Hastanenin çıkışına gelip, temiz havanın tenime dokunuşunu hissettiğinde ayrı bir ürperdim. Rüzgar her yüzüme çarptığnda nefes alıp verişim zorlanıyordu. Kendisinin benim öldürebileceğimi düşünmüştü. Oysaki onu hayata döndüren bendim. Bana katil demişti. Ne dediğini bilmiyordu. Umurumda olmadığını düşünerek eve doğru yol aldım. Ya da dur sahile gideceğim. Hem sessiz hemde huzurlu bir yerdi. Beynim taksiye binmek istesede bacaklarım yürümeyi tercih ediyordu. Ayaklarıma uyum sağlayarak sahile doğru yol aldım. Sahile geldğimde kendime bir bank bulmak için gözlerim bankları süzerken, hiçbirinin boş olmadığını hatta neredeyse hepsinde çiftlerin oturduğunu görünce sıkılarak deniz kenarına yaklaşıp ayakta beklemeye başladım. Üşüyen ellerimi ceketimin cebine soktum. Soktuğum anda elime bir kağıt parçasının değdiğini hissettim ve hemen elimle çıkarıp baktım. Katlanmış biraz büyük bir kağıttı. Katanmış yerlerini açtım ve notu okudum.''Beni öldüren sensin, ve intikamımı alacağım.'' notu okumamla gözlerimi ufuğa doğru yöneltmem bir oldu. Demekki hala beni katil zannediyordu. Ama bir dakika bu notu kim koydu cebime? Ceket hep üzerimdeydi. Cankat olsa.. Yok yapmaz. Arasın anası hiç yapmaz. Geriye sadece Aras ve Begüm kalıyor. Aras hep yoğun bakımdaydı. Yapan kişi ozaman Begümdü. Ama nasıl yapmıştı. Gözlerimi ufuk çizgisinden ayırıp kağıda tekrardan baktım. Belki yazısından kim olduğunu bulabilirdim ama Word belgesinden yazılıp çıkarıldığı çok belliydi. Notu tekrardan cebime koyup, eve doğru yürümeye başladım. Daha annemle babam boşanmadan önce ne de tatlı bir hayatım vardı. Onlar mutsuz olsada bana belli etmedikleri için hayatım bir şekilde güzel gidiyordu. O zamanlar biri gelip hayatın böyle böyle olacak deseydi,gülüp geçerdim herhalde. Ama şuan o hayatı yaşıyordum ve sürekli bir sır çıkıyordu işin içinden. Manolyanın maskesimi desem, bizim eve gelen hırsızlarımı desem. şimdiki aldığım nottanmı desem. Sürekli bir sır kapanıyor, ardından başka bir sır çıkıyordu. Ha birde daha Begümün sırları vardı. Hayatım şaşırtıcı bir şekilde sırlarla doluydu. Düşüncelerim arasında boğuşurken gene telefonum çalıyordu. Çıkardığımda yazan numaranın Peline ait olduğunu farkedince, ne zamandır onu aramadığımı farkettim ve telefonu sesimi düzelterek açtım.
''Kankaaa'' diye bir neşeli ses geldi. Onun bu neşeli sesi tüm üzüntümü gidermişti.
''Kankaa'' diyip onu tekrar ettim.
''Adi pislik neden aramıyorsun hiç mal?''
''Kanka valla unuttum ya'' dedim sesimi özür dilercesine ayarlayarak
"Arkana bak!!"
"Ne?" dedim ve şaşkın bir surat edinip arkamı döndüğümde, karşımda Pelin yerine Aras duruyordu ve kollarında değnek vardı. Suratı normal gibi dursada bakışları çok korkutucuydu ve bu benim içimde adını belirleyemediğim birşey bırakıyordu. Ona doğru yaklaşırken Peline
"Kanka ben kapatıyorum seni sonra arayayım mı?" dedim ve cevap vermesini beklemeden telefonu suratına kapattım.
"İyi misin?" susmuştu. Cevap vermiyordu.
"Neden değneklerin var?"
"Attığın kurşun belime gelince sinirime değmiş. Bir süre sendeleyerek yürüyeceğim." 'attığın' kelimesine vurgu yaparakarasından.ce sinirlerim bir nebze daha çoğalmıştı.
"Ne diyorsun hala sen ya?"
"Sen iyi biliyorsun." diyerek suratına nasıl desem piç smile gibi ama piç smile a benzemeyen bir gülümseme ekledi. Cebimden kağıdı çıkarıp ona doğru göstererek
"Sen mi yaptın?"
"Oo mesajım yerine ulaştırılmış."
"Nasıl koydurdun? Begümle değil mi? Ahh tabi nasıl tahmin edemedim." diyerek zekiliğime şaşırarak kendime kızıyordum. Değnekleriyle dibime kadar yaklaştı ve sağ kulağıma eğilip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA
Teen FictionBana doğru koşarak geliyordu. Simasını göremediğim bu kişi gerçek biri miydi, yoksa sadece beynimin bana oynadığı aptal bir oyun muydu? Yanıma geldi ve bana sarıldı. Sarılırken acaba gerçek bir kişiyemi sarılıyorum diye bir şüpheye kapıldım. Simasın...