♓4♓

527 151 16
                                    

Suratımın kızarmasına engel olamıyordum. Anlayamıyordum noluyordu? Arasın kızı öperkenki hali sanki bana acı veriyordu. Her acıyla olgunluk hissi geliyordu içime. Ne de olsa

Elmas nasıl yontulmadan olmuyorsa insanda acı çekmeden olgunlaşamaz. Hayattaki acılarım bana binevi olgunluk kazandırırdı. Bu sözüde rahmetli babaannem derdi. O öldüğünde bu sözün anlamını kavrayabildim. Bizi olgunlaştıran hayatın daha da zorluklarını farkına vardıran şeydir Acı. Farkında olmadan acılarınla olgunlaşıyorsun. Düşünsene en küçük acında bile olgunlaşırsın. Olgunlaşma...

Aşk insanı bazen küçültür bazen üstünleştirir. Ama en büyük olan şey ise bu aşk acısından kazandığımız tecrübelerdir. Büyükbabamın söylediği şu söz ise " Güneş yoksa buzda olgunlaşmasını bil" bu sözü hala anlayamamış değilim fakat bunu aşk ile bağdaştırınca, birinden umut yoksa başkasına yönel..

Demek ki her yaşadığım acıda yılmayacağım daha çok olgunlaşıp hayatla savaşacağım... Senle savaşacağım Aras Kansız...

Umrumda değilmiş gibi bekledim babamı. Babam gelince Cool ve sürtüğünü baş başa bırakarak arabama bindim. Babam:

"Nasılsın kızım? Nasıl geçti günün?" Normalde babama anlatırdım tüm olaylarımı,acılarımı daha çook şeyi ama daha alışamamazlık var

"Standarttı"

Birşey demeden sustu. İkimizide suskunduk. Herşey sessizdi. Birşeylerin sessizliği vardı ama neyin kavrayamıyordum. Sessizliği bozan şey yağmur damlacıklarıydı. Yavaş yavaş yağan ve yanında hafif serinliği getiren yağmur içimi biraz olsun açmıştı. Bundan dolayı penceremi araladım. Ellerimle kapıya yastık yaparak kafamı yasladım. Yağmur parçacıklarının hızlanması, serinliğin artması tüylerimin ürpermesine neden oluyordu. Ama dayanabilirdim. Çünkü bunlar daha basit şeylerdi dayanabilmek için. Kim bilir önümde dayanmayacak şeyler olabilir. Ama ben güçlü olmayı öğrendim. Sabrı öğrendim. Yağmur damlaları hızlanmaya başlayınca camı kapatıyorum. Pozisyonum yine aynı. Yağmur bukadar hızlı olduğu halde birbirlerine değmemeleri nekadarda büyük birşey. Allahın hikmetine bakın. Belki bazılarınında aşkı birbirine değmeden yaşanılıyordur. Kim bilir?

Ben böyle içimden düşünürken eve varıyoruz. Kapıyı açıp inince çantamı başımın üstünde tutarak kapıya koşuyorum. Neyse ki kapının gölgeliğine yağmur gelmediği için orada bekledim. Babamda aynı hızla gelip kapıyı açtı. İçeri girince çantamı kapının kenarına koyup yukarı çıktım ve duşa girdim. Havanın soğuktu ama ben sıcak yerine soğuk auyu kullandım. Her soğuk suyun altına girince biraz daha zorlanıyordum. Çünkü su bedenimi uyuşturuyordu. Kalp atışlarım hızlanıyordu. En sonunda suyu kapatıp bornozuma sarıldım ve biraz bekledim. Niyeyse dokunsalar ağlayack gibiydim. Yüzüm fena asıktı. Yine sessizdi etraf. Sadece kapattığım halde pat pat yavaşça akan musluk sesi banyonun sessizliğini bozuyordu. Deliricektim. Sessizlik bana en büyük acıyı tattırıyor, en büyük ihaneti yaşatıyordu. Noluyordu bana böyle bir çocuk yüzündenmiydi bunlar Aras..Aras..Aras..

Kendimi birazcık durdurarak saçlarımı kuruttum ve manolya desenli pijamamı ve manolya desenli terliklerimi giyerek yatağa oturdum ve Pelini aradım

"Kankaa" diyerek biraz neşelenmeye çalıştım. Banane abi Arastan sevgilim değil birşeyim değil ne diye bu üzgünlükler

"Oo Birce naber lan"

"İyi lan senden"

"İyi ee anlat bakalım Cool Aras napıyor"

"Valla onu bunu bırakta bizim sınıfa yeni bir Edebiyatçı geldi. Ama adam öğretmen değil Meteor mübarek. Bir tarz bir tarz. Böyle siyah giyinmeler saçları geriye atmalar. Uff fena birşey kızım. Üstelik evli değilmiş. Derste kızların ağızlarının suyu akıyor tabi erkekler kıskançlıktan hocayı gebertecek. Ama tek bir problemimiz var. Adam espri yapamıyor abi. Espri yapınca batırıyor. Bu yüzden bendeki kuş vefat"

MANOLYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin