Bu bölümü dostum, kardeşim, herşeyim olan @hvv-gr ye ithaf ediyorum...
(((((Sarılsın istiyorum artık birileri.
"Güçlü ol" diyorlar. Nasıl güçlü
olunur bilmiyorum ki.
Kırk fırın
ekmek yesem güçlü
olurmuyum.))))
.
.
.Ekmeklerden birini Rozeye
uzattım. Şaşkınca bakıyordu
bana."Sadece iki tane mi aldın?" Dedi.
"Evet, o hınzır herif başımızdan ayrılmadı bir türlü.
Roze kafasını salladı."Sen aptalsın!"
Kalbimi kırıyordu, farkında değildi belkide.
Ama çalmak bana göre değildi ki.
Elimdeki ekmeği ve kendim için aldığım parçayı da aldı. İkisinide iki lokmada yedi."Aptallığını terk et artık, sana burada zarar veriyor."
Derin bir nefes aldı ve dışarı sert bir şekilde verdi.
Sinirliydi, bunu her kelimesini vurgulayarak gösteriyordu."Anla artık, burası cehhenem. Burada çiçekler solar!
Su vermedikleri için değil! Cehennem burası anladın mı ? Kaşık kadar suda boğarlar.
Emin ol ki, sen cehennemin kapısındasın daha içeri girmedin. Kötü şeyler yaşamış olabilirsin.
Ama burada kimsenin hayatı daha iyi değil. Buradan çıktığında aynı kişi olmayacaksın!
Bu son mutlulukların mesela! Şuan gülmüyorsun ya, bundan sonra istesen de gülemezsin! Burada güvenirsen eğer ; kaybedersin. "Noldu şimdi?
Yani bir ekmek için, bu kadar lafı yediğime değer miydi?İçimde bir yalnızlık var.
Böyle kendimi kaybolmuş hissediyorum. Ben cehennemde yanacağını sananlardan değilim, cehennemde donacağımı biliyorum çünkü..
Donuyorum zaten, her zerrem donuyor. Dudaklarım bile rengini kaybetmiş.O, kadar arsız ki kulaklarım, duyduklarını unutmuş. Ne yapmalıydım?
Roze arkasını dönmüş gidiyordu.Evet, burada güvenen kaybediyordu.
Garip bir his vardı içimde ; neden kaçacağını bilmiyorsun.
Biri ensene kötülüğü üflüyor ve sen kaçamıyorsun , korkuların midende yuva kuruyor.Yediğim bunca lafın nedeni bir parça ekmek miydi? Yoksa gözlerinde sakladığı hüzün müydü artık tahmin bile edemiyordum.
Nedensizce ona kin bile beslemiştim, sevgimin artığı kindi sanırım.
İçimde ki bütün öfkeyle. "Roze" dedim. Ve tekrar bana döndü.
"O ekmekleri faiziyle istiyorum." Söylediklerim üzerine şaşkınca baktı bana.
"Ne?"
"Duydun"dedim.
Gülümsedi, üzerime gelip yumruk attı. Yere savrulmuştum, iyice yere yayıldığımda sırt üstü uzanmıştım,
Üzerimde hissettiğim bakışların ardından gülmeye başladım. Sessiz olan hücre katı , kahkalarımla yankılanıyorlardı.
Öyle bir gülüyordum ki, sanki bu zamana kadar döktüğüm her göz yaşı için intikam alıyordum. İlk intikamımı kalbimden gözlerime süzülen yaşlardan alıyordum.
Ben sadece tatlı tatlı, gülmek istemiştim. Oysa ben gülerken yeni acılar açılıyordu yüreğimin en derinliklerinde.
Hala gülerken ; Rozeye baktım, bana bakıyordu. Şaşıran ve çatılan kaşlarıyla, Durdum ve öylece tavana baktım. Sanki göz göze bakıyorduk birbirimize.
Tavandaki delik, dışardaki güneşi içeri taşıyor ve içeriye sızan gün ışığı gözlerimi kamaştırıyor, yüzümün bir kısmını ısıtıyordu. İşte o an , anladım ; ne kadar üşüdüğümü...
Minik bir özgürlük sunuyordu bana , onca karanlığın ardındaki bir umut ışığı gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK (askıda)
Genç KurguYaşadıklarının izinden kurtulamayan böğürtlen kokulu katil bir kadın. Mükemmel denecek kadar iyi bir hayatı olan yakışıklı bir adam. İyi bir ressam olması bir yana aynı zamanda iyi bir yazar. Kitap yazması için aşık olması gerektiğini düşünür ve kat...