Yetimhaneye geri dönmüş, müdür Shin'e Hoseok hyung'a bir şey anlatmaması için nazikçe uyarmıştım. Shin müdür ile konuşmamızdan yarım saat sonra ise Hoseok hyung gelmişti.
HOSEOK
Kardeşim nerede?Hepimiz bahçedeydik. Müdür Shin ile göz göze geldik.
SHİN
Kardeşin biraz rahatsızlandı, bu yüzden onu eve gönderdim.Hoseok hyung telaşlanmıştı.
HOSEOK
R-rahatsızlandı mı? Ne oldu-TAEHYUNG
Endişelenme lütfen hyung. Ciddi bir şey değil. Biraz karın ağrısı çektiğini söyledi ben de onu eve bıraktım.HOSEOK
Ah yine de onunla konuşsam iyi olur.Hoseok hyung telefonla Jungkook'u arayıp, yanımızdan uzaklaştı.
BİR KAÇ SAAT SONRA
Etkinlik bitmiş, kiraladığım eve dönmüştüm. Oturma odasında oturuyordum.
TAEHYUNG
Namjoon hyung'u aramalıyım.Telefonumu alıp, Namjoon hyung'u aradım.
NAMJOON
Ah Taehyung! Nasılsın?TAEHYUNG
Bilmiyorum hyung.NAMJOON
Bilmiyorum mu? Bir sorun mu var?Kısa süreliğine sessiz kaldım.
TAEHYUNG
Hyung aslında senden bir şey istemek için aradım.NAMJOON
Ah tabi isteyebilirsin.TAEHYUNG
Mezar...Mezardaki çiçeklerin hepsini oradan söktür ve yaptırdığım mezarı yıktır.NAMJOON
N-ne?! Delirdin heralde! Benden nasıl böyle bir şey yapmamı beklersin?! O Jungkook'un mezarı farkında mısı-TAEHYUNG
Değil!Telefonu hoparlöre aldım ve oturduğum yerden kalktım.
TAEHYUNG
JUNGKOOK DEĞİL O! MEZARDA YATAN JUNGKOOK DEĞİL! JİWOON!NAMJOON
Hey! Biraz sakin olur musun?! Sarhoş musun? Şimdi telefonu kapatıyorum. Git ve uyu Taehyung.TAEHYUNG
Sarhoş falan değilim! Sana doğruyu söylüyorum! Mezardaki kişi Jiwoon hyung! B-bu gün...Bu gün Jungkook'u gördüm O YAŞIYOR!