KEYİFLİ OKUMALAR ☕Yeniden başladık, hepimizin aynı atmosfere girmesi için lütfen bana bolca fikirlerinizi belirtin. ❤️
。◕‿◕。
"Suna! Şu lanet toynağını yüzümün dibinden çek!"
Gözünün önündeki ayağı sertçe itti İnci. Suna homurdanarak ayağını kırıp İnci'nin beline attı. İnci sinirle başını art arda yastığa vurmaya başladı.
"Seninle yatanın bir daha..."
Kendi içinde ardı olmayan yeminler etmeye başladı. Sıla'ya yer yatağı açıp tek kişilik yatağında Suna'yla yatıyordu. Sıla deli yattığı için onu yere postalamışlardı ama Suna'nın da ondan kalır yanı yoktu. Saat gecenin ikisiydi ve kendi hariç herkes horul horul uyuyordu. Sıla'yı tek başına eve yollamaya gönlü el vermeyip annesinden izin alarak kendi evlerine getirmişti. Saat on iki buçuğa kadar Mahir'le vakit geçiren Suna da eve girmeye çekinip yanına gelmişti. Suna'ya o saate ne yaptıklarını sorsa da Suna ağzını açıp doğru düzgün bir şey dememişti. Hep kıvırmış kaçak cevaplar vermişti. Bu kadar ketum olduğu için bazen ondan nefret ediyordu. Sıkkın bir soluk verdi ve Sıla'nın ayağını üstünden atarak sırt üstü yattı. Suna'ya senin benden sakladığın aşkın için dayak yiyordum ben diye haykırmamak için kendini zor tuttu.
Bugün olaylı geçmiş olsa da kendiyle kalmamış olması daha iyi olmuştu. Günün sonunda bunu daha iyi anlıyordu. En azından kendine acıyıp gözleri şişene kadar ağlamamıştı. Yıllar bir şekilde acıyı soğutuyordu ama vicdan azabı hep aynıydı. Hatta gittikçe katlanıyordu. Evet şu an acısı dağılmıştı ama vicdanı rahat değildi. Keşkeler, olsaydılar ve yapmasaydımlar arasında sıkışmış bir top gibi oradan oraya sekiyordu. Sağlam bir tokat yemek istedi. Birinin kendisini sarsıp "sen suçlu değilsin, bunu yapmaya mecburdun" diye bağırmasını aynı zamanda. Ama ne bunu diyecek biri vardı ne de durumunu bilen birileri.
Derin bir nefes aldı tekrar ama suratının sağ kısmına inen darbeyle nefesini veremedi bir an. Suna bu sefer ayağını yüzüne atmıştı sert bir şekilde. Acıdan gözleri yaşardı. Sinirle yerinden kalktı ve başının altındaki yastığı sert bir şekilde Suna'nın kafasına indirdi. Uykudan panikle uyanan Suna başında dikilen İnci'den korkarak geri sıçradı.
"Kalk git salona. ÇABUK!"
İnci'nin bağırmasıyla yerinden kalkan Suna uykulu haliyle nerde olduğunu bile tam kestiremiyordu. İnci Suna'nın bir türlü açılmayan gözleriyle sabır çekti. Daha ayakta bile duramıyordu.
"Yat Allah'ın cezası, yat yayıla yayıla." Diyerek yastığını aldı ve dolaptan ayrı bir yorgan alarak kendi salona geçti. Çarşaf sermeye gerek duymadan kendini kanepeye attı ve artık kapanan gözlerine direnmeyi bırakarak uykuya daldı.
✷✷✷
"Bu nasıl ev sahibi ya! Misafirden sonra kalkıyor. Kalk, kalk! Kahvaltı hazır!"
İnci başının dibinde bağrınan Sıla'yla sabır çekti.
"Bağırma başımın dibinde. Git yap kahvaltını hazırsa!"
Sıla bu sefer daha çok bağırıp sözde komşulara İnci'yi şikayet etmeye başladı. Hatta daha da ileri giderek "Allah kimseye böyle gelin vermesin a dostlar" diye temennilerde bulundu. İnci sinirle yerinden kalktı.
"Sıla eğer o sıska vücudunda bir gram akıl taşıyorsan burda bir saniye daha durmazsın."
Sıla gözlerini ayırdı. Hızla mutfağa koştu. İnci arkasından atılsa da yetişemedi. Yerinde tepindi. Bu ergen velete kucak açarken ne düşünmüştü acaba. Gülünü seven dikenine katlanıyordu işte. Suna'yı seviyor Sıla'ya katlanıyordu. Elinin altındaki yastığa vurarak hızla yerinden kalktı. Mutfağa adımladı. Suna ve annesi kahvaltı hazırlarken Sıla elindeki telefonla uğraşıyordu. Hızla yanına gitti elindeki telefonu kaptı. Tuş kilidine basıp cebine attı. Sıla'nın bakışları bir süre boş ellerinde kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTOĞLU
Romance"Önce karaoke barda adımı öğrendin sonra davette benimle karşılaştın ve kamera kayıtlarına baktın. Ya da dur, karşılaştın mı demeliyim?" diye devam etti. Ellerini yanına yaslayarak öne doğru eğildi. Kürşat'la yüzleri arasında en fazla dört parmak me...