20~Mektup

447 53 30
                                    

Titriyor,nefesim daralıyordu.Üç düşman arasında kalmıştım.
Abimin seslenmesi ile ikili o tarafa doğru kafalarını çevirmişlerdi ve anlamsızca ona bakıyorlardı.
Abim silahını çıkarmıştı,Chan ve Chang de beni bırakmış ve silahlarına el atmışlardı ki silahları olması gereken yerde yoktu.Abimin arkasında olan Jisung'a baktığımda elinde ikisinin de silahının olduğunu fark ettim.Bundan istinaden abim beni hızlıca kendi tarafına çekmiş ve elindeki silahı yerine koymuştu.
Oyuncak gibi hissediyordum.

"Bırak çocuğu Lee"

Bu ses Seungmin'e aitti.O tarafa döndüğümüzde Jisung'un kafasına silah dayalı olduğunu ve iki silahın da suda olduğunu görmüştüm.
Abim silahını yeniden çıkarmış ve beni sertçe kendine çekmişti.Herkesin bakış açısının rahat olduğu bir yere geçti ve kafama silahı dayadı.Öldürmeyeceğini biliyordum lâkin abim Minho ise ne yapacağı hiç de belli olmazdı.
Yutkundum,bir şeyler yapıp bu karmaşaya son vermem gerekiyordu.

"Hele bi' kıpırdayın, kardeşim demem gözüm kapalı vururum!"

Sinirden damarlarım bile belli oluyordu, dayanamayıp çığlık patlattım:

"YA YETER BEN OYUNCAK DEĞİLİM!"

Diyip abimi ittirdim ve uzaklaştım.Hepsinin tam ortasına geçtim ve konuşmaya başladım.

"Eğer herkes buradan sağ çıkmazsa, hiçbir şey düzene girmez, bu düşmanlık bitmezse bilin ki ben yokum!"

Sonunda bütün dolmuşluğumu kusmuştum yüzlerine.
Changbin bana yaklaşmaya çalıştı ama bakışlarımla gelmemesini işaret ettim.Sonunda dönüp Seungmin'e baktım, baktığım anda Han'ı bıraktı.Kafa salladım.Hepsinin yüzüne son kez bakıp sahilden ayrılmak, beni kimsenin bulamayacağı bir yere gitmek için yürümeye başladım...

(...)

Herkes Lee'nin evinde, sessizce oturmuş birbirlerinin suratlarına öylece bakıyorlardı.Bu sessizliği bozan kişi ise Seungmin olmuştu.

S: "Böylece durarak onu kazanamazsınız benden söylemesi.Bu yüzden beni dinleyeceksiniz"

Herkes Seungmin'in sesi ile ona dönmüş sadece onu dinliyorlardı şimdi.

S:"Güzel,artık bu düşmanlığı, intikamı unutun.Çünkü ya bunları ya da o çok sevdiğiniz küçük çocuğu kaybedeceksiniz anladınız mı beni!"

C:"Madem bu kadar zekisin Kim, o zaman ilk yerini bul o çocuğun. "

Chan'ın kendisine 'Kim' demesi o kadar kırıyordu ki Seungmin'i.Ama buna aldırış etmedi.Sadece kafasını sallamakla yetindi.Han'a baktı ve kendisine yardım etmesini söyleyip,beraber bilgisayarın bulunduğu odaya gittiler.
Kalan üç düşman -belki de eski düşmanlar demeliyim- birbirlerine bakmaya başladılar.Lee bu bakışmadan rahatsız olmuş kalkacaktı ki Chan onu kolundan tutup yerine oturttu.

C:"Hadi tamam ben Chang'den nefret ediyorum, peki ya sen neden ediyorsun Lee?"

M:"Ailemizi aldı bizden! Kardeşimin ve benim hayatımı çald-"

Dayanamamış Lee'yi kaldırıp cama yaslamıştı,Seo.

C:"Birincisi Hangi aileden bahsediyorsun sen ya?! Baban olacak adamın anneni aldattığı ve bir kaza sonucu dünyaya gelen kardeşinle olan mı! İkincisi sâdece beş yaşındaydım, o şeyin zehir olduğunu nerden bilebilirdim, açıklasana  bana bunu Lee!"

Bir sinirle yakasından tuttuğu çocuğu cama vurmuştu,Seo.Cam anında tuzla buz olmuştu.Minho ise kanlar içinde yerdeydi..Chan öylece bana kalmıştı cam ve yerde olan Lee'ye.Seslerden içerden gelen Han ve Seung ise uzaktan bakıyorlardı o ortama.Jisung yere çökmüş ağlamamak için ağzını kapatmıştı.Seungmin ise hızla onların yanına gidip Lee'ye bakmıştı.Yüzü epeyce yara almış ve kanıyordu ama nefes alıyordu.

S:"Chan kaldırmama yardım et içer götürelim"

Kafasını sallamıştı Chan.Seung ile kaldırıp onu kendi odasına götürmüşlerdi.Seungmin hemen pansuman aletlerini alıp camları çıkarmış ve yaralara pansuman uygulamıştı.Bu ikili içeride Lee ile uğraşırken Jisung durmadı.Bi' hışımla Chang'in yanına gitti.

"Ne gerek vardı..?"

Titriyordu Jisung.Chang ise sâdece dolu gözlerle ona bakıyordu.

"Özür dilerim böyle olsun istemedim.."

"Umarım Jeongin seni affederek büyük bir hataya ayak basmaz Seo!"

Son sözü bu olmuştu Jisung'un.Ardından sevgilisinin odasına girmişti.Chang ise haklı olduğunu düşünerek bir şekilde yerdeki cam parçalarını temizledi ve telefonuyla birlikte evden ayrıldı.
Artık yapması gerekeni biliyordu Chang.Çok yorulmuştu,hatalarından,yaktığı canların bedelini ödemekten,sevdiğinin canını yakmaktan, o kadar yorulmuştu ki.Artık buna bir son vermesi gerektiğini anlamıştı.

Hiçbir şey düşünmeden o aşkı ile tanıştıkları bara gidip kendi odasına çıktı,Seo.Masasına oturdu ve bir mektup yazmaya başladı.
Bir süre sonra mektubu bitirdiğinde, okumaya başladı.Gözünden kağıda yaşlar akmıştı.
Arkasına döndü ve yatağa baktı.O ilk gün canlandı aklında Chang'in...

1 Yıl 6 ay önce

"Neden bu kadar güzelsin..."

"Yang Jeongin"

"Neden bu kadar güzelsin Yang..?"

Sıkıca sarılıp belinden kendine çekmişti Chang,Jeongin'i.

"Seni seviyorum sanırım"

Kahkaha attı bu duyduğu ile Seo.

"Çok mu içtik acaba diye düşünüyorum..ama zaten sen beni yeterince sarhoş ediyorsun"

Cümlesini bitirir bitirmez dudağına yapışı Seo, Yang'ın.

Günümüz

Kendine gelmişti sonunda Lee.Bundan istinaden dört kişi  oturmuş, Seungmin'in haberini bekliyorlardı.

S:"Ya siz salak mısınız iki saattir evini bulmak için mi bilgisayar ile bütünleştim!?"

C:"A..doğru eve gitmiştir nereye gidicek başk-Bi' saniye Seo nerde?"

Herkes etrafına bakmaya başlamıştı.Ama Chang yoktu.

H:"Şey..ben biraz üzerine gitmiştim..Sanırım evden çıktı "

M:"Aferin Jisung harika.."

Benden bu kadar, lütfen hatalarım varsa affedin.Yeni bölüm en geç Salı günü gelecek.Hoşçakalınn♡



The Mafia In Your Mind 🔪 | JeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin