takip

86 7 0
                                    





Masanın üzerindeki son kitabı da karton kutuya yerleştirdikten sonra kutuyu kenara çekip yerimden doğruldum. Titreyen ellerimi duvara yapıştırdığım notlarıma uzattım. Sargılı parmaklarımla tek tek söktüm onları duvardan. Eş zamanlı olarak yanağımı ıslatan göz yaşlarım birer bire zemine düşüyordu.

Bu gün bir hayalimin daha boynuna keskin bir balta indirilmişti.

Geçen gün yaptığımın sonucu olarak Demir Ilgaz en büyük hayalimi elimden çekip almıştı. Başkaları için adalet sağlayacakken şimdi kendim için adalet arar olmuştum.

Odadaki bütün kitap ve notları siyah çöp poşetlerine doldurup kapının kenarına bıraktım. Bu gün hayallerimi siyah kefene sarmışlardı birkaç gün sonra ise beni beyaz bir kefene saracaklardı.

Gözlerim siyah poşetlerin üzerindeyken boğazıma takılan bir yumruyu yutamadım. Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırmışken içime titrek bir nefes çekip bir kaç adım geriye adımladım. Arkamdaki yatağa oturduğumda bakışlarım hâlâ oradaydı.
Sarılı parmaklarım yine benden habersiz gümüş bilekliğime dolanmıştı.

Boş bakışlarım hâlâ karşımdayken az sonra kapı açıldı ve odaya bir kız girdi. Bana hiç bakmadan poşetleri tek tek dışarı taşıdıktan sonra kapıyı arkasından kapattı.

Dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtığında beyaz sargılı elimi sıkı sıkı ağzıma kapadım. Tek umudumu da kaybetmiştim. Ben kaybetmiştim.
Yataktan inip parkeye oturdum. Elim hâlâ ağzımın üzerindeydi. Kafamı diz kapaklarıma yasladım.

Ne kadar süre öyle kaldım bilmiyorum ama açılan kapıyla hızla kafamı kaldırdım. Bir umut belki Gülüm gelmiştir diye ama kaç gündür olduğu gibi yine o kızlardan biri gelmişti. Nişandan sonra Demir Ilgaz onun yanıma yaklaşmasını yasaklamıştı.

"Güneş Hanım. Araba sizi aşağıda bekliyor."

Dudağımın kenarında ruhsuz bir tebessüm peyda oldu.
Tabi ya bu gün kefenimi seçmeye gidecektim. O prangayı boynuma geçirmelerine engel olmuştum fakat o kefeni üzerime geçirmekte hâlâ ısrarcıydılar.

Kız çıktıktan sonra yanaklarımdaki ıslaklıkları elimin tersiyle silip burnumu çektikten sonra ayağa kalktım. Gevşekçe toplanmış saçlarım, kızarmış gözlerim, çatlamış dudaklarım ve solmuş yüzümle aynada kısa bir süre bakıştıktan sonra gri eşofman takımımın üzerine şişme montumu geçirip siyah postallarımı da giydikten sonra odadan ayrıldım.

Evdekilerin yüzünü görmemek için olabildiğince hızlı bir şekilde evden çıktım.
Dışarı adımımı atar atmaz beni yerimde titreten soğuk havayı umursamadan bahçedeki siyah araca doğru ilerledim. Bakışlarım ön tarafa bir kez olsun kaymazken üzerimdeki bakışların ağırlığını hissedebiliyordum.

Sonunda arka koltuğa geçip oturduğumda gözlerim istemsizce dikiz aynasından üzerime dikilmiş buz mavilere kaydı. Kısa bir an yüzümü inceledikten sonra önüne dönüp arabayı çalıştırdı.
Kafamı cama yaslayıp akıp giden yolu izlemeye başladım.

Araç lüks bir gelinlikçinin önünde durduğunda başım hâlâ cama yaslı öylece dışarıyı izlemeye devam ettim. Dudaklarımdan sıyrılan derin soluklar cama çarpıyordu. Böylece birkaç dakikayı devirmişken " İnmeyecek misiniz?" diye kulaklarıma ilişen tok sesle derin bir nefes alıp doğruldum. Az sonra kapı açıldığında titrek bakışlarımı önümde duran adama çevirdim.

Ben onun ifadesiz yüzünü izlerken o ise sargılı ellerime bakıyordu. Kısa bir an tek kaşı küçük bir hareketle havaya kalktıktan sonra burnundan derin bir soluk alıp kafasını başka yöne çevirdi.
Ben de bakışlarımı ondan çektikten sonra gitmemek için direnen ayaklarımı asvalta dayayıp dışarı çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Can KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin