7~Takip Cihazı

1K 106 51
                                    

Birbirine bakmıştı ikili,ses o kadar korkutucuydu ki aralarındaki gergin konuşmayı unutmuşlardı.Jeongin ellerini çözmeye çalışıyordu ama başaramamış, çırpınırken sandalye düşmüştü.Dudaklarının arasından bir inilti sesi duyulmuş,Changbin'de ona bakmış ve nefes vermişti.Ama Jeong'un gördüğü birşey vardı.Cama baktığında Chan ve onun adamlarını görmüştü.Nasıl olmuştu da burayı bulmuştu ki? Chang'de sevgilisinin nereye baktığını görmüş olacak ki kafasını oraya çevirmişti.
Chan camdan içeri girip hızlıca ikilinin iplerini çözmüş ve Jeong'u yerden kaldırmıştı.Onlara sessiz olmaları gerektiğini işaret etmiş ve adamlarına arkaya gitmelerini işaret etmişti.

Changbin şoktaydı ama belli etmiyordu.Sadece Chan'ın onları nasıl bulduğunu merak ediyordu.Ama daha sonra bunun zamanı olmadığını Jeongin'in de başına bir şey gelmeden çıkmaları gerektiğini düşündü.Hızlıca açık olan cam yardımıyla o depodan çıktılar ve deponun arkasına koşmaya başladılar.
Arabaya bindiklerinde hepsi rahatlamış ve birinin konuşmasını beklemişti.Bu hamle ise Chan'dan gelmişti;

"Jeongin ben sana ne demiştim, birşey olursa bana haber ver dedim.Neden yapmadın? "

Sarı saçlı olan sadece kafasını cama yaslamış öylece ona bakıyordu.Bunun hakkında kendine zaten kızgındı ve büyük ihtimalle Chan da ona kızacaktı ki haklıydı.Neden yanlız geldiğini o da bilmiyordu, buna cevap vermesi mümkün değildi.

"Bunu sonra konuşucaz"

Deyip Chang'e dönüp konuşmaya başlamıştı şimdi de;

"Karşılaştık yine, bunu biliyordum"

"Bizi nasıl buldunuz?"

"Çok zor olmadı,Jeongin'inin bana haber vermeme olasılığını göz önünde bulundurup ona takip cihazı takmıştım ve bunu hiç fark etmedi."

Bunu dedikten sonra Jeongin şokla Chan'a bakmış ve hiçbir şey demeden sevgilisinin yaralarına bakmıştı.Ona daha hiç dokunmamıştı ya da düzgünce konuşmamıştı.
Tam konuşmaya başlayacakken araba durmuş,Chan konuşmaya girmişti;

"Bende kalıyorsunuz,Minho herşeyi yapabilir artık şakası yok"

"Ben eve gidicem"

Bu sözle Changbin sonunda sevgilisine bakmış ve konuşmuştu

"Gitmiyorsun, ben nerdeysem ordasın"

Bu sefer inatçılık etmemişti sarı saçlı.Onlar arabadan inince o da inmiş,Chan'ın evine girmişlerdi.Chan Onlara kalacağı yerleri gösterdiği an Jeong tek kelime etmeden odasına girmiş,kapıyı da kapatmıştı.Ardından kendini yatağa atmış ve bilmediği bir nedenle içinde bir boşluk hissediyordu.Chang ona kızmış mıydı bunu bilmiyordu, ona soğuk davrandığını hissediyordu ama öyle de olmayabilirdi.Sarı saçlı çocuk bunu şimdilik bir kenara bırakmış ve sonunda kafasında kırılan şişeyi hatırlamıştı.Kafasına dokunduğunda şiş olduğunu ve acıdığını fark etmişti.
Fakat odadan çıkmak hatta kimseyle konuşmak dahi istemiyordu.Bu yüzden yataktan kalkmamış, gözlerini kapattığı an uyuya kalmıştı.

(...)

Nerdeyse gece yarısı olmuş olmasına rağmen hâlâ yemek yememişlerdi. Chan da bu yüzden noodle hazırlamıştı.Changbin'e, jeong'u çağırmasını istemişti.
Siyah saçlı çocuk odaya girdiğinde küçüğünün uyuduğunu ve içeriyi sadece Ay ışığının aydınlattığını gördü.Sevgilisine yaklaşıp yüzünü okşamaya başladığı an, o güzel yüzü ay ışığı ile aydınlanmıştı.O anın hiç bitmemesini dilemişti Seo.Bunlar daha o kadar iyi günlerdi ki, sevdiğine zarar gelmesinden deli gibi korkuyordu.Aklındaki şeyi yaparsa onu üzeceğini ama en azından da zarar gelmeyeceğini biliyordu.O bunları düşünürken masum gözlerin ona baktığını fark etti ve fark ettiği an ay yüzlü çocuğu anlından öptü.Onun konuşmasına dahi izin vermeden saçını gözünün önünden çekip, dudağına küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Bebeğim..uyandırdığım için özür dilerim,yemek yiyeceğiz gel hadi"

Bu kez de sarı saçlı çocuk onun dudağına bir buse kondurmuştu.

"Ben..bana kızgınsın sandım"

Gülmüştü siyah saçlı çocuk ve ardından yatağın baş ucuna oturup konuşmaya başladı;

"İlk başta evet, ama kendi başına hareket etmene kızdım.Chan'a söylemene değil, ona söylemeseydin şuan burda olamazdık.Belki canlı da olmazdık."

Yataktan doğrulup sıkıca sevgilisinin beline sarıldı küçük olan, siyah saçlı çocuk ise onun saçını bozdu ve Chan'ın sesini duymaları ile sıçrayıp ayrıldılar ve kapıya baktılar.

"Aşk kuşları yürüyün, ya da yürümeyin birbirinizi yersiniz yemek yerine"

Jeong bu sözle utanmış ve yorganı kafasına çekmişti, yüzünün kızardığını hissetmişti.

"O geceden sonra utandın mı? "

Diyip kahkahalara tutulmuştu büyük olan.Küçük olan da yorganın altından çıkmış ve sevgilisinin o anlık cesaret ile kucağına oturmuştu.Chang o an nolduğunu anlamamış ve öylece ona bakmıştı.Jeong da rahat durmamış elini Chang'in kıyafetinden içeri sokup sıcak tenini soğuk eli ile okşamaya başlamıştı.
Chang o an kendine gelmiş ve sevgilisinin yüzüne bakıp sırıtmış, ellerini kalçalarına koymuştu.Kalçalarını okşuyordu sarı saçlı çocuğun, tam birşey yapacakken Chan'ın içerden sesi gelmişti;

"Buraya gelmezseniz,ben gelirim!"

Chang bu sözleri ellerini çekmiş ve bebeğini kucağından indirmişti;

"Şerefsizsin Chan!"

"Hiç de bile! 20 dakika oldu be!"

Jeong, Chang'in elinden tutmuş ve onu içeri götürmüştü.
Masaya oturduklarında sohbet ederken yemeklerini bitirmişlerdi.

(...)

Bugün de bu kadar benden,iyi okumalar ve hatam varsa lütfen affedin sizi seviyorum ayrıca yarın yeni bölüm ile görüşürüz💖

The Mafia In Your Mind 🔪 | JeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin