•Pamir•

2K 104 41
                                    

Ben geldiiim

Medyada bizimkiler var:)

İyi okumalar...

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum :)

Ne yapacaktım, yaram yârin kendisiylen nasıl vazgeçecektim? Bedenim ikiye bölünmüş aralarında kanlı bir savaş başlamıştı. Bir yanım 'Vardır bir açıklaması!' deyip onu savunurken diğer yanım gitmeden önce bana söylediği her şeyi bir sinema filmindeymişim gibi beynimin içinde oynatıyordu."Eğer," diyordu "Sevseydi seni yaralamazdı." Ve canımı yakan da haklı olmasıydı.

Birden bire bize ne olmuştu?

Duş aldıktan sonra tekrar pansuman yapıp kıyafetlerimi giyindim ve odadan çıktım. Kaşlarımı çatmama engel olamamıştım çünkü gitmemişti, duvara yaslanmış yere bakıyordu.

"Ne bekliyorsun?" diye sordum, gözleri gözlerimle buluştu.

"Seni." dedi sadece, gözleriyle 'Beni anla!' diyordu sanki. Onu anlamam için benimle konuşması lazımdı, gözler konuşmazdı. O konuşmazsa ne ben onu anlayabilirdim ne de o anlaşılabilirdi.

"Neden?" dedim sesimdeki merak duygusunu gizlemeden.

"Seninle..." diyip durdu, derin bir nefes aldı ve devam etti. "Seninle yüzleşmek için."

Dudağımın bir kenarı havalandı alaylı bir şekilde "Biraz erken oldu sanki!"dedim. Her ne kadar onu sevsemde, anlamak istesemde hemen boynuna atlayacak değildim. Güvenimi tekrar kazanması gerekiyordu. Kazanamazsa korkarım ki biz diye bir şey gerçekten olmayacaktı. 

"Kızgınsın, beni hemen affet demiyorum. Hatta affet bile demiyorum sadece dinle beni, anlamaya çalış." dedi umutla. Umut; varlığıyla bir insanı hem yaşatıp hem öldürebilen tek şey.

"Kaç ay oldu? Benim seni anlamam senin ve benim için neyi değiştirecek?"  diye sordum vereceği cevabı merak ediyordum ama bu merak sesime alay olarak karışmıştı.

"Emin ol her şeyi değiştirecek, yeter ki beni anla." dedi yalvarırcasına. Bir süre düşündüm, en azından bizim neye kurban gittiğimizi öğrenebilirdim. Belirsizliktense elle tutulur bir sebebim olurdu.

"İki saate uçurumun orada ol." dedim ve yüzüne bakmadan çıkışa yöneldim, otele gitsem iyi olacaktı. 

Kafam o kadar doluydu ki kaza yapmadan otele gelmeme şaşırdım açıkçası. Yemek yemem lazımdı odaya gidip üzerimdekileri çıkarıp siyah dar bir pantolon ve siyah bir tişört giydim. Hava soğuktu siyah hırkamı da giyip şarja taktığım telefonumu alıp çıktım odadan. Yolda seyyar bir dükkandan köfte ekmek aldım, yedim ve tekrar yola çıktım. Bunları yaparken kafamdaki düşünceler birbirleriyle çarpışıyordu, yere düşüyordular ve üşenmeden bu işlemi tekrar tekrar devam ettiriyodular. Uçurumun oraya gelince benden önce geldiğini gördüm. Bir süre inmedim arabadan, bir sigara yaktım. Geldiğimi fark etmemiş gibiydi. Arabadan inip sigaradan son bir duman çektim içime, o duman beni zehirlerken izmariti yere atıp ayakkabımla sönmesi için üzerine bastım. Ağır ağır hareket ediyordum, gelirken yaptığım hızın aksine. Rüzgar esiyordu, sert değildi ama yumuşak da değildi.

Arabasının önüne yaslanmış, kollarını göğsünde kavuşturmuş boş gözlerle uçurumun manzarasını izliyordu. Yanına gidip bende arabasına yaslandım. Yan yanaydık ama aramızda bir karışlık mesafe vardı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ilk sessizliği bozan o oldu.

"Gelmezsin sanıyordum." dedi.

"Elle tutulur bir sebebe ihtiyacım var." diyip durdum, derin bir nefes alıp tekrar konuştum. "Niye gittin? Kafamı ona çevirmeden sormuştum.

ASKER| ASKER SERİSİ 1.KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin