Şimdi ise... Bulaya geliş amacım onun bana karşı hissettiği borçları sildirmek olsada ne yapacağımı kestiremiyordum.

"Emilie, heyecanlanma." Oldukça hoş olan mekana girerken bir elini belime dolamıştı ve ona engel olmadım.

"Sadece gerildim, ilk defa bir erkekle yemeğe çıkmıyorum yani."

"Eminim öyledir," dalga geçen ses tonuyla kaşlarımı çatarak ona alttan bir bakış attım.

"Öyle, bay Icardi."

"İlk olmak isterdim oysaki..." Ayırttığı masaya otururken duyacağım şekilde mırıldandığı cümleyi duymamazlıktan geldim. Onun kurduğu cümleleri duymamazlıktan gelmeme alışmış gibi karşıma oturdu ve etrafı kısaca kolaçan ettikten sonra gözleri tekrar beni buldu.

"Ne yemek istersin?" Diye sorduğunda dudak büzdüm.

"Fark etmez, sen ne yersen aynısından olsun."

"Pekala öyleyse, biraz et yiyelim." Garson geldiğinde kırmızı et ve salatadan oluşan bir menü söylemiş ve yanına şarap eklemeyi de unutmamıştı.

Yemekler gelene kadar biraz havadan sudan konuşmuştuk, yemek ve şarap geldiğinde ise bana Neymar'la beraber yaşadığı birkaç komik anıyı anlatmıştı. Kahkahalarımız eşliğinde benim de ona anlattıklarımı dinlediğinde yemek teklifini kabul ettiğime pişman olmadığımı hissettim. Sohbeti sarıyordu ve eğleniyordum.

Dediği gibi olmuş sadece yemek yemiş ve sohbet etmiştik. Arada bana ettiği iltifatların bazılarına teşekkür etmekle yetinmiş bazılarını duymamızlıktan gelmiştim fakat verdiği sözü tutmuştu.

Hesap ödenirken yaşadığımız ufak çaplı tartışma sonunda hesabımı ödemesine izin vermiştim. Normal bir randevuda asla karşı tarafın hesabımı ödemesine izin vermezdim fakat o bir şekilde beni ikna etmişti. İyi ya zaten normal bir randevuda da değildik.

Saat gece ikiyi gösterirken evimin önünde durdu arabası, ona hafifçe dönmemle gözleri beni buldu.

"Şu an vedalaşmamız gereken yere geldik sanırım,"

Güldüm. O kadar kararsız hissediyordum ki yanında, gerçekten kendime şaşırmıştım.

"Öyle," diye mırıldandım. "Görüşürüz Mauro."

Hafifçe gülümsedi ve oldukça belirgin gamzeleri ortaya çıktı.

"Umarım görüşürüz," kapıyı açmak üzereydim ki bileğime dolanan parmaklarıyla ona döndüm tekrar.

"Emilie..." Kaşlarım havalandı.

"Icardi?"

Çatık kaşlarıyla konuştu, "Mauro iyiydi, az önceki."

Tebessüm ettiğimde gözleri dudaklarıma kaydı, kısa bir süre sadece dudaklarıma odaklandığında göğsüm daha hızlı inip kalkmaya başlamıştı.

Omuz silktim, "Mauro'yu da ben sevmiyorum." Dedim.

"Pekala öyleyse," dediğinde vücudu tam olarak bana dönmüştü neredeyse. "Bir ismim daha var, biliyor musun?"

Onu küçük araştırmalarım sonucunda öğrendiğim ikinci ismini şu ana kadar kimsenin kullandığını duymamıştım. Ya Mauro, ya da Icardi'ydi.

"Emanuel, değil mi?"

"Ne kadar favorim Mauro da olsa, sen onu kullanabilirsin. Senden başka kullanan olmayacak." Düşündüğümü düşünmesi gülümsememe neden oldu.

"Pekala o halde, görüşürüz Emanuel." Kemeri çıkarmaya çalıştığım sırada gözlerini üzerimden çekmedi ve ben sinirle açılmayan kemeri bıraktığım sırada güldü.

"Aslında çok kolay," deyip üzerime doğru eğildiğinde tek bir harekette kemeri açmıştı. Fakat üzerimden hemen çekilmedi, boynuma çarpan nefesi tüylerimi diken diken etsede, geri çekilemedim.

Yanağıma dudaklarını değdirip ufak birr öpücük bıraktığında gözlerim kapanmıştı, aldığım kesik nefesler onun geri çekilmesiyle yavaş yavaş kendine gelmeye başladı.

"İyi geceler," dediğinde hafifçe gülümseyip sonunda arabadan indim.

Arabadan indiğimde yüzümdeki salak tebessüm silinmedi. Binaya, hatta asansöre girip eve çıkarken yüzümde hala o aptal tebessüm vardı.

Onca saatin ardından evimde olmazlar diye düşünerek çantamdan anahtarımı çıkarttım ve içeri girip derin bir nefes verdim. Halletmiştim işte, onun bana olan sözde borçları silinmişti, ben ise... Sanırım sadece güzel bir yemek yediğim için mutluydum ve sanırım bir daha karşılaşmayacaktık.

İstediğim bu muydu, bilmiyorum fakat en iyisi buydu. Yani umarım budur.

Yanağımda hala yanan yere değdirdim parmaklarımı, en korktuğum şeyi yaşamıştım, birinin benim üzerimde böyle bir etki bırakmasına izin vermiştim.

"Nasıl geçti bakalım?" Ağzımdan kaçan küçük nidaya engel olamadığım sırada karşımda birden belirdi.

"Sen salak mısın Neymar! Kalbim duruyordu."

"Biraz yavaşlamasına yardımcı olurum diye düşündüm," dediğinde hızla inip kalkan göğsüme baktım.

"Salaklaşma sadece zorunlu bir yemekti,"

"Nasıl olurda Mauro Emanuel Icardi senin üstünde böyle bir etkiye sahip olabilir?" Kelimleri yayarak konuşması ve zorla açık tuttuğu gözleriyle bakışlarımı ondan çekip içeriye baktım ve yerdeki içk şişeleriyle karşılaştım.

"Sarhoşsun, haydi gel." Kolundan tuttum ve onu yatak odasına doğru götürdüm, bana zorluk çıkarmadı ve ilk defa yatmadığı yatağımda hemen yerini buldu.

_

yeni isim ile ilk bölüm

kısa oldu ama telefonum yok şimdilik yetinin bunla k*rt müdür pazartesi vericek telefonu

Ineffable | mauro icardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin