Felix'in ölümünün üstünden bir ay geçmişti.Hyunjin için hiçbir şey eskisi gibi değildi.Hayat onun için durmuştu neredeyse ama Jeongin,Lix öldükten bir hafta sonra olanları öğrenmiş ve Chang'i zorla ikna ederek onlarla kalmasını sağlamıştı.
Nihayet sabah olmuştu. Gece bir gram uyuyamamıştım, içimde bir huzursuzluk vardı ve devam da ediyordu.Bu yüzden kafamı dağıtmak için yatağımdan kalktım ve sessizce mutfağa gittim.Eğer ses çıkartırsam ya kafama Chan tarafından vazo yiyecek ya da büyük ihtimalle Chang tarafından kurşunlanacaktım çünkü saat sabahın beşiydi.Kendime bir kahve yaptım.Daha sonra balkondan bir ses gelmesi ile irkildim.Kahveyi tezgâhta bırakıp, emekleyerek balkon kapısının önüne geldim.Balkonda hiçbir şey gözükmüyordu.Ayağı kalktım ve balkona çıktım ve anında kendimi yerde buldum.Tam korkudan çığlık atacakken beni çekenin Hyunjin olduğunu gördüm.Bana sadece ikimizin bildiği bir işaret dili ile dışarda Lee Know'un adamlarının evi bulduğunu,biz fark ederlerse herşeyden emin olup eve girebileceklerini anlattı.Son kez adamlara baktım ve Hyunjin'e aynı dil ile arkamdan sessizce gelmesini söyledim.Emekleyerek içeri girdiğimizde hemen Chang ve Chan'ın odasına girdim.Hyunjin'e sessizce Chan'ı uyandırmasını söyledim.Kendim de Chang'in yatağının başına gidip onu dürtükledim.Birden beni görünce uykuyla yüzüme baktı, Chang ise aynı şekilde Hyunjin'e bakıyordu.Sessizce konuşmaya başladım;
"Bir sorunumuz var,Lee'nin adamları evi bulmuş"
Chang ve Chan bunu duyunca hemen yataktan doğruldular.Şaka olup olmadığını anlamak için Chan hemen telefonundaki kamera sistemine baktı.Şaka olmadığını anlayınca yüzü kaskatı oldu.
"Nasıl çıkıcaz?"
"Siz Chan ile gidin, ben onları oyalayacağım"
"Chang olmaz seni bırakamam!"
"Jeongin yürü"
Elinden tutmuştu Hyunjin,Jeongin'in.O ise hızla ellerini kurtarmış ve Changbin'e bakmıştı.
"Bana bak Seo kılına zarar gelsin seni affetmem"
"Tamam tamam hadi yürüyün"
Chan'ın rehberliğinde üç genç evden arka kapı yardımı ile çıkmış ve temkinli bir şekilde arabaya gitmeye başlamışlardı.Arabaya geldiklerinde Hyun, Jeong'un orada olmadığını görmüştü.Etrafına baktığında hâlâ onu görememişti.Chab ise Hyun durduğunda onun olmadığını fark etmişti.
Evden çıkarken Hyunjin'den düşen bir bileklik görmüştüm bu yüzden durup onu aramaya başladım.Bilekliği bulduğum yerden kafamı kaldırınca başımda iki kişi gördüm.Artık çok geçti.Kaçmaya çalıştım fakat yapmadım.Benden kat kat güçlülerdi.Beni tuttukları gibi ağzımı kapadılar ve ben birşey yapamadan bilincimi kaybettim.
"Ne demek Jeongin'i kaybettik!"
"Bilmiyorum arkamızdaydı!"
"Ya oyuncak mı bu nasıl kaybettiniz ya nasıl?!"
"YA ACABA KAVGA ETMEK YERİNE PLAN MI KURSAK BEYLER YA"
"Haklısın"
Diyip arabadan çıkmıştı Changbin...
(...)
Sonunda elimde kocaman bir koz vardı.Düşmanımın hazinesi..Yang Jeongin benim ellerimdeydi.Zavallı şey baygındı.Herşeyin başladığı deponun benzerindeydik.Aramızda 5 metre vardı.Ona doğru yürüdüm ve yüzüne iyice baktım.Etrafında yürürken bileğinde bir bileklik fark ettim.Küçükken gördüğüm bilekliğe o kadar benziyordu ki.Babamın fotoğrafları arasında bir bebek fotoğrafı vardı.Hatırlıyorum.O bileklik o bebekte de vardı.Sendeledim.Babam o bebeğin kardeşim olduğunu söylemişti.Jeongin benim kardeşim falan olamazdı.İnanmadım.Arkamdan gelen bir ses ile irkildim.
"Evet Lee o senin kardeşin, geçen attığım mesajda bununla ilgiliydi."
Diğer sandalyede bağlı olan Seung söylemişti bu sözleri.Ardından kahkaha atmış ve eskisi gibi sessizliğe bürünmüştü.Kahkaha sesinden sonra Jeongin uyanmış ve etrafına bakınmıştı.Minho onun uyandığını fark edip hiçbir şey yokmuşcasına eski alaycı yüz ifadesini takınarak onun karşısına geçmişti.Sandalyeye ayağını yaslayıp Jeongin'i yakasından kendine doğru çekip konuşmaya başladı;
"Bana bak Yang! Tek bir kelime edersen kendini diğer tarafta bulursun!"
"Salak mısın Lee? Senden korkmuyorum!"
"Ah öyle mi korkacaksın, korkutacağım."
Sandalyeyi anında bırakmış, Yang'ın düşmesini sağlamıştı Lee.Daha sonra cebinden çıkardığı bıçak ile koluna bir kaç sözcük yazmıştı.Daha sonra onu yerden kaldırıp bıçağı boğazına bastırmıştı."Dahasını ister misin miniğim..?"
Ardından kahkaha atmıştı fakat silah sesi ile kahkahası durmuş ve bacağına bakmıştı Lee.Tam beklediği şeylerden biri oluyordu.Arkasına baktığında Hyunjin'i görmüştü.İlk başta şaşırsa da Jeong'u yere atmış ve ona dönüp gülümsemişti.
"Seni mi yolladılar veled?!"
"Hayır, kendim gelmek istedim."
"Beni sen vurmadın peki kim vurdu?"
"Bilmem"
Silahını çıkarmış tam tetiği çekmişti ki Hwang yine bir silah patlama sesi duyulmuştu...
Yoksa Lee mi vurulmuştu?Devam edecek...
Benden bu kadar hatalarım varsa affedin lütfen yeni bölümde görüşmek üzere<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mafia In Your Mind 🔪 | Jeongbin
RandomHerşey o lanetli gece olan büyük hatadan sonra başlamıştı. İki genç aynı yatakta uyanmış, masum olanın ise hayatı kararmıştı. Daha fazla neler olacaktı?