SATIR ARASI YORUMLARINIZI YAPMAYI İHMAL ETMEYİN!🖤
İYİ OKUMALAR!🥂Yavaşça ellerimi havaya kaldırdım ve konuşmaya çalıştım.
Etraftaki insanlar Anıl'ın elinde ki silahı görünce kaçmaya ve bağırmaya başladılar.
"Tamam sen kazandın. Burada ki insanlara tek bir zarar bile gelmeyecek." Dedim.
"Kendi canını düşünüyor musun bu kadar?" Dedi. Nefesi tenime çarpıyordu, dudakları ile aramızda çok az bir mesafe vardı.
"ARAYIN LAN POLİS MERKEZİNİ, ÇABUK EKİPLERİ BURAYA YÖNLENDİRİYORSUNUZ. SİLAHLARI ALIN DALIYORUZ!!" Enis bağırıyordu. Belki de benim sonum gelmişti.
"Beni burda öldürürsen ne kadar umrumda olur? Arkamdan ağlayacak bir ailem bile yok. Birkaç insan iki gün yas tutar sonra unutulur gider." Manipüle olmak zorundaydı.
"Hiç öyle durmuyor Şahinbey." Belimin kıvrımında olan silah artık şakağıma dayanmış haldeydi. Tetiğin çekilme sesi geldi.
Tek bir hareketimde yerde can verebilirdim. O yüzden mantıklı hareket etmem gerekti ama bedenim kitlenmiş durumdaydı. Adeta soğuk terler döküyordum. Camların kırılma sesleri bir bir gelmeye başladı.
"ANIL BARLAS DAĞLI İNDİR SİLAHINI TESLİM OL! ELİNDE Kİ SİLAHI BIRAK, BİR DAHA TEKRARLAMAYACAĞIM!" Enis sesinin en son yüksekliğinde bağırıyordu ama Anıl bana odaklanmıştı. Dikkatini dağıtmamaya çalışıyordu. İşim çok zordu.
"Eğer buradan çıkmamıza izin verirseniz, sadece bu hanımefendiyi alıp gideceğiz ama yok olmaz öyle şey diyecekseniz de." Dedikten hemen sonra tavandaki ışıklandırmalara üç el ateş etti. Silahı yeniden bana doğrulttu.
"Katliam çıkar, önce teker teker hepinizi arkadaşınızın önünde öldürürüm. Can çekişinize şahit olur. Ne zaman ki delirmeye başlar onu da çeker vururum. Nasıl fikir?" Bir insanın bunları düşünmesi için psikopat olması gerekiyordu. Soğuk ve korkutucu gülüşü yüzüne yerleşti. Hareleri kara bir kutudan farksızdı."Enis gitmeliyiz, yoksa burada ki insanlar da bizde tehlike altına gireceğiz." Manolya'nın sesini duydum. Kulaklarımda uğuldama sesleri geliyordu. Başım dönüyor gibiydi.
"ONU BU OROSPU ÇOCUĞUNUN ELİNE BIRAKACAK DEĞİLİZ! ÇOK İSTİYORSAN SİKTİR GİT MANOLYA!?" Enis'in dediklerinin tek kelimesini dahi anlamıyordum.
"Sizi dinlemek için süre verdiğimi sanmıyorum. Hemen bir cevap verin." Anıl konuştu. Ve adamına seslendi.
"Anlaşıldı. Sercan, Cengiz; hanımefendiyi arabaya götürün." Dedi. Siyaha dönük kahverengileri artık karaya dönmüştü.
Can fevri davranarak Anıl Barlas'a doğru ateş açtı ama çevik bir hareketle beni kollarının arasına alıp ikimizi yere doğru hızlıca eğdi. Ve çatışma tam bu sırada tamamen başlamış oldu. Mermi sesleri tüm mekanı doldurup taşıyordu. Herkes birbirine karşılıklı olarak ateşler saçıyordu. Elimde silahımın olmadığının bilincine vardığımda, çantamı Şeref'e verdiğimi hatırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP ZANLISI
AksiCinayet ve icra suçlarından dolayı her yerde adı geçen ve aranan adam ile polis merkezi amirliğinde özel ajanlık yapan bir kadının aksiyon ve nefes kesici karşılaşmasına şahitlik etmek ister misiniz?