bugün tam bir yıl oldu, gün ışığım.
o kadar özledim ki, o kadar üzgünüm ki bunu kelimelerle nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum.
art arda geçen 365 gün o kadar yavaştı ki sanki on sene yaşamış gibiydim, buna rağmen sadece bir yıl geçmiş olması beni çok korkutuyor.
kaç gün daha ayrı kalacağım senden, sevgilim? daha ne kadar özleyeceğim?
yanına gelmek istiyorum, jeonginim. benim güzel sevgilim.
ama fevri bir kararla gelirsem her şeyi mahvetmekten, sana zarar vermekten korkuyorum güzelim.
defalarca sana yazmayı düşündüm ana yapamam, her şeyi sana bir mesajla anlatamam, seni daha fazla bekletemem.
min de istemediğinde, yaklaşık bir yıl önce onunla bir anlaşma yaptık.
bir süre sakin kalsak da biri yanımızdan çok fazla tartışma rolü yapıyoruz ve sonunda ikimiz de çok kızgın ya da üzgünmüş gibi yapıyoruz.
min odasına gidip bir süre çıkmıyor genelde, ben de sinirli rolüme devam ediyorum.
buna devam ediyoruz, şimdilik bir işe yaramadı hatta annem beni bir kenara çekip çocuk oyuncağından bahsedercesine çocuk yaparsak eğer her şeyin düzeleceğini söyledi.
o an ne yapacağımı bilemedim. şu ana kadar bunu hiç düşünmemiştim ve min'e bunun için bir bahane bulmamız gerektiğini söylemeliydim.
o an kaçmak için sinirli davrandım ve annem evden gittiğinde min'le salonda karşılıklı oturduk.
"şimdi, sakin ol çünkü sana anlatmam gereken bir şey var."
"annen ne söyledi?" dedi, anlamıştı.
"kavgalarımızın sebebini çocuğumuzun olmamasına bağlıyor. eğer yaparsak her şey düzelecekmiş."
"özür dilerim ama annen gerçekten sıyırmış."
"özür dilemene gerek yok, öyle olduğunun ben de farkındayım."
"ne yapacağız?" diye sordu.
"olmadığını söylesek?"
"bir bahane bulurlar." dedi, dizi öylesine sallanıyor ve dudağını ısırıyordu ki onun için endişelenmeden edemedim.
"min, sana ilk günden beri verdiğim bir söz var. ne olursa olsun, sana o gözle bakmam ve dokunmam."
"biliyorum ama korkuyorum. annen de annem de takıntılı oldular, bizi buna zorlamalarından korkuyorum. ya bir gün eve gelip bizi aynı odaya falan kilitlerseler? yaparlar, onlara güvenmiyorum."
"aynı odada kalmak zorunda kalırsak eğer, sana en uzak noktada kalacağıma söz veriyorum."
dizinin titremesi geçmek bilmiyordu.
"seni aldattığımı söylesem?" dediğimde bir anlığına titremeyi bıraktı, "bir bara giderim, sarhoş gibi davranıp her yeri dağıtırım. sen de evde beni bekleyen canım karım gibi davranıp ailemin telefonlarını çökertirsin. merak edip eve geleceklerdir, ben onlar geldiğinde eve gelirim ve önlerinde büyük bir kavga ederiz. sen o an ağlamaya başla ve bana tokat at."
"bu büyük bir şey değil mi?" dedi, çok rahatsız duruyordu.
"ben her şeyi ayarlarım. sen sadece seni sinirlendiren ne varsa düşün ve bana saydır."
"küfür yemek istediğini bilmiyordum."
bana güldüğünde eskiden kırk yıl düşünsem böyle bir plan aklıma gelmeyeceği için bulunduğum duruma sinirlenerek güldüm.
"bu evliliğin bitmesi için elimden geleni yapacağım."
"o zaman sana bildiğim tüm küfürleri edeceğim." dediğinde hırsı beni bir kez daha güldürdü.
"biraz rahatlamak için kahve yapacağım, ister misin?"
"ben senden sonra kendiminkini yaparım." dediğimde o mutfağa giderken çıkmasını bekleyene kadar yanına gitmedim. onu rahatsız edecek her şeyden kaçınıyordum. o salona döndüğünde gidip kendiminkini hazırladım.
"bu evlilik bittiğinde, yine arkadaş kalır mıyız?"
"kalalım mı?" dediğimde kafasını salladı.
"karşıma çıkan kişi sen olduğun için bağış falan yapmam gerekiyor sanırım. başka biri olsaydı belki de şimdi hayatım zindana dönecekti."
"şimdi de çok rahat değiliz ama..."
"öyle değil," dedi ve doğruldu yerinde. "başka biri olsa kendine aşık etmeye ya da yaklaşmaya çalışırdı. sen ise aynı odada kalsak bile en uzak yerde kalacağını söyleyerek sürekli olarak beni rahatlatıyorsun. mutfak küçük olduğu için ben çıkana kadar girmiyorsun. bir senedir o misafir odasında kalıyorsun. banyo yapacağımı söylediğim zaman işin olduğunu bahane ederek evden çıkıyorsun. bunların hepsinin farkındayım ve minnettarım felix, bu yüzden gelecekte de senin gibi bir arkadaşım olmasını isterim."
ne desem bilmiyordum. çoğunun farkında olduğunu bilmiyordum ama o çoktan fark etmişti.
"teşekkür ederim, gün ışığını bu kadar sevdiğin için, ona bu kadar bağlı olduğun için. beni kız kardeşin gibi koruduğun için. her şey için teşekkür ederim felix, umarım bu plan işe yarar. yapabildiğim kadar hızlı yollayacağım seni onun yanına, söz veriyorum."
uzaktan parmağını bana uzattı ve uzaktan tutarak söz verdim.
min, sana da söz veriyor gün ışığım.
elimden geldiğince hızlı olup geleceğim yanına.
_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my beloved star ✔
Fanfictionsevgili yıldızım, dünya 792 kere döndü ve seni bir kez bile görmedim. my beloved star // cxxdnb