20. BÖLÜM

1.3K 91 13
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR ☕

Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum, bulduğum her aralıkta iki üç cümle de olsa ekliyorum çünkü buraya devam etme sözüyle geldim, o yüzden geç kalırsa kusura bakmayın ama bölümlerin geleceğinden şüpheniz olmasın.

Lütfen bol bol yorum yapın, bu beni mutlu ediyor. Sizleri seviyorum. ❤️

Uslanmayacak bir çocuğun üstüne ne kadar gidersen o kadar daha yaramaz ve uslanmaz olur her zaman. Konuşsan bir dinler iki dinler üçüncü de dinlemiş gibi yapar, dövsen dayak arsızı olur, misilleme yapsan inada bindirir daha da fazlasını yapar. Çocuk akıllanmaz kolay kolay.

İnci de Kürşat'ı uslanmaz bir çocuk olarak görüyordu, bir türlü düzene koyamadığı, adına ilişki dediği bu hal bir paradoksa dönmüş gibiydi. Ne için durduk yere bu kadar agresif sözler kullandığı, bu kadar yırtıcı bir tavır takındığı hakkında hiçbir fikir yürütemiyordu.

Bir insanı sevmemek için yönelimi bir sebep olabilirdi fakat saygısızlık?

Yanında kendi gibi öylece durmuş bu büyük hediyeyi baştan sona süzen Ferit'e döndü. Ne tepki vereceğini çözemiyordu bir türlü. Kırılmış mıydı?

Onun bu konudaki hassasiyetlerini iyi bilirdi, hediye gelipte salonun ortasına konmasaydı saklardı bile Ferit'ten.

Ferit'se bu hediyenin neye karşılık geldiğini çok iyi biliyordu fakat bu kadar çabuk olacağını düşünmemişti. Bu hediyeye sinirlenmeye hakkı var mıydı?

Derin ve sıkıntılı bir nefes çekti içine. "Girişe koyma." dedi. "Saçlarım vasat çıkmış."

İnci Ferit'e baktı şaşkınlıkla. "Ne yapayım?" diye sordu. "Sen bunu bir yere koymamı mı istiyorsun?" diye yeniledi tam manasıyla.

Ferit başını aşağı yukarı salladı. "Koy ayol." dedi ve sağ elini saçını savuruyor gibi savurdu arkasına. "Ne olacak? Uğraşıp yaptırmış Haşin o kadar."

İnci "Saçmalama." dedi ona hayret eder bir tınıda. "Sen bunun ne anlama geldiğini anlamadın mı yoksa?" diye yokladı ama zaten aklı fesat çalışan Ferit'in bunu anlamaması imkansızdı.

"Ay anladım." Diye sesini yükseltti Ferit üstüne bir fenalık basmış gibi. "Kızmadım ama."

"Nasıl tepkisiz kalabiliyorsun böyle bir hakarete?" diye sordu kıstığı gözleriyle. Eğer bu imayı başka biri yapmış olsa salonu birbirine katan Ferit çantasını almış hesap sormaya gitmiş olurdu geçen şu ön dakikada.

Geçmişte bunu örneklendirecek bir çok olay da yaşamışlardı.

"Normalde bağırıp ortalığı birbirine katman gerekirdi."

Ferit güldü ve elini İnci'nin omzuna attı. "Hayat beni olgunlaştırdı hayatım." dedi dalga geçer gibi.

İnci buruşturdu yüzünü ve "Gerçekten ne saçmalıyorsun sen?" diye sordu Ferit'e. "Kafa mı buluyorsun benimle yoksa bilmediğim bir şey mi var?"

Feri başını sağa sola salladı. "Hasinle benim aramda senin bilmediğin ne olabilir Allah aşkına?" diye sordu sorusuna tonlamasıyla imkansız böyle bir şey edası veriyordu. "Ha o olmasını isterse ayrı tabi." dedi yandan bakışlarla. "Biliyorsun aşkta her şey mübah, haşin de yakışıklı yani şimdi. Olur da bir gün bu saklı cenneti tatmak isterse kapıyı açmam saniye bile sürmez haberin olsun."

İnci gözlerini devirdi onun bu sözlerine. "Çıkar kokusu." dedi Ferit'in gözlerine dik dik bakarak. "Ne halt dönüyor illaki çıkar kokusu."

"Ay ne kokusu çıkacak?!" Diye parlayan Ferit çekti elini İnci'nin omzundan. "Olur da bir koku hissedersen de endişe etme, Funda'nın mabadı kokuyordur." dedi yanlarına gelen Funda'nın yüzüne tiksintiyle bakarak.

KURTOĞLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin