11~Dağ evi

695 69 77
                                    

Arayan kişinin ismini görmesi ile telefonu hızlıca elimden çekip almıştım ben ise ne engel olmuş ne de konuşabilmiştim.Yüzüme öyle bir bakmıştı ki kalbim sızlamıştı.Bana güvenmişti, ben ise onun arkasından kuyu kazmıştım..Kolumdan sıkıca tutunca kaçamadım.Onunla beraber yukarı çıkmak zorunda kaldım ve odaya geldiğimde beni bırakıp, kapıyı sertçe kapattı.Olduğum yere çöktüm ve o çalan telefonu açarken kulaklarımı kapatıp, sıkıca gözlerimi kapadım.Korkuyordum.

"Jisung iyi misin?
Neden geç cevap verd-"

"Yakalandınız Lee"

"S-seo?!"

"Şimdi onu yok da
edebilirim değil mi?"

"Dokunma ona!"

"Siz acıdınız da mı ben
de acıyayım?"

Telefonu kapatmış, acımadan parçalamıştı telefonu.Jisung'un yanına ilerlemiş onu bileğinden tutarak kaldırmıştı.Ağladığını fark edince bir süre durdu ve yüzüne baktı.Acımayacaktı, onu Lee'ye karşı kullanacaktı.Bileğini bırakmadan onunla beraber bodrum kata indi.Jisung'u orada kilitleyip, karanlıkta bıraktı.Yalvarış seslerini duyuyordu.İhaneti affedeceğini sanması ona o kadar zevk veriyordu ki.Tam içeri girmiş oturacakken kapı çalmıştı.Kapıyı açmadan delikten baktığında kimsenin olmadığını görmüştü.Kapıyı açıp biraz etrafa baktığında yerde bir kutu gördü ve onu içeri alıp, masaya geçti.İçindekinin ne olduğunu anlamaya çalışırken kutunun çok hafif olduğunu fark etti Chang.İçini açıp, baktığında ise bir not olduğunu ve yanında da anahtar olduğunu gördü.Notu okuyunca anahtarı hızlıca kapıp, aşağı indi ve arabaya bindi Chang.

(...)

Chan'ın beni neden buraya çağırdığını düşünüyordum saatlerdir.Hem de evde konuşmak varken neden bu ormandaki evi seçmişti ki? Hâlâ düşünürken dışarıdan araba sesi duydum.Araba sesinden Chan'ın geldiğini anladım ve kapıya gittim ama kapıyı açanın Chan değil Changbin olduğunu gördüğümde dona kaldım.O da beni görünce şoke oldu.Tam evden çıkıcaktı ki kapının kapalı ve anahtarın da olmadığını fark etti.Harika şimdi ikimiz baş başa burada kalmıştık.Ona bakmak istemiyordum.Bu yüzden gram konuşmadan içeri gittim ve koltuğa oturup,bacaklarımı kendime çektim.
Ayak sesleri duymuştum.İçeri gelmiş yandaki koltuğa oturmuştu.Ona bakmasam da bakışlarını üstümde hissedebiliyordum.Sonunda ona baktım, o da cesaret alıp konuşmaya başladı;

"Kandırıldık sanırım"

Sadece dinliyordum,konuşmaya hiçte niyetim yoktu.

"Jeongin..bir kere konuşsan.."

Dişlerimi sıktım.Sesini duymak, kendisini görmek bana acıdan başka birşey vermiyordu.

"Konuştum diyelim, ne işe yarayacak?"

"Haklısın, hiçbir şey"

Kalkıp gitmişti Chang.Evden çıkamayacağı için üst kata çıkmıştı tabiki de.Jeongin ise arkasından öylece bakmış ve bir kaç sözcük mırıldanmıştı...

"Gökyüzü her zaman mavi kalacak, papatyalar her zaman güzel kokacak,bense seni her zaman seveceğim Seo..."

(...)

Sabah olduğunda aşağıya indim.Koltuğa baktığımda Jeongin'in orada uyuya kaldığını gördüm.Yukarıdan battaniye getiriğ onun üzerini örttüm.Tam giderken ise elimi sıkıca tuttuğunu ve aynı o günki gibi ağladığını fark ettim.Tarih birbirini tekrarlıyordu anlaşılan...Göz yaşlarını sildim, bir süre onu inceleyince gözle görülür şekilde çok zayıfladığını fark ettim.Aklıma sahilde Hyunjin ile olan konuşması gelmişti.Nedeni belli olmuştu.Mutfağa gidip birşeyler hazırlamaya başladıktan bir süre sonra ensemde bir sıcaklık ve nefes alış sesi duydum.Arkama döndüğümde Jeongin'i gördüm,beni kokladığını fark ettiğimi anlayınca benden uzaklaşıp konuşmaya başladı;

"E-erken kalkmışsın,günaydın"

"Sende erken kalkmışsın küçük"

Ona küçük dediğini fark edince arkasını dönmüş ve hızlıca tabakları masaya koymuştu siyah saçlı çocuk.

"Chang..ben yemiycem..."

"Sana yiyip,yemeyeceğini sorduğumu hatırlamıyorum.Buraya oturup kahvaltını yapacaksın"

"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin"

"Ah emin misin?"

Jeong'un canı yanmayacak şeklide onu kolundan tutup,sandalyeye oturtmuştu.Daha sonra yan taraftaki sandalyeyi onun yanına çekerek ona zorla da olsa birşeyler yedirmeyi başarmıştı.Kendisi de sonra birşeyler yemiş ve Jeong ile beraber ortalığı toplamışlardı.
İkili daha sonra salona gelip,sessizce birbirlerine bakmaya başlamışlardı.
Jeongin ise onun gözlerine bakmaktam olabildiğince kaçınıyordu.Tam konuşmaya başlayacakları sırada ilk kurşunu sesi duyulmuş ikili de bu sese anlam verememişti.Ama daha sonra Jeongin sırtında bir acı fark etti...Jeongin vurulmuştu.

Benden bu kadar okullar açılacağı için fazla bölüm atamayabilirim, kusura bakmayın lütfen.Eğer hatalarım varsa affedin.Yeni bölümde görüşmek üzere <3

The Mafia In Your Mind 🔪 | JeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin