Odama çıktım. Yatağıma yatıp düşünmeye başladım. Herşey üstüme üstüme geliyordu. Bir yandan Tom, eliza ve draco bir yandansa mattheo ve emma. Tomla sevgili olduğumuzdan beri herşey değişmişti. İlk başlarda herşey güzeldi. Bir süre sonra tomla kavgalarımız sıklaştı onun üstüne eliza ve dracoyla da kavga ettim. Sonuç olarak şuanda hiçbiriyle konuşmuyorum.
Düşüncelerim kapının çalmasıyla bölünmüştü. "kapı açık." kapı bir süre sonra açıldı. Yattığım yataktan kafamı kaldırıp baktım. "sadece sana bakmaya geldim." elizaydı. Başka kim olabilirdi ki? Kafamı tekrardan yatağa koydum. "Baktın. Şimdi gidebilirsin." kapıyı kapatıp yanıma oturdu. "seninle kavga etmek istemiyorum thea." gözlerimi devirdim. Bir şey demedim. Dersem çünkü sinirlenip tekrardan kavga çıkarıcaktık. Şuan bunu istemiyordum.
"bir şey söyle thea." yataktan kalktım. "kardeşimle yattın Eliza! Üstelik sevgilisi varken. Benden ne bekliyorsun." pişman olduğunun farkındaydım. Şuan bile gözlerinden okunuyordu pişmanlığı. "neden sadece bana böylesin. O bir hataydı zaten." gözlerimi kapatıp derin nefes aldım.
"boşversene." kapıyı çarpıp odamdan çıktım. Şuanda tomla konuşmaya ihtiyacım vardı. Ne kadar konuşmuyo olsak da özlemiştim onu. Astronomi kulesinde olabilceğini düşünüyordum. Hızlı adımlarla oraya doğru yürümeye başladım. Kapısı açıktı. İçeriden sesler geliyordu. Tahmin ettiğim gibi tom buradaydı. Ama yanında Mattheo da vardı.
Ne konuşuyorlardı ki. Sesler çok net değildi ama tartıştıklarını anlayabiliyordum. Kapıya yaklaşarak dinlemeye çalıştım ama yaklaşan adım sesleri bunu engelledi. Mattheoyla göz göze geldik. Dikleştim. Bişi demeden gitti. Bir süre içeri girip girmemekte kararsız kaldım. Nolabilirdi ki? Yavaş adımlarla içeri girdim. Tom demirliklere tutunmuş gökyüzüne bakıyordu.
"hey." sessiz kaldı. "yalnız kalıcağımı düşünerek gelmiştim. İstersen giderim." yalan. Onun için geldiğimi düşünmesini istemiyordum. "keyfin bilir." yanına doğru yürüdüm. Uzun bir süre aramızda gerici bir sessizlik olduktan sonra ilk konuşan o oldu. "sen" derin bir nefes aldı. "sen nasılsın?" emma ve mattheoyu kastettiğini biliyordum. "sanırım iyi." kafasını salladı.
Sorup sormamak arasında kaldığım şeyi sormaya karar verdim. "biraz yürüsekmi?" bana baktı. Bir anlık sorduğum için pişman olmuştum. İzin vermeyeceğini düşünerek kapıya doğru çevirdim adımımı. "saçma bi soruydu boşver." gidiceğim sırada konuştu.
"olur." şaşırmıştım. Kabul etmesini beklemiyordum. Yanıma geldi. Bahçeye çıktık. "göle gidebiliriz." onayladım. Sonunda göle geldiğimizde gölün önünde bir yere oturdum. O ise ayakta dikilip bana bakıyordu. Arkamdaydı ama baktığını anlayabiliyordum. Muhtemelen neden onu çağırdığımı merak ediyordur. Bende bilmiyordum. Sadece onunla vakit geçirmek istiyordum.
Nefesini ayarladığında konuşucağını anladım. "bişi deme. Sadece biraz zaman geçirmek istedim." bu dediğime şaşırdığı yüz ifadesinden okunuyordu. Yanıma oturdu. Ne birbirimize bakıyorduk ne de biri sohbete girebiliyordu. Sadece gölü izliyorduk.
En sonunda o konuyu açmaya karar verdim. "özür dilerim." gözlerimi yeşil gözlerine sabitledim. "ne için?" kafamı eğdim. "son kavgamız için. Çok saçmaydı." nefesini verdi. Kötü bişey söyleyeceğini biliyordum. Dişlerimi sıktım. "Eğer konuyu tekrardan birlikte olmamıza çevireceksen yapma. Biz birbirimize iyi gelmiyoruz. Bunu sende gördün." sesi her zamankinden daha sert çıkmıştı. Boğazım düğümlenmiş gibi ağzımdan kelimeler çıkmadı. Gerçi konuşsam bile ne diyecektim ki?
Tomda zaten bişey dememi istemiyormuşcasına hızlıca yerinden kalktı ve hogwartsa doğru ilerleyerek beni orda yalnız bıraktı.
--
vote vermeyi unutmayın seviliyonuz baay <3