(Medya, maNga - Alışırım Gözlerimi Kapamaya)
İyi Okumalar ❤️
Dün, bugün, yarın hepi topu üç günden ibaretti bu zaman kavramları. Dününüz, elinizdeki kitabın okumuş olduğunuz sayfası; bugün, okuduğunuz; yarın ise henüz okumadığınız sayfasıydı.
Bazen eskiden yaşadığımız yaşantılar kötü diye, şu an yaşadıklarımız kötü diye yarını da çöpe atıyorduk. Yarınımız çöp oluyordu. Oysa okuduğumuz kitapta şu ana kadar kötü şeyler okumuş olsakta okumadığımız güzel şeylerin olmadığı ne malumdu? Bilemezdik ki; okumalı, yaşamalı ve görmeliydik. Kitabın hüzünlü gitmesi öyle biteceği anlamına gelmezdi, güzel gitmesi mutlu son demek değildi. Kitabı bir kenara bırakırsak devamını asla bilemezdik, hayatımızı bir kenara bırakırsak ne olup biteceğini bilemeyeceğimiz gibi.
Okumadığımız birçok sayfası vardı belki hayatımızın belki de son iki sayfası kalmıştı ya da çoktan o son sayfadaydık, bir nokta ile sonlanıyordu hayatımız.
O sayfaların öylesine dolmasına izin vermek de bizim elimizdeydi, sayfalarımızı hat sanatı misali işlemek de. Kenarlarını altınla yaldızlamakta bizim elimizdeydi, geçmişin katranını o beyaz sayfalara bulamakta.
Sırtıma tutunan küçük bir çocuk vardı, çok kez kapıyı suratına kapattığım. Onun varlığı geçmişi, dünü hatırlatıyor, aynaya baktığımda gördüğüm bugüne dek kat ettiğim yolu gösteriyor, geleceğimi düşlemek ise yarını merak ettiriyordu.
Dünüm de benimdi, o çocuğu öldüren dün. Bugünüm de benimdi, aynaya baktığımda gördüğümü yaşatan bugün. Yarınım da benimdi, geleceği merak etmemi sağlayan yarın.
Kısaca hayatım benimdi, ben ise hayattaydım.
Eskimiş bir makaraya dolanmış, yer yer sünmüş, tiftik tiftik bir ip ile tutunuyor gibiydim hayata, içimdeki çocuk sessizdi çoğu zaman. Eski makarayı eline dolar, makarayı açar, geriye sarar ve öylece susardı. Bazen ise canına basarlardı, canını yakarlardı. O zaman alır makarayı eline, ipi boynuna dolar, eski ip boynunu kestiğinde canhıraş çığlıklar atardı kafamın içinde.
Kendime gelirdim, yollar dardı, bataktı, karanlıktı, devrilmiş anılardan ağaçlar ve kötü insanlardan tuzaklar vardı zihnimde. O çocuğu kapattığım yerin hemen önüydü, iyi hatıralarımı efsunladığım yerlerin gerisinde ve bilinçaltımın bilmem neresindeydi.
İçine düşsem kendine çekecek, kafamı batağa gömüp ben boğuldukça gülecekti kafamdaki düşünceler. İyi niyetlerim, gayretlerim ve bunca zamanki sukunetlerim birer hiç olacaktı düşşeydim. Bu yüzden düşmedim. Düşsem bile dibi görmedim.
Dibi görmekten korkanlardan değil, dibi görmüş olanlardan olmaktı benim özelliğim.
Babam mıydı dip benim için yoksa annem miydi? Her ikisi miydi diye sormaktan çekiniyordum kendime. Birini kaldıramayan çocukluğum ikisine dayanabilir miydi? Yoksa ipi boynuna dolar ve benim yapamadığını yapar öldürür müydü çocukluğumu.
Kapattım zihnimin defterini. Anılar birbiri üstüne bindi. Kimisi birbirine karıştı, biraz daha silindi hatırımdan. Kimisi ise silinmemeye de karışmamaya da yeminliydi.
...
Yara iyileşmeye yakın kaşınırmış ya, benim yaralarım hiç kaşınmadı.
Sakin, bitkin ama gayretli adımlar atıyordum fakültenin çıkışında. Blok dersin çıkışıydı. Şahin yanındaki Hakan ile konuşuyor, Erdem ve Tarık bir maç hakkında tartışıyor, Deniz ise adımlarıma uyan temkinli adımlarla yanımda yürüyordu. Hepsi bir derdim olduğunu fark etmişti. Sorduklarında geçiştirdiğim için kendi halime bıraksalar da gözleri üstümdeydi, çaktırmadan beni kontrol ediyorlardı, biri hariç: Deniz.
![](https://img.wattpad.com/cover/256464104-288-k125883.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Together +18| bxbxb
General FictionSugar Daddies ✨ Daddykink 🍷 "Merak etme, bizim elimizde şekilleneceksin. Her bir noktanı keşfedip, sana kendine ait hiçbir şey bırakmayacağız. Her zerren bizim." 01.21