25

253 51 7
                                    

öylece sarılmıştık yine beraber, sarılmıştın bana sevgili yıldızım.

kolların etrafımdayken gözlerim o güzel yüzüne dönüktü, her detayını ezberlemek ister gibi uzun uzun izledim.

"ne bakıyorsun öyle?" diyerek güldün ve öpücüğünü burnumun ucuna bıraktın. huylanarak gülümserken işaret parmağımı çillerinin üzerine gezdirdim usul usul.

"çillerine her dokunabildiğimde ağlamak istediğimi biliyor musun?"

"o neden?"

"çünkü yıldızlara bir tek ben dokunabiliyorum. bunu başka kim yapabiliyor ki? bu yıldızların bana özel olması ağlamak istememe neden oluyor."

sesim titrese de söylediğimde minik bir gülümseme var oldu güzel dudaklarında. saçlarıma ulaşan ellerin bir süre hiç ses çıkartmadan onları sevdi.

"onlar tamamen sana aitler, gün ışığım. bir gün yine sana ait olamayacakları kadar uzak kalırsak yemin ederim sana, kimsenin görmesine izin vermeyeceğim."

"felix.." dediğimde adını söylememe güldün ve bir şey soracağımı belli ettiğim için beni dikkatle dinledin.

"dışarı çıkınca çillerini herkes görüyor ya, neden sadece ben olmayınca kimse görmesin istiyorsun?"

"benim gün ışığım sensin jeongin, senin elini tutup seni sevdiğimi söyleyebiliyorken istedikleri gibi parlasınlar. ama sen yoksan eğer, parlamalarından nefret edeceğim."

dudaklarını saçlarıma bastırdığında ağlamamak için yanaklarımı şişirip nefesimi tuttum. bu kadar sevilmeyi hak ediyor muydum ben? seni hak ediyor muydum lee felix?

"seni seviyorum, sevgilim. beni affettiğin için, beni sevmeyi bırakmadığın için teşekkür ederim. biliyorum oldukça yıprandık ama bir süre geçtiğinde hepsi silik anılar olarak kalacak."

"doğru, öyle olacaklar."

"sen sevmiyor musun beni?" dediğinde gülmeme neden olmuştun, yıldızım. her seni seviyorum dediğinde bunu demezsem somurtup oturman yüzünden yanaklarını mıncırmak istiyordum.

"yıldızım diyorum, farkındaysan eğer."

"hayır, bir şeyi unutuyorsun." dediğinde istediğin şeyi biliyordum.

"sevgili yıldızım." dediğimde gülümsemen büyüdü, gözlerin kısıldı güldüğün için.

"jeongin," dediğinde ne diyeceğini bekledim. bir anda aklına gelen fikirle heyecanlanmış duruyordun.

"hani sen ben yokken bana bir şeyler yazmıştın ya, ben de sana yazmıştım aslında. şimdi neredeler bilmiyorum ama konu o değil zaten. birbirimize iki mektup daha yazalım ve onları okuyalım."

"tamam, ama okuyana kadar kağıtlara bakmak yok."

yanağımı sıktın ve masanın üzerinden iki defter alıp birini bana uzatıp diğerini kendin aldın. birer kalem aldıktan sonra farklı noktalara geçtik ve on dakika süre tuttuk.

my beloved star ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin